‘Yerle gök arasında yalnız’ Türkmenler!

Dün postadan Kardaşlık dergisi (Eylül, 63. Sayı) çıktı. Kardaşlık, Kerkük Vakfı adına Türkiye’de yaşayan Irak Türkmenlerinin yayın organı. Esasen kültür ve sanat konularında yayın yapan dergi, Irak ve Suriye’deki gelişmeler yüzünden son sayılarında Türkmenlerin yaklaşımını aksettiren siyasi değerlendirmelere de yer vermek zorunda kaldı.

Bakalım Türkmenler ne diyor, nasıl düşünüyor, olup-bitenlere nasıl tepki gösteriyorlar?

“Türkmenler için güvenli bölge oluşturulmalı idi...” başlıklı editör yazısında Prof. Dr. Suphi Saatçi diyor ki:

“Türkiye, Türkmenlere yaptığı insani yardımlarda kusurlu davranmadı. Özellikle sınırda Türkmen sığınmacılara bir kamp kurduğu veya kuracağından bahsedildi ancak bu noktada çok geç kalındığını ifade etmek zorundayız. Özellikle Telafer ve Musul civarındaki Türkmen yerleşimlerinden binlerce kişi, Irak’ın güney illerine perişan halde sığınmak zorunda kaldılar. Hâlâ yollarda ve dağ eteklerinde, Erbil’e yakın yerlerde açıkta bekleyen, Kerkük’e sığınan, sokaklarda, inşaat şantiyelerinde kalan binlerce çaresiz aile vardır (…)

Yezidiler ve bölgede yaşayan Hıristiyanlar tehlikeye maruz kalınca süper güçler acilen askeri harekâta başladı. ABD, İngiltere ve Fransa ve Almanya’dan peşmergeye silah ve mühimmat desteği geldi. İşte tedbir böyle alınır (...)

Yerle gök arasında yalnız, kızgın güneş altında gölgesiz, gıdasız ve susuz kalan bu insanların burnumuzun dibinde böylesine ölüme terk edilmeleri, vicdan ve insaf sahibi herkesi kahrediyor. Bunları hani Türk veya Türkmen kabul etmekten vazgeçtik; bari insan kabul edelim diyoruz. Artık vakit kaybetmeden Türkmenler için mutlaka bir güvenli bölge oluşturulmasını Ankara ciddiye almalıdır.” (s. 2)

Prof. Dr. Mahir Nakip ise “Yeni Irak’ta IŞİD ve Türkmenlerin Geleceği” başlıklı yazısında Türk kamuoyunun pek bilmediği ilginç nokta-i nazarları dile getiriyor:

“IŞİD, birer Sünni şehri olan Musul, Enbar ve Selahaddin’i ele geçireli bir ay oldu ve ABD hiç sesini çıkarmadı ama ne zaman ki peşmergeler IŞİD’in önünden kaçarak IŞİD Erbil’e yaklaşmaya başladı, ABD müdahaleyi gündeme getirdi. Bu da Kürt yönetiminin ABD için önemli bir müttefik olduğunu göstermektedir. Maliki’nin kurduğu ordu ne kadar beceriksiz çıktıysa peşmerge güçleri de beceriksizmiş. Obama’nın açıklamasına göre müdahale sadece havadan olacak ve kara harekâtı yapılmayacakmış. Bu da demektir ki ABD sadece IŞİD’in Kürt bölgesine girmesini önlemeye çalışacak, diğer Sünni bölgelerden çıkması için bir gayret göstermeyecektir. Herkes bilsin ki ABD için İsrail neyse ‘Kürdistan’ da odur (...)

Amerikan saldırısının başladığı günlerde ABD CNN’yi seyrettim. Kanal, Yezidilerin dağlara kaçtıklarından ve Hıristiyanların da Erbil’e yöneldiğinden sık sık söz etti ama bir kere dahi olsun Türkmenlerden söz etmedi. İsyan etmemek elde değil. Türkmenler görmezden gelindi; hatta Türkiye kanalları bile aynı şekilde Yezidilerin göç dramını verirken Telaferli Türkmenlerden bahsetmez oldu (...)

ABD’nin Kürtler için nasıl davrandığını gördük. Türkiye de Türkmenler için aynı minval üzere davranmalı, yani insani yardımların ötesine geçerek siyasi düzlemde hareketli olmalıdır. IŞİD’den sadece Hıristiyan ve Yezidilerin değil, Türkmenlerin de zarar gördüğünü dünyaya duyurmalı, onları sahiplenmelidir. (s. 13)”

Küçük düzeltmelerle verdiğim bu alıntılardan benim çıkarabildiğim mânâ şudur: Stratejik derinliğimiz, şu günler itibariyle sadece suyun yüzünde kalabilme çabasına kadar indirgenmiş durumda! Bu bâdirede bölge Türkmenlerine, Yezidilere gösterilen haklı ihtimamın çeyreği olsun gösterilmeli değil miydi? [emailprotected]


Kaynak (Arşiv)