Nerde şimdi Behzat?

- Yav kardeşim sen bir body building center'a yazılmanın veya bir fitness club'a üye olmanın ayda kaça patladığından haberin var mı? Evde jogging yapmakla bitmiyor ki! Sistematik bir programa göre spor yapmak lâzım; diyelim gittik bir hospitale baştan ayağa check-up yaptırdık; dünyanın parası. Bunun efor testi var MR'ı var.

Diyeceksin ki dayan credit cart'a, zaten başka optionum kalmamış. Verecekler bir sürü diyet, egzersiz; şöyle ağız tadıyla chicken burger, bir pizza yiyemezsin ondan sonra, bir bardak kola'nın bile bilmem ne kadar kalorisi var. Diyeceksin ki light'ını seç; mavra bunlar annadın mı? Light-might hava. Petrol türevi inorganik tatlandırıcıların da bir sürü yan effect'i var diyorlar.

-Abi sizin dükkânın olduğu sokağın sonunda bir fitness center olacaktı, orayı gidip gezdin mi hiç? Hani Carolynn Couiffeur'un çaprazındaki köşede Moonlight showroom var ya. Onun iki kat üstünde...

-Nerede yav, hani sence and simplicity elektronik mağazası var rock cafe'nin beri yanında. Onun solundaki business şeyini demiyor musun sen?

-Taner abi ben geçen gün bir arkadaşa bakmak için uğradımdı. Abi süper diyorum sana süper. Conditioner'ler her dakka iş başında, check-up raporunu görmeden membershiplik hayal abi. Önce doktor kontrolünden geçiyor rapor, ardından bir mini test. Sonra bir kafeteryası var salonun köşesinde, wonderfull. Yalnız biraz pahalı. Bizim girlfriend'e hava olsun diye bir şeyler ısmarladım da additionu görünce dumur oldum inanmazsın.

-Yoksa bir dancing center'e mi yazılsam Şecaattin? Fitness, jogging bilmem ne bunlar gayesiz işler. Canım sıkılır hemen; ama dans öyle mi?

-Abi sana tango gider ha!..

-Tango mango; tango kültür işi oğlum, beni bozar ama şöyle vals olabilir meselâ, rock and roll'a gençken meraklıydım, onu da kıvırırım. Biraz nostalji olur, ne dersin?

-Dansı bahane ediyorsun bana kalırsa Taner abi; senin aklın fikrin kızlarla sosyal arkadaşlıkta.

-Töbe, billah yalan. Geçen sene Princess Thermal Hotel'in roof'undaki servisçi kızdan bir bardak su istedim diye başıma getirdiklerini unutmadım. Altı üstü how are you, nice too meet you muhabbeti.

-Kız seni turist sanmıştı hani değil mi Taner abi?

-Yav tabii bilirsin elegant bir tipim vardır benim; şöyle biraz da cool takılırım ya hani style olaraktan. O gün de saçlarımı perma filan yaptırmışım, kumral kumral bakıyorum ortalığa. Kızcağız harbiden İngiliz, Alman filan sandı beni tabiatıyla. Aslına bakarsan Şecaattinciğim globalizm böyle bir şey işte. İyi midir kötü müdür bilmeden yuvarlanıp gidiyoruz bakalım.

-Kötü olur mu Taner abi; meselâ İCQ'da bir chat rooma takılıyorsun, yetmiş iki milletle muhabbet ediyorsun, international bir etkileşim oluyor sürekli; bir nevi nasıl derler, cultural fussion açığa çıkıyor. Relationdan kim ne zarar görmüş abi?

-Valla bilmem Şecocuğum; vaktiyle doğru düzgün okuyamadık biliyorsun; böyle mevzular bana çok hard geliyor. Peder çok ısrar etti, yollayalım seni Amerika'ya hiç olmazsa bir lisans kap gel filan diye, lakin o zaman bende böyle İngilizce nerde? Şimdi iki satır köşe yazısı okusam başağrısı yapıyor. Kaptırdık gitti ticarete işte.

- Onu diyordum abi; meselâ bu kardeşinin kaç ülkede manitası var sayayım mı; Arnavutluk'tan var, Hindistan'da iki tane, Bahreyn, İngiltere. Bir de İslandalı bir kız var abi; belki de yengen olur yakında.

-Nasıl yani, oğlum öyle internette chat yaparak familya kurulur mu? Görmeden etmeden...

-Oo, senin bir şeyden haberin yok Taner abi, görüntülü chat diye bir şey var. Sen onu görüyorsun, o seni görüyor. Halamın oğlu Behzat yok mu? O böyle yırttı işte. Nerde şimdi Behzat? Norveç'te. Yakında basar nikâhı, gel keyfim gel.

-Bu Behzat şu internet cafe işletip batıran şu kara kuru çocuk değil mi; bir sürü borç takmıştı hani.

-Lakin abi bunlar esmer erkeklere hasta oluyorlarmış. Behzat tipten döndü köşeyi. Janssen yenge paşalar gibi bakıyormuş Behzat abime.

-Bakıyorum senin de niyetin böyle bir şey galiba.

-Abi global rüzgarlar esiyor bütün dünyada. Fırsatı değerlendirmek lâzım. Yarın bizim hükümetin işi belli mi olur? Çatt! Kapattım der interneti şunu bunu filân, kalırız kendimizle baş başa. Ondan sonra gelsin tütün taban fiyatları, asgari ücretin vergiden muaf olması...

-Yav Şecaattin ben seni pek ciddiye almıyorum filan ama bayağı sıkı kültür var sende; aferin be; nerden biliyorsun sen bu lâfları; gazete de okumazsın.

-Gazete okumakla bir şey olunsaydı, gazetecilerin halinden belli olurdu Taner Abi, geçeceksin onları. Bu devran böyle sürüp gitmez. Su akarken testiyi dolduracaksın. Şu diet, check-up işlerini ihmâl etme abi. Biraz visionunu upgrade et. İnternational açılımlarda bulun.

-Ne gibi meselâ, chat mi yapayım senin gibi?

-Yok abi, al şu kankanı da yanına; açılalım Avrupa filan; turlara yazılalım; fuarları müzeleri gezeriz hem...

-Discoları, pubları, plajları.. neyse Şecocuğum; benim terapi randevum geliyor; gitmem lâzım; herif bir seansa eşek yüküyle para alıyor. Zengin çocuğu olmaktansa terapist olmak varmış ya neyse.. dönerim ben sana.. çaav!

-Saygılar abi, takıl bana hayatını yaşa, çaav!


Kaynak (Arşiv)