Vicik vicik bir kabus
Girdigimiz berzahin ne kadar netameli oldugunu fark etmek icin 1996 sonbaharini hatirlamali ve kendimize sormaliyiz: Bir kahin, camkuresine bakarak bize 1998 Ocak'inin son gunlerindeki siyasi ve fikri atmosferi tasvir etseydi onu ne kadar inandirici bulurduk? Akla ziyan ihtimallerin birbirine bagli zincir halkalari gibi manidar bir sirayla tahakkuk edisini istirapla seyrediyoruz; "yok canim, bu kadari da olmaz" diye feveran edebilecegimiz pek az muhal ihtimal kaldi.
Begenelim-begenmeyelim, Turkiye'nin en buyuk siyasi partisini kapatan davayi acan kamu gorevlisinin daha gerekceli karar aciklanmadan verdigi mutalaayi butun Turkiye dinledi ve bu mutalaanin satir aralarini okuyabilenler urperdi; cunku bu mutalaa, karar sonrasinda kapatilan partiyle ilgili teknik seviyedeki problemler hakkinda yol gosterici bir gorusten daha fazlasini ima ediyordu; mutalaa, kapatilan partinin temsil ettigi siyaset anlayisinin "butlan"ini ve aslinda "olmamasi" gerektigini ileri suruyor, Turk halkini adeta siyasi kanaatlerini yeniden gozden gecirmeye davet ediyordu. Sayin kamu gorevlisine gore o parti olmamasi gereken bir partiydi; bir kaza eseri vucud bulmustu ve simdi mahkeme karariyla yanlistan geri donulmustu; bundan sonra yapilmasi gereken, vaktiyle bu partiye oy veren her vatandasin bundan boyle siyasi tercihini temelden degistirerek kendisine siyasi yelpazede baska bir parti secmesi ve bir manada islah-i nefs etmesiydi. Eger kapatilan partinin siyaset felsefesinden renk, koku veya tat ilham eden ve o partinin misyonunu ustlenen yeni bir parti husule getirilirse, o partinin de kapatilmasi icin harekete gecmekten katiyyen cekinmeyecekti.
Gectigimiz pazar gunu Sabah gazetesinin mansetinde yer alan bu ifadeden ben bu manayi cikardim ve urperdim. Bu mutalaanin ardindaki mentalite, sezildigi kadariyla muhakeme sahibi her insanda ayni duyguyu uyandiriyor: Urperti!
Bizim nesil yirmiye yakin parti kapatma hadisesi gordu; sikiyonetimli, olaganustu halli ara rejimler yasadik. Bu gorgu bize, kapatilan partiye gonul vermis bir mufrit sempatizandan cok daha fazla vukuf ve itidal ile hadiseleri degerlendirebilme basireti veriyor: Bir partinin kapatilmasini anlayabiliriz, uyelerinin tamamini veya bir kismini siyaset haricine iten kanuni hukumlere candan istirak etmesek bile hurmetkar durmayi biliriz; keza, kapatilan mezkur partiyi sayin kamu gorevlisi ile cok farkli nokta-i nazardan alenen ve tahriren tenkid etmisligimiz de vardir; lakin secmen sayisinin beste birinden fazlasinin bir mutalaa eseriyle de olsa yok sayilmasini anlayamiyoruz. Bildigimiz kadariyla yuksek mahkeme bir tuzel kisiligi yargilamis ve hukuken devamina son vermistir; hukum giyen bir tuzel kisiliktir, o tuzel kisiligi oylariyla destekleyen secmenler degil.
Evet, netice itibariyle bu basina aciklanmis bir mutalaadir ve henuz yargi karari haline gelmemistir; gelmesi de beklenemez; ama bu tavir yine de insanin etini, kemiklerini ve ruhunu usutmeye kafi geliyor. Biz bu mentaliteyi taniyoruz; cok olmasa da yakin tarihte ornekleri var cunku.
Simdi netameli bir berzahtayiz ve bir bucuk yil once "hadi canim sen de, bu kadari da olmaz" diyebilecegimiz muhal ihtimaller gayet olagan bir tempo ile tahakkuk etmeye basladi; belki bu kadarina bile raziyiz; ama soz konusu mentalite tarzi, bize, "bitmedi, dahasi var..." diye fisildiyor; urperisimiz bu yuzden. Bu mentalite, "kizi gonlune birakirsan ya davulcuya varir, ya zurnaciya" mentalitesi cunku; "sayin halkimiz yine yanlis dusunuyor, bunlara dogru dusunmeyi mutlaka ogretecegiz" zihniyetidir ki demokrasinin en basit lazimesi olan "milli hakimiyet" prensibini, yine halkin iyiligi icin cignemeyi goze alabiliyor.
Gunlerimiz kaybettigimiz semeri bir daha bulamamak endisesiyle geciyor; tesaduf eseri buldugumuzda sanki kar etmis gibi sevinmemiz ne kadar aldatici. Gundemimize hakim degiliz; gundemimiz kaybedilmis semerlerin yakici hatiralariyla isgali altinda. Su yakinlarda secim sandigi ile karsi karsiya gelsek belki cocuk gibi sevinecek ve bu arada neler kaybettigimizi bile hatirlamayacagiz.
Halimize bakiniz; tepki ile inkisar arasinda sikisip kalmisiz; soz fersude, fikir yalama, itiraz beyhude: Ne kadar vicik vicik bir kabus bu?