Uyarmanın dayanılmaz hafifliği!
Ecnebiler cayır cayır arsa satın alıyorlar; hükümet uyuyor. İMF heyetleri talimatı verip gidiyor; nesiniz siz kardeşim, bostan korkuluğu musunuz? Yarın bunlar aziz vatanı parselleyip, ifrazlı hale getirip taksitle bile satarlar. Uyarıyorum, aklınızı başınıza toplayınız yoksa aklınızı başınıza getirmeyi bilenler gelir! O zaman demişti dersiniz!
"Uyarmadı demeyin; uyarıyorum işte; bu boğaz köprülerinin rüzgâra ne kadar dayanıklı olduğunu biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz! Peki biz biliyor muyuz? Aslında biz de pek bilmiyoruz ama söylemek görevimiz. Şöyle şiddetli bir fırtına çıkar, rüzgâr saatte 200 km hızla eser, aynı tarafta yer alan dört bağlantı halatının da çıtır çıtır kopacağı tutar ve tam o esnada maazallah bir de orta şiddette deprem olursa ne olur? Yaa işte böyle apışıp kalırsınız. Ee, peki ne mi yapacağız; tedbir alacağız kardeşim tedbir. Kaça mı çıkar, kaça çıkarsa çıksın; bizim görevimiz tehlikeyi işaret etmek, sizinki ise para bulmak, o kadar!"
"Boğazına dur diyeceksin vatandaş; ooh bir oruç tuttuk diye iftar sofrasında nedir öyle yağlılar, sütlüler, kızartmalar, börekler, tatlılar?.. Ağır ol kardeşim arkadan atlı mı kovalıyor? Bunun kolesterolü var, yüksek tansiyonu var, kalbi var, şekeri var; varoğlu var! Boyalı gazozlar da zararlı bak söylüyoruz burada, o gâvur sosları filan; içlerinde neler var biliyor musunuz? Üüüfff! Ecnebiler ne kadar zararlı madde varsa dolduruyorlar bunları Türkler yiyecek diye; ondan sonra ilâcın dirhemini bilmem kaç dolara satıyorlar. Ne yapacaksın? Basit, iki marul yaprağı, kibrit kutusu kadar yağı alınmış beyaz peynir! Haa, günde en az beş litre su içeceksin! Yirmi litre içsen olur mu? Bence olur ama cıvıtırsın diye korkarım; uyarmadı deme sonra!"
"Uyarmadı demeyin, uyarıyorum işte; bu çifte yollar var ya çifte yollar; bir seneye kalmaz kevgire döner vallahi. Ne altyapı, ne doğru dürüst asfalt. Dostlar alışverişte görsün diye çırpıştırdılar iki günde. Vatandaş da bunları otoyol zannedecek basacak gaza; ondan sonra güm! Yapmayın kardeşim bırakın öyle kalsın, uyarıyorum bak!"
"Nedir o Mithatpaşa stadyumunun yeni hali öyle? Kenardaki seyirci istese, taç çizgisi kenarında top süren futbolcunun yanağından makas alacak neredeyse. Bak uyarıyoruz; ilerde çok vahim olaylar çıkabilir arkadaş! Bu Beşiktaş seyircisi dersen zaten düşmana-müşmana ihtiyacı yok, icabında birbirlerini döverek stres atıyor adamlar. Bu konuda da uyarıyorum ilgilileri; tedbir alın arkadaş; nasıl alacaksınız bilemem, yarın burada birinin burnu kanarsa gelirsiniz sözüme ama iş işten geçmiş olur ha!"
"Uyarmadı demeyin, uyarıyorum işte; evlerimizde kaç türlü saatli bomba olduğunu biliyor musunuz? Havagazı tüpleri, düdüklü tencereler, elektrikli cihazlar, yanıcı uçucu patlayıcı spreyler. Elektrik tesisatını en son ne zaman kontrol ettirdiniz bakayım? Nee, hiç ettirmediniz mi? Ettirmeyin bakalım ne olacak. Allah bilir siz binadaki kolon ve kirişleri de bir uzmana inceletmeyi akıl etmemişsinizdir? Yapmadınız değil mi? Peki, zemin etüdü yaptırmış mıydınız zemin etüdü?"
"Söylemedi deme komşu, bu senin ortanca oğlanın gidişatını beğenmiyorum hiç, ne okumakta gözü var ne de sanatta ticarette. Geçenlerde yine okuldan kaçmış bak söylemedi deme, bizim oğlan haber verdi, hayır bu çocuk bizim oğlan gibi akıllı uslu, terbiyeli çalışkan olsa neyse, ne olacak bilmiyorum; bu gidişle bir baltaya sap olacağa benzemiyor. Ya anarşist olur, ya tinerci filan. Her neyse ben komşuluk vazifemi yapayım da, değil mi efendim sonradan komşularım haber vermedi denilmesin, neme lazım?"
"Aziz cemaat işte bakın açıkça ikaz ediyorum ki gidişatımız gidişat, hâlimiz hâl değildir ve ahir zamanın yakın olduğuna dair kuvvetli emareler vardır. Kendimize sahip çıkalım. Yiyeceklerden yiyecek, giyeceklerden giyecek beğenmez olduk, karnımız doydu, ensemiz kalınlaştı, kibirimiz arttı. Yavan suya düğülcek çorbası bulunca bayram ederken şimdi çeşni eksik diye sofraya burun kıvırır olduk. İsraf haramdır mü'minler, yiyiniz içiniz israf etmeyiniz buyrulmuştur. Haberimiz yoktu, duymadık, bize söylenmedi demeyiniz. Biz bunları sizin için anlatıyoruz ey cemaat. Bizim için hava hoş yoksa..."
"Bu ülke batar, batıyor değerli vatandaşlarım; misyonlerler bir taraftan, AB yardakçıları öteki taraftan. Ecnebiler cayır cayır arsa satın alıyorlar; hükümet uyuyor. İMF heyetleri talimatı verip gidiyor; nesiniz siz kardeşim, bostan korkuluğu musunuz? Yarın bunlar aziz vatanı parselleyip, ifrazlı hale getirip taksitle bile satarlar. Uyarıyorum, gafletten silkininiz, aklınızı başınıza toplayınız yoksa aklınızı başınıza getirmeyi bilenler gelir dersinizi verirler ha! O zaman demişti dersiniz lakin iş işten geçer!"
"Bakınız uyarıyoruz; sendikal ve sınıfsal mücadelemiz engellenemez; özelleştirme deyip gidiyorsunuz, babanızın malını mı özelleştiriyorsunuz ey, işbirlikçi ey komprador güçler? O hastaneleri babanız mı açtı emekçi sınıfın emrine?.. Özelleştirip ondan onra özel sektöre peşkeş çekecekler. Uyarıyoruz, üretimden gelen gücümüzle bir üflesek dağıtır, bir tükürsek boğarız."