Yeni Bir Açıklama Zarureti
Yeni Şafak Gazetesi’nin internet sitesinde benimle birlikte Ali Bulaç, Mehmet Altan ve Mümtazer Türköne’yi konu alan teşhirci ve imzasız bir haber yayınlandı. Haberin başlığı “Gülen’in mesajını alıp darbeye ‘darbe’ dediler’ şeklindeydi.
Bu yayın gerçek dışıdır. Siyasi muhtevalı yazılara son verme kararını alırken –Allah şahittir ki- kimseden mesaj veya direktif almadım. Haberde sözü edilen ‘jaluzili’ mesajı da bu vesileyle öğrendim.
Bırakma kararımın iki önemli âmili var: İlki darbecilerin yakalandıktan sonra yaptıkları itiraf yollu açıklamalardır. Bu açıklamalar benim için ürküntü verici ve kabul edilemez ayrıntılarla doluydu. Yazı hayatım boyunca istemeyerek de olsa üslûbum gereği bazı insanları incitmiş, kızdırmış olmam muhtemeldir fakat zihnî bağımsızlığımı başkalarına raptedecek angajmanlardan daima kaçındım.
Ben bir yazarım. Yirmi yıl boyunca düzenli olarak yazdığım gazetede, çizgi olarak meşruiyet ve masumiyetine inandığım kişi ve kurumlardan yana tavır aldım (2002 Yılında polisin Yeni Şafak gazetesine yaptığı baskın da bunların arasındadır); gördüğüm yanlışları eleştirdim. Bildiğim kadarıyla doğrulardan yana olmaya çalıştım. Yazdıklarımın maddi ve manevi sorumluluğu elbette bana aittir ve sorumluluklar içinde hamdolsun, darbeyi, darbecileri savunmak gibi bir seyyiatım yoktur.
Modernleşme dönemi yakın Türk tarihi, her darbe sonrası devrin düşkünlerine karşı orantısız ve adaletsiz tarzda necib matbuatımızın bir kısmı tarafından nedense hep tekrar edilen “Düşük, kuyruk” edebiyatını da kaydetmiştir. Yeni Şafak gazetesi bu asılsız, imzasız ve bastırılamayan bir öç duygusuyla dolu haberiyle “Düşene vurulur” geleneğini takib ediyor. Çok üzücü.
Evimdeyim; gerek gördüklerinde kanuni mercilere, yukardaki asılsız itham hakkında ifademi vermeye hazırım.
İşbu vesileyle cuntacılık tasavvurlarıyla Türkiye’yi büyük travma içine sokan çevreleri bir kere daha açık dille kınıyor ve lanetliyorum.