Tavla partisi

-Düsse! Severler güzeli genç ise; haydi bakalım Denizciğim, sıra senin. Tek kapıya gele at ki göreyim halini.

-Haydi kemik, kapat şu Hasan'ın ağzını. Dört cihar atsam ne olur? Hasan berhava olur!

-Gele! Bu oyun marsa gidiyor Deniz Bey; gel bükemediğin bileği öp. Yiğit kendini ezdirmez. Cehari dü ile bütün mektepleri kapatıyorum. Trink! Mektepler tatil! Maarif nazırının keyfi kekâ! Yav Denizciğim, senin gömleğin koltuğu sökülmüş baksana...

-Yemezler, çıkmadık candan ümit vardır, at hele...

-Atsam ne olacak, oyun bitti sayılır. Sen şu parti işlerinden haber ver bakalım. Yeni kurultay görünüyor mu ufukta ha!

-Aman ağzından yel alsın yahu. Kurultaydan çıkalı daha altı olmadı be.

-Abi senin partide her kurultay, bir sonrakine hamile kalarak salonu terk ediyor, o bakımdan söyledimdi yani. At bakalım şimdi.

-Bırakalım bu mânâsız tavla partisini; istesem zar tutar oyunu çeviririm ama mızıkçılık edersin sen şimdi.

-Zar tutmana gerek yok Denizciğim; atmadan söyle, atmış gibi oyna, yine mars olur bu oyun. Kaçarın yok arkadaş!

-Hop hop, üçer üçer topluyorsun taşları. Maksadın beni lafa tutmak ama görmedim sanma. Bu oyunu yeniden oynayacağız, hile yapıyorsun sen.

-Hah, tam sizin kurultay hesabı işte. Sizin pehlivanlar bir türlü yenilmeye doymuyor.

-Partiyi karıştırma, şurada iki gün tatil yapayım dedim, burada da sen burnumdan getiriyorsun.

-Ankara'da da hükümet. Ama kabul et Deniz, herifler bazı alanlarda başarılı oldular. Buyur, düşeş atmazsan marstasın!

-Ne başarılı olacaklar yahu. Memleketi satıyorlar üçer beşer kuruş taksitle. Telekom'u gördün işte. Ülkenin can damarı bir kuruluş, o paraya satılır mıydı?

-Satılırdı satılmazdı; siz hükümette olsanız satmak bir yana, on bin işçi daha alırdınız!

-Oh be Hasan, şişirdin vallahi şişirdin beni. Oynamıyorum işte keyfin yerine geldi mi?

-Yav boş ver oyunu; akşam yemeği maaile sen bilemedin o balık lokantasında 500 YTL'ye filan çıkar. Kaç kişi oluruz dersin? Bizimkiler on, on iki, bacanakları da çağırırsam on sekiz kişi filan oluruz. Siz kaç kişi gelirsiniz?

-Oldu olacak, diğer akrabalarına da telgraf çek, on sekiz kişilik yemek mi olur be; balo mu veriyoruz burada? Sen, yenge, iki de çocuklar dört, fazlasını kabul etmem.

-Tamam kabul etme, geri kalanının parasını ben veririm.

-Verirsin, ondan sonra da kırk sene dedikodusunu yaparsın ama...

-İşin zevki orada zaten Deniz. Bu iş Meclis'te obligasyon yapmaya benzemez. Akşam yemeğine oynadık, kabul ettin. Sen kazansan burada ne kadar delege varsa çağırmayacak mıydın yani?

-Hah ha, ömür adamsın be Hasan. Yine güldürdün beni.

-Sahi, erken seçim görünüyor mu erken seçim?

-Nerde o günler; ben adamın yerinde olsam süre bitene kadar kımıldamam ama kımıldatmaya çalışıyoruz işte biraz.

-İşin zor arkadaş. Sizin parti kimin âhını almış bilmem; ne oluyorsunuz, ne ölüyorsunuz. Sürünüyorsunuz desem dilim varmıyor.

-De kardeşim de, zaten bir demediğin o kaldı iki saatten beri. Garson, hesabı getir evladım, ne kadar buranın borcu?

-Bırak ben hallederim bırak. Sizin eliniz cebinize gidinceye kadar yolda nezle olur, tamam oğlum hesabıma geçiver.

-Yahu bırak vereyim, kumar borcu bu...

-Ne kumarı be kardeşim, sohbete vesile işte. Bırak onu, erken seçimden bahsediyorduk.

-Hasancığım senden sır çıkmaz; son bir aydır durum hiç iyi değil. El altından anket yaptırıyorum, parti barajın altında çıkıyor sonuçlarda. Adamların iyi hükümet olduğundan değil, bizde doğru dürüst bir atılım görmüyor seçmen.

-Söylenecek sözünüz yok yani...

-Yok, ne söylersin birader; hani ufak tefek acemilikler yapmasalar, neredeyse oturup adamları alkışlayacağız. Laiklik tehlikede filan diye idare ediyoruz aslında. Tansiyonu yüksek tutmamız lazım, seçmen iyice gevşedi.

-Tam erken seçim havası?

-Başbakan işi öğrenmeye başladı işin kötüsü; seneye baskın seçim kararı alırsa hazırlıklı olmalıyız ama aslında siyasetin direksiyonunu elden kaçırdık. Dümen suyunda gidiyoruz anlayacağın... Sahi ikide bir erken seçim deyip duruyorsun, siyasete niyetin varsa söyle bilelim.

-Aman ağzından yel alsın Denizciğim; siyasetle uğraşacak göz var mı bende? Keçemi sudan çıkarıncaya kadar anam ağlamış zaten. Bundan sonra genel başkan kahrı çekemem ben.

-Bak niyetin varsa söyle, partide senin gibi adamlara ihtiyacımız olabilir.

-Eksik olsun kardeşim; ben torun-tosun sevdasına düşmüşüm. Sen araya lâf karıştırma da ütüldüğün akşam yemeğinin hesabını düşün...

-Bak Hasan, öyle balo gibi kalabalık gelmeyesiniz ha; yoksa bir daha tavla oynamam seninle...

-Tamam tamam merak etme sen, akşam olsun düşünürüz bir şeyler. Haydi gidip şuradan serin bir şeyler içelim.


Kaynak (Arşiv)