Deve
"Aydın'ın Bıyıklı beldesinde her yıl geleneksel olarak düzenlenen deve güreşleri CHP'li belde belediyesi ile Bıyıklı Belde Güzelleştirme Derneği'nin organizasyonuyla 12 Ocak'ta gerçekleşti.
Deve Güreşi Komitesi 5 bin izleyiciye bir sürpriz yaparak, güreşen iki devenin üzerine CHP lideri Deniz Baykal ile partiden ihraç edilen Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün isminin yazılı olduğu kağıtlar astı. Bu olay izleyiciler arasında bulunan CHP Aydın milletvekilleri Mehmet Semerci ve Mesut Özakcan'ı da şoke etti."
2 Mart 2006 tarihli Akşam gazetesinde yayınlanan bu haberin, necib Türk matbuatında hak ettiği "ilgi ve alâka"yı bulamamış olmasına ne kadar teessüf edilse azdır. Türklerin siyasi hayatında kırk yılda bir kayda değer bir hadise vuku buluyor ve ondan da kimsenin haberi olmuyor.
Nerdeyse bir ay önce kestiğim kupürü bugüne kadar itina ile saklamamın sebebi, hadisenin kayda değer oluşundandı. Bu arada haberi kaleme alan Akşam muhabiri Dilek Gedik'in hakkını da teslim etmeliyiz; eğer o ıskalasaydı, hiçbirimizin haberi olmadan bu şenlikli hikâye, 'kaydedilmemiş olgular okyanusu'nda kaybolup gidecekti.
Meseleyi bütün boyutlarıyla kavrayabilmeniz için yeniden özetliyorum: Aydın'ın Bıyıklı beldesinde geleneksel deve güreşleri yapılıyor. CHP'li belde belediyesi ile Bıyıklı'yı Güzelleştirme Derneği (isimdeki isabete dikkat isterim!) el ele vererek "gün bugündür" deyip yörenin en namlı iki devesine iki politikacımızın ismi yazılı pankart asıyorlar. Seyirciler arasında bulunan iki CHP'li vekil, "amanin de bu ne iştir; genel başkan işitirse bizi kötületir ki nasıl" diyerek telaşa kapılıyorlar.
Bu arada müsabaka başlamıştır ve genel başkan adaylığı ile gündeme gelen Sarıgül pankartlı müsabık, ondan çok daha fazla genel başkan adaylığı ile gündemde kalan Baykal pankartlı müsabıkı fena halde sıkıştırmakta, tek kol denemelerinde bulunmakta, göğüs çaprazına girmekte, hatta hakem heyetinin görmez tarafına getirip rakibinin ensesine elense niyetine okkalı tokatlar patlatmaktadır.
Ama o da ne! Bir anons:
"Dikkat dikkat, bir ki üç, füff, füüf, dikkat dikkat... Değerli Bıyıklılı hemşehrilerimiz; teknik bir sebepten ötürü müsabakaya ara verilmiştir. CHP'nin tek genel başkanı vardır, o da Deniz Baykal'dır."
Kafadan atmıyorum; sadece gazete kupüründe anlatılanları biraz daha mizansen yaparak tekrar ediyorum.
Müsabakalara ara verilince iki CHP'li vekil, konuyu derhal genel merkeze bildiriyorlar. Bu telefon muhaveresi esnasında ne türlü konuşmaların geçmiş olabileceğini canlandırmaya kalkışsak başımız ağrıyabilir. Sükût ile geçiyoruz.
Bunun üzerine Belediye Başkanı Abidin Arslan ile CHP Belde Teşkilatı üyeleri hakkında inceleme başlatılıyor. Bu incelemenin bugün hangi safhaya vardığını bilemem, muhtemelen, "bir daha böyle densizliğe kalkışmayınız" diyerek mesele kapatılmıştır. Nitekim deve güreşlerinde seyirci sıfatıyla bulunarak olaya müdahale eden Milletvekili Mehmet Semerci, "Mizansen bile olsa kimsenin kabul edeceği bir durum değil. Kötü niyetle yapılan bir eylem değil ama biz gereken tepkiyi gösterdik." yorumunu yaparak meselenin büyütülmemesi gerektiğini imâ ediyor.
Ne var ki bölgede "Başkan Devesi" olarak nam salan, savaşçı ve hırçın özellikleriyle bilinen ve daha önce bahsettiğimiz müsabakada Baykal'ın adının yazıldığı deve açısından bu dramatik hadise bir süre sonra tam bir trajediye dönüşüyor. Haberde tarihi verilmeyen bir sonraki mahalli müsabakada mezkûr deve, iklim şartlarını nazar-ı dikkate almamanın ceremesini çekerek yağmurlu sahada rakibini nasıl ıhtıracağını hesaplama gayreti içindeyken bir anlık dikkatsizlik neticesi kayıveriyor.
Ve haber şöyle bitiyor: "Beli kırılan deve telef oldu."
Devenin telef olması, şampiyonlara yaraşır bir cenaze töreniyle defnedilmesi anlamına gelmiyor elbette; haberde bu ayrıntıya yer verilmemiş ama görgü ve tecrübemize güvenerek eksik unsurları biz tamamlayabiliriz.
Efendim Anadolu'da başından kaza geçen evcil hayvanlara uygulanan bir "bıçak yetiştirme" olayı vardır; okuyucularımızın çoğu hatırlayacaklardır. Başına kaza gelen hayvan, eğer eti yenilir cinsten ise orada bulunanlar, "aman uşak bir bıçak yetiştirin, murdar olmasın" diyerek zaten son dakikalarını yaşayan hayvanı oracıkta tekbir getirerek boğazlayıverirler.
Bu hadise, köy ahalisi için vakitsiz bir kurban bayramı hükmündedir.
Efendim ben Mekke'de Kurban Bayramı'nın ilk günü deve etinin tadına baktım. Haşlamasını bilmem ama kızartması bayağı sert oluyor. Ege'nin güreş meydanlarına nam salan, rakiplerini tir tir titreten bir şampiyon devenin -velev ki fileto nâhiyesi olsun- etinin ne kadar sert olabileceğini tahmin edebiliriz.
Hâsılı mezkûr deve, ayağı kayarak belinin kırıldığı günün akşamına kalmadan yöre ahalisinin et yemeklerine katık olmuştur büyük ihtimâl.
İmdi bu haberi dile dolayarak halkımızın siyasi kültürü hakkında ahkâm kesmenin ve hatta işi bir adım daha ileri götürüp, "filancanın da akıbeti böyle olursa, meydan rakibine kalır" tarzında deve falına bakmanın âlemi yoktur.
Olan şampiyonla sahibine olmuştur; gerisi boş!