Ver Bekir’e koysun torbaya

Değerli fitbol medyası mensubu arkadaşlarım. Türkiye’nin bir numaralı koçu olarak 24 saat bütün mesaimi, ‘gruplardan nasıl çıkarız, kötüye gidişi nasıl durdururuz’ fikri üzerine teksif etmiş bulunuyorum, fakat olmuyoor; fitbolun bütün icaplarını yerine getiriyoruz; pasla çıkmak, kanat akınları, o olmadı doldur-boşalt, o da olmadı İsviçre maçı gibi sille-tokat maça asılmak, ı-ıhh!

Yahu niçin maçtan iki saat önce sağdan soldan toplanan kasiyer, bakkal çırağı gibi elemanlardan müteşekkil ecnebi ekipler başarılı da biz ha bire nal topluyor, grubun dipçili oluyoruz?

Paraysa para, taktikse taktik; gaza getirmekse en kralı; vatan, millet, ecdad ruhu vesaire bütün maddi-manevi faktörleri devreye koyuyoruz olmuyor; öyleyse bir düşünelim, niçin olmuyor?

Buldum! Bu işte bir iş var; bir bit yeniği var! Ve ahanda söylüyorum... Önceki gün gece yarısı Meclis’e sunulan TCK’yla ilgili antidemokratik kanun tasarısının içine şu kanunlar da girecek arkadaş! Milli takımımızın ebedî santırforu ve her şeyisi değerli büyüğümüzle meseleyi şifahen arzettim, olumlu buldular. Şudur...

Bir! Milli maçların haftayımında yarısahamıza geçerek necib kalemize yönelik menfur ataklara kalkışan ecnebi takımların elçileri o’ssaat acilen dışişlerine çağrılır ve gerekli ayar verilir. Yok öyle FİFA oyun nizamnamesi, fitbolun evrensel kuralları bilmem ne... Türkiye’ye karşı düşmanca tavır sayıyoruz bu ataklarınızı o kadar! Koy ambargoyu bakalım yarı sahayı geçebiliyorlar mı? Bizim kalemiz Ringo’nun şeysi mi? Haa, ayrıca herifler en çok on saniye içinde topu getirip bizim santırhafa teslim edecekler ve iki pastan fazla yapmayacaklar; biz atak geliştirirken adam adama veya bölge savunması taktiklerine başvuramayacaklardır. Net! Kalecileri ise daima direklerin yanında duracak; yoksa evinden aldırtınız adamı evinden...

İçerde de alınması gereken acil tedbirler var. İçinizden bazı densizler bu takıma her maçtan sonra verip veriştirebiliyor. Yok yau! Nerde böyle yoğurdun bolluğu? İkinci maddeye geliyorum: Kesin ve net, a şıkkı: Aleyhte cik cik yapan gazetecinin ve tekrar ederse sülâlesinin mal varlığına el konulur; be şıkkı: basın yoluyla teröre tam teşebbüsten enselenip Sulh Ceza hakiminin karşısına oturtulur. Ce şıkkı; böyle paralel paralel fitneler yazan gazeteci, o dakika itibariyle işinden kovulmazsa patronunun malı mülkü müsadere edilir. Üüç: Arkadaşlar, milli maçlar ve milli team sizin babanızın oyuncağı değil! Ciddi olun ciddi! Maçlardan önce ve sonra yazılması düşünülen bütün haber ve yorumlar bana getirilir, bakarım; yanlış şeyler varsa gizlilik yasağı koyarım. Dördüncü madde: Fitbol kulüpleri doğrudan bana bağlanır, federasyonu boşverin; ben yaparım o işi. Transferleri ben yaparım, herkesin meneceri de benim. Makul şüphe üzerine istediğimi fitbolcu yapar, dilediğime siporu yasak ederim. Antiremanlar günde sekiz saat; dört saat komando eğitimi ve ağırlık çalışması; gerisi milli güvenlik, şanlı tarihimizden kanlı sayfalar, devlet büyüklerine saygı filan gibi mental dersler...

Hayrola, gülüyorsunuz bakıyorum; saklanma saklanma görüyorum ben herşeyi buradan gözlüklü! Aynı şeyi hükümetimiz yaparken gülmüyorsunuz ama... Nedir farkı ulan? Yağma yok. Siyaset neyse, ülkenin birlik ve bütünlüğü açısından fitbol da odur. Ne diyor Atatürk: hattı müdafaa yok, sathı müdafaa var; o satıh bütün vatan. Sipor, ekonomi, turizm farketmez... Haa, bu sözleri uydurmuyorum kafadan... Beyefendinin tasvibi vardır bu konularda bilin yani. “Yenilmeyelim de ne istiyorsan yap koçum; söyle Bekir’e koysun torbaya” şeklinde okeyi de alınmıştır. Ona göre...

Şimdi bakın bakalım 7 maçta 21 puan nasıl alınıyormuş. Hade bakayım, toplantı bitti; gidin, güzel güzel yazın bunları gazetenize, teriniz de soğumasın!


Kaynak (Arşiv)