Yayincisini ve okuyucusunu bekleyen bir kitap:
Nehc'ul BelagaHazreti Ali ile ilk tanisikligim rahmetli halam vasitasi ile oldu; Suleyman Celebi Mevlid'inin bulundugu tasbaski risalenin arasinda bir de "kesik bas" hikayesi vardi ve halam bazen ikindinin aksamla ulfet ettigi demlerde, bazen yatsidan sonra "evrad"indan sonra o tatli sesiyle bana Islami kissalar okur ve anlatirdi. Daha sonra "hazret"in menkibelerini, Meydan Camii'nin onundeki kitap sergisinde satilan halk isi risalelerinden okumaya basladim. Cogunun yazari belirsiz, kotu resimlenmis, kotu basilmis bu kitaplardaki Hazreti Ali, her cocuk yureginin demirbas kahramani olan, yigit, civanmerd, mu'min, adil ve guclu insan hasretine cevap veriyordu; o kitaplardaki menkibelerin cogunun uydurma oldugunu ogrenmek hayallerimi yikmadi; zihnimdeki portre coktan tamamlanmisti bile.
Artik ucuz gazavat kitaplarinin musterisi olmaktan ciktigim delikanlilik demlerinde, Turk dilinde kaleme alinmis en nefis Hazreti Ali biyografisi ile karsilastim. Rahmetli ustad Necib Fazil'in yazdigi "Hazreti Ali" kitabinda cizilen portre, tarihi malumat itibariyle daha saglam esaslara dayanmasina ragmen "Ali muhabbeti"nin idealize ettigi lirik bir destandi ve oyle oldugu icin guzeldi. Daha sonra Sehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi Bey'in yazdigi ve rahmetli Ziya Nur Beyefendi'nin goznuru ve emegiyle zenginlestirdigi "Islam Tarihi"ndeki Hazreti Ali tasviri, efsanevi bir destan kahramanini insan suretine burundurdu; meziyetleri, zaaflari ve omrunun son demlerinde ugradigi hayal kirikliklari ile bu tasvir, Hazreti Ali'yi "anlasilabilir" kildigi icin cok degerliydi.
Her dini bayram arefesinde kiymetli arkadasim Huseyin Akkaya ile dostlarimizi farkli ve manidar bir kart ile tebriki adet edindik; onumuzdeki Kurban Bayrami icin bu defa Hazreti Ali'nin sozlerinden mutesekkil bir kompozisyon tasarlamaya niyetimiz vardi: Bu gaye ile bir Nehc'ul Belaga nushasina ihtiyac hasil oldu. Biraz muskilatla da olsa Ilahiyat Fakultesi'nde gorev yapan bir dostumuzdan kitabi emanet aldik. Nehc'ul Belaga'yi sekiz-on sene evvel bir ahbabda gormus ve ustunkoru tedkik etmistim. Bu defa daha etrafli incelemek nasip oldu; Hazreti Ali'nin nutuklarini, hutbelerini, mektuplarini ve meshur sozlerini derleyen kitaplardan en marufu sayilan Nehc'ul Belaga'dan nasil lezzet aldigimi tasvir edemem. Mulkiyetini edinmek gayesiyle arastirdim; kitapcilar eserin adini bile duymamislardi; bir kismi ise cok onceden basildigini; ama mevcudunun yillardir gorunmedigini soylediler. Hamdolsun yayin dunyamiz eskiye nisbetle hayli zenginlesmis bulunuyor; ama bizzat Hazreti Ali'nin agzindan ciktigi haliyle derlenmis dusuncelerini bir araya getiren bu meshur kitaba erisememek beni uzdu ve dusundurdu. Elimdeki emanet nushanin kunyesine goz atinca uzuntum infiale donustu: Merhum Abdulbaki Golpinarli tarafindan vaktiyle nefis bir uslupla Turkce'ye tercume edilen "Nehc'ul Belaga"nin elimdeki nushasinin baski yeri, Iran'in Kum sehri idi ve 1981 tarihini tasiyordu. Kitap Iran Cumhuriyeti'nin propaganda ile ilgili bakanligi tarafindan basilmisti.
Gecenlerde Cem Vakfi tarafindan hazirlanan "Hazreti Ali'yi Anma Gecesi"nin davetiyesi elime ulasinca Nehc'ul Belaga'yi yeniden hatirladim; ucundan kenarindan kitaplarin dunyasinda yasayan birisi olarak bu kadar guc ulasabildigim bir eserden Alevi kardeslerimizin istifade edip edemediklerini merak ettim; yakin cevremdeki tanidiklara sordum; cevap menfi idi. O zaman bu kadar muhim bir kaynak eserin, Turk irfan ve kitap dunyasinda nicin layikinca teksir edilmedigi suali zihnime takildi. Evvel emirde gayret Diyanet Isleri Yayin Dairesi'ne dusuyor olsa gerek; ama Susurluk Raporu'nun bile haftalik dergi olarak bedava dagitildigi, gazetelerin promosyon maksadiyla ciltlerle ansiklopedi, lugat, kaynak eser hediye ettigi bir Turkiye'de Nehc'ul Belaga'nin yeniden basilmasini su veya bu devlet kurulusunun himmetinden beklemek, fazlaca "devletci" bir talep olsa gerek diye dusundum.
Nehc'ul Belaga, Hazreti Ali'nin sahsiyetine dogrudan nufuz etmek icin mukemmel bir eser. Iran devleti propaganda maksadiyla bastirmis olmasina ragmen icinde mezhep propagandasi manasina gelecek bir ifadeye rastlamadim; iyi Arapca bilmedigime hayiflandigim anlardan birini de bu kitabi okurken yasadim. Rahmetli Golpinarli'nin tercumesi o kadar iyi ve orijinal uslubu o kadar basariyla temsil ediyor ki, "Kim bilir aslinin siiriyeti ne kadar yuksektir." diye orijinal nushayi okuyamadigima yerindim.
Size belki garip gelecek ama Hazreti Ali, Turk milletinin "milli kahraman"larindan biri, belki de baslicasidir. Alevi itikadina bagli olanlar kadar Sunniler icin de Hazreti Ali "ilm, ehliyet, secaat ve sadakat" gibi meziyetleri sahsinda toplamis bir insan numunesi teskil ediyor. Ben bu hakikati, bir Kerbela turkusunu dinlerken fark ettim; sair, "Kerbela'nin yazilari / Sehid dusmus gazileri / Fatma Ana kuzulari / Ah Hasan'im vah Huseyin'im" derken Kerbela'yi koyunun karsi yamacindaki "yazi" gibi algiliyor ve degerlendiriyordu. On dort asir once Anadolu cografyasindan cok uzaklarda cereyan eden bir trajik hadisenin Turk lisaninda ve zihninde bu kadar "yerli" motifler burunebilmesi, siradisi bir ask ve iman meziyetiydi.
Uzun sozun kisasi, Nehc'ul Belaga yayincisini ve okuyucusunu bekliyor!