Uzman görüşü!

Birkaç gün önce, bu işlerden iyi anlayan ve dolayısıyla iyi haber koklayan bir uzmanla sohbet etme fırsatı buldum. Sohbetin ana noktalarını sizlerle paylaşmama izin verdiği için kendisine teşekkür ediyorum.İşte o notlardan bazıları...

"PKK ortak düşmanımız" açıklamasından sonra birilerinin düğmeye basıp mekanizmayı iptal etmeye başladığı anlaşılıyor; bunun en belirgin işareti uçaklarla yürütülen Kandil operasyonu oldu. Sadece istihbarat paylaşımı değil, Kuzey Irak hava sahası içinde Türk uçaklarının serbestçe uçmasına imkân tanınmasındaki anlam yeterince açıktı.

İkinci önemli gelişimi ise Diyarbakır'da patlayan bombadan sonra yaşadık; aradan hafta geçmeden hadisenin bütün failleri ve arka planı aydınlatıldı. Böylece terör tarihinde belki ilk defa rastlanan bir yenilikle karşılaştık; bu yenilik, bombayı atan şahsın, içine bomba koyup patlatacağı aracı temin ederken -düpedüz çalmak yerine- bir otomobil galerisine giderek parayı bastırıp kimliğini vererek araba satın almasıydı. 6 seneden beri bu işlerin içinde pişirilen ve örgütte bomba uzmanı diye bilinen tecrübeli bir militanın, birkaç gün sonra bomba koyup patlatacağı arabaya kasko yaptırıp yaptırmadığını bilmiyoruz, fakat muhtemeldir!..

Nitekim bazı haberlere göre bomba eyleminin elebaşısı, "Beni eylemden sonra kaçırmak için almaya geleceklerdi; iki defa buluşma yerine gittim, kimse gelmedi. Ben de akrabalarımın evinde kalırken yakalandım." diye konuşmuş. 'Basiret tutulması' diye nitelemekte mahzur yok; basiret kelimesine de yazık olur; akıl karışıklığı hiç değil. Şaşkınlık veya panik demek daha isabetli. İşte birilerinin düğmeye bastığını gösteren dikkat çekici bir örnek daha...

Bomba hadisesi, DTP içinde enikonu bir yarılmaya yol açmasıyla da 'vay canına' dedirtti. Aysel Tuğluk'un olayı ayıplayan yazısı mühim tesir yaptı ve en azından DTP'nin, içinde farklı düşünen insanların da barındığı bir siyasi teşkilat olarak dağdakilerin sözcüsü olmaktan çıkıp, temsil ettiği toplumun nabzını tutabileceği ihtimâlini hissettirdi. Öyle anlaşılıyor ki, önümüzdeki şaşırtıcı süreçte DTP'nin misyonu sona ermemiştir ve farklı tarzda devam edecektir.

Uzaktan bakınca, PKK'nın tasfiye edilme sürecinin en manidar işareti olarak birilerinin Diyarbakır eylemini gerçekleştirmeye azmettirilmesini görüyorum; bir nevi sonun başlangıcını teşkil ediyor gibi görünen bu fecî ve talihsiz hadise, PKK'nın kendi tabanına karşı yabancılaştırılmasını, hatta lânetlenmesi sonucunu doğurdu; eylemden sonra polise yapılan ihbarların yoğunluğunu başka türlü değerlendirmek mümkün mü?

Önümüzdeki günlerde Türkiye yeni anayasasını tartışmaya başlayacak; pehlivan tefrikasına dönen 301. madde meselesi herkesi tatmin edecek şekilde -bu mümkün mü?- yeniden elden geçirilecek; bu esnada gerek Türkiye-Irak ve gerekse Türkiye-Kuzey Irak ilişkilerinde yeni ve normalleştirici adımlar atıldığına şahit olmamız büyük ihtimâldir.

Öyle görünüyor ki, esasen mevcudiyet sebebini tâ 2000 başlarında kaybetmiş olmasına rağmen ABD işgalinden sonra şaşırtıcı tarzda yeniden aktif hale gelen PKK'nın bölgedeki görevi ve varlık sebebi sona ermiştir; bugünlerde PKK'nın Ermenistan'a yerleşmeye çalıştığı söylentileri yoğunlaştığına göre üç vakte kadar Birleşik Devletler'in Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yeni bir açılım tasarladığını tahmin edebiliriz; bir nevi şantiye transferi!

*

Sohbet bitince aldığım notları şöyle bir gözden geçirip, 'vay canına yahu' demekten kendimi alamadım ve şöyle düşündüm: "Keşke birkaç sene daha okuyup ben de uzman olsaydım!.."


Kaynak (Arşiv)