Yoxsa Haqqı Dewrim'e mi sorax?

Mehmet Y. Yılmaz, "korkmayın, bir şey olmaz"cılardan: "Üç harf mi bozacak Türkiye'nin toprak bütünlüğünü?" diyor. Hükümet, nüfusa isim tescil ettirilirken bu üç harfin kullanılmasına müsaade etmiyor. Düzeltelim, bu hükümetin değil devletin tutumu (iş hükümete kalsa direnen çıkar mıydı, şüpheliyim) ve bu konuda ısrarın mantığı var; ben bu mantığa katılanlardanım.

1928'de bir harf inkılâbı yapıldı ve yeni bir alfabe kabul edildi; yeterlidir, yetersizdir, doğrudur yanlıştır başka mesele. İşte o yüzdendir ki bu ülkenin kanunları bu alfabe ile yazılır, bütün resmi kayıtlar bu alfabe ile tutulur; eğitimde bu alfabe kullanılır. Anayasa'nın 3. maddesindeki, "Dili Türkçedir" ibâresinin tabii uzantısı böyle anlaşılır; mantıklı olsun olmasın bunu tesbit edelim evvelâ.

Sâniyen, 1 Teşrinisâni 1928 tarih ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabulü hakkında kanun, halen mer'iyyette bulunan Anayasa'nın beşinci kısmındaki "Çeşitli Hükümler" başlığı altında tanzim edilen "İnkılâp kanunlarının korunması" şıkkı hükmünce "anayasaya aykırılığı ileri sürülemez ve yorumlanamaz" nitelikte temel kanunlardan birisi sayılmıştır. Yanisi şu; bu alfabenin tek noktasına bile dokunursanız hem anayasayı çiğnemiş, hem de inkılâp kanunlarına muhalefet suçu işlemiş olursunuz.

Milliyet'in genel yayın yönetmeni bu inceliği bilmez mi; bilir! Ezcümle, kimsenin alfabe değiştirilmesini talep ettiği yok. İsteyenlerin isminde qwx harflerini kullanması alfabe değişikliğini gerektirmez, gereksiz polemiklere girmeyelim görüşünü savunuyor. Mâkul gibi görünüyorsa da değil; isteyen kartvizit bastırırken istediği harfleri kullanıyor zaten; mesele nüfus kütüğü tescilinde. Nüfus kütüğü, nüfus kâğıdı resmi vesika, ille de resmî alfabe ile yazılacak. Her TC vatandaşı'nın bu hukuk inceliğine saygı göstermesi beklenir en azından.

Şu bizim bildiğimiz bin senelik Hasanların birdenbire "Xasan" oluvermesi problem teşkil etmiyor da resmi alfabenin fıstıkî yeşil tonları mıdır eksik kalan? Dabılyu yerine bizim yetmişbeş senedir yaptığımız gibi "v" ile idare edilebilir pekâlâ. Haqqı Dewrim'e bir sorunuz bakalım; isminin şu imlâsına rıza gösterecek midir? Uzatmayalım, Sayın Yılmaz pekâlâ biliyor ki bu kültürel haktan ziyade "ideolojik ve milli" bir inat meselesidir. Devletin yeni doğanlara ve isteyenlere Kürtçe isim verilmesini engellemesi bir hak ihlâliydi ve bu yanlıştan vazgeçildi ama alfabeye sırf bu talep için üç harf ilâve etmek keyfiliktir, keyfilikten de öte hatta biraz da "dikine tıraş". Kabul edilmeyeceğini bildikleri için ısrar ediyorlar. Bir nevi, "Avrupaa Avrupaa duy sesimiziii" türküsü çığırılmakta..

İzah edelim: Kürtçede mevcut sesleri harflerle ifade etmek için Latin alfabesini ıslah etmek yetmez; Arap harfleri de kifâyetsizliği bakımından çözüm alternatifi olmaktan uzak. Aynı problem Türkçe'nin da başında zaten. Türkçe'de ses zenginliği inşâ eden iki cins k'yı tek harfle ifade ediyoruz, üç cins a sesini tek harfe ircâ etmişiz. Teknik tafsilatla can sıkmayalım; bu alfabe aslında Türkçe'yi ihâta etmekte de yetersiz ama bir noktadan sonra alfabeyle zırt-pırt oynamanın lüzûmu yok. İsmet'i "ayın"la yazmak lâzım ama İ ile idare edip gidiyoruz işte meselâ.

Esasında uydurmacılar, Türkçe'nin zengin ve latif sesleri muhtevi kelimeleri Auschwitz kampında Nazilerin Yahudileri fırına verdiği gibi imha ettikleri için beş on sene sonra ayrı bir harfle vurgulanması gereken müzikal seslerimiz kalmayacak ama bizim "şunu da isteriz, bunu da isteriz" diye kapris yapabileceğimiz mercimiz hiç olmadı. Vaktiyle bu talepler en seviyeli ve ilmî üslûpla yapılmış ve ilgililer kös dinlemişlerdir. Şimdi de kös dinleyecekler; elleri mecbur!


Kaynak (Arşiv)