Yeni yılda 'fıtrat' değişmez; 'Ola kim rahmet kıla..'
Bugün, yeni bir yüzyılın değil, henüz yazmaya ve telaffuzuna alışamadığımız yeni bir yılın ilk günü. Belki birkaç ay süreyle tarih atarken ilk rakam olarak "2" yazmakta zorlanacağız; bunun haricinde yarın dünden farklı olmayacak; fıtrat değişmeyecek!
Fıtratın değişmeyeceğini bilmek malum zümresinden; ama milli tedrisatımıza hakim olan "ilerlemeci" mantık, çoğumuza sanki aksi mümkünmüş gibi bir intiba telkin ediyor: "XX. yüzyıl büyük çapta kitle imhalarına sahne oldu." değerlendirmesinde biraz şaşkınlık alameti seziliyor; hiç şüphe edilmemelidir ki -eğer o gün gelirse- XXI. yüzyılın sonunu değerlendiren gözlemciler sayı itibariyle daha beterini söyleyecekler.
Bugünkünden daha mutlu, daha barışçı, daha adil bir dünya hiç olmayacak; fıtratın hududu yine fıtrattır. İnsanın fıtratı daha iyiye veya daha kötüye doğru niçin değişsin? Tarihin bilebildiğimiz kısmı bize aksini söylemiyor. Avrupa Birliği, pek çok iyimser tarafından o güzel rüyanın başlangıcı zannediliyor: Avrupa Birliği idealleri gerçekten güzel fikir ve ümitleri bir araya getiriyor; ama ne "Avrupa Birliği" yeni bir fenomendir, ne de birlik sözleşmesine yazılan güzel prensip ve temenniler. Napoleon Avrupa Birliği idealinin generaliydi; Hitler de kendi rüyasına uygun bir Avrupa Birliği hayal ediyordu; bu örnekleri Roma-Germen İmparatorluğu'na; hatta "Roma"ya kadar ta'dad etmek mümkün.
Cemiyet-i Akvam projesi, II. Dünya Savaşı'nı engelleyemedi ve 1939'da insanlık tarihinin en büyük boğazlaşması başladı. 1945'te kurulan Birleşmiş Milletler teşkilatı ise Kore, Vietnam, Kamboçya, Filistin, Ruanda, Bosna vb. trajedilerini engelleyemedi. "Muasır Batı dünyası" yıllarca devam eden İran-Irak harbini sadece seyretti. İyi fikirler ve daha güzel bir dünya temennisi her zaman vardı ve şüphesiz olacaktır; şüphesiz toplu cinayet ve kırımlar da.
"Klasik" saydığımız değerlerin rayici niçin köhneleşmiyor? Shakespeare niçin hala çok okunuyor, "Gülistan" niçin eskimiyor, Oscar Wilde, Victor Hugo, Dante, Yunus Emre ve Tolstoy niçin hala dipdiri? Çünkü onlar fıtrattan bahsediyorlar; insan fıtratının hiçbir yüzyılda değişmeden kalan ana ekseninden.
Mesnevi'ye bir de bu gözle bakınız; baştan sona fıtrat tezahürleri ile dolu. Klasikleri uzun ömürlü kılan bu. İslam fikrine kalbi ısınmadığı halde, "Benim de büyükannem oyalı yazma ile gezerdi." diye lafı ağzının içinde geveleyenlerin, İslam anlayışlarını meşrulaştırmak için sıkça müracaat ettikleri Mevlana'nın Mesnevi'si her satırında Kur'an nüktelerinin şerhinden ibaret: Kur'ani nükte ise fıtrat. Mevlana'yı "ılımlı İslam'ın" babacan ve tonton dedesi olarak yorumlayanlar Mevlana'yı okumuyorlar ve bilmiyorlar.
Bütün bu mukaddes kitaplar ve metinler de insanın fıtratına dair; onları bükülmez ve eskimez kılan, zaman ve çevre değişirken insan fıtratının değişmeyeceğini terennüm etmiş olmaları. Bir önceki asra göre XX. yüzyılda çok şey değişti; vasati insan ömrü uzadı, yeni üretim teknikleri gelişti, refah yükseldi; ama insan aynı kaldı. XIX. yüzyılda da birçok savaşlar cereyan etti; ama hiçbiri XX. yüzyıl savaşlarının dehşet seviyesine erişemedi. Her iki dünya savaşında birbirini acımasızca boğazlayanlar, daha güzel ve barışçı bir dünya kurmak fikrini askeri yayılmacılığın lokomotifi gibi kullanan "Batılı" toplumlardı. Her iki dünya harbinin yarattığı şok, "medeni" insanların ve toplumların Avrupa'da, kendi evlerinin oturma odalarında birbirlerini doğramaları idi ve bu büyük şok hala tam manasıyla atlatılmış değildir.
İnsanın değişmeyen fıtratı, onun mensup olduğu millete, devlete veya deri rengine göre farklılık göstermiyor; bu hakikati bile bile gelecek zamanların galibini tahmin ederken ırk ve soy-sop kriterleri kullanmak cahillik. İnsanlığın meselelerine bir de yüz yıllık, birkaç asırlık ölçeklerden bakmalı; topyekun nazar, nelerin önemli ve kalıcı, nelerin beyhude olduğunu söylüyor.
İmdi bu çerçevede yeni yılınızı tebrik etmek, alışılmış bir klişeyi tekrarlamak gibi görünecek; ama bu tebrik ve temenniler birbirimiz hakkında ve gıyabında yapılmış dua hükmündedir; yeni yılınız kutlu ve uğurlu olsun:
Ola kim rahmet kıla ol Padişah!