Uzaydan bile görünen seçim otobüsleri
Uzaylılardan bir mektup daha geldi; anlayamayacağınız bölümleri kısaltıp imlâsını düzelterek yayınlıyorum.
*
Türkiye üzerinde yaptığımız uzay taramalarında sıra dışı bir hareketlilik göze çarpıyor. Kaportalarına çeşitli resimler yapıştırılmış araçlar, az gelişmiş ses cihazlarıyla bangır bangır askerî marşlar ve cenk türkülerine benzeyen müzikler yayınlayıp çocukça sloganlar haykırarak anlamsız bir şekilde şehir içi yollarda fink atıyorlar. Biz bu hareketliliği önce, Türkiye'nin Güneydoğu'daki komşusuna askerî harekât için hazırlık yapmasına yorduk; ama anlamsız görünüyordu. Meğer seçim propagandası Türkiye'de böyle yapılıyormuş. Bunun üzerine konuyla ilgilendik; kozmik hukuk ve evrensel politika uzmanımıza parti liderlerinin konuşmalarını analiz ettirdik; "düşük IQ derecesinde ikna edici" raporu verdiler; ama raporun sonunda şöyle bir not koymuşlardı: Türkler elbette genetik açıdan düşük IQ özelliği göstermezler; fakat zekâ seviyeleri, algı ile karar arasında henüz mahiyeti bilinmeyen şaşırtıcı değişikliklere uğradığından öngörülemez nitelikler gösterir". Gemi komutanı, "Ne demek lan bu; kırk yıllık gemi kaptanıyım, böyle saçmalık görmedim" diye kızdı. Uzmanlar ise, "Teorik açıdan tarifi pek mümkün olmuyor, seçimden sonra ne demek istediğimizi daha iyi anlarsınız" diye cevap verdiler.
...
Türklerin yüksek mahkemesi, son iki buçuk ayda, uzaydan bakıldığında bile kozmik mantığı contalarından hava kaçırmaya zorlayan ilginç kararlar alıyor; önceleri sudan bir itiraz gerekçesini ciddiye alarak kaotik akıl ürünü bir karar ürettiler; iki ay sonra ise daha makul gerekçelere dayanan bir itirazı reddederek ilk kararlarının tutarlılığını tartışma konusu haline getirdiler. Evrensel tarih uzmanı arkadaşımız bu çelişkiyi normal karşılamak gerektiğini belirterek şöyle söyledi: "Türklerin anayasa kavramından anladığı şey, diğer dünyalılardan farklıdır; onlar meselâ 1960 yılında mevcut iktidarın anayasayı ihlâl ettiğini söyleyip sorumlularını cezalandırırken ihlâl edildiği ileri sürülen anayasayı da ortadan kaldırmışlardı!" dedi. Birbirimizin yüzüne bakıp, "Ne demek şimdi bu!" diye arkadaşımızın espri yapıp yapmadığını anlamaya çalışırken o, "Türkler galiba anayasayı nâmus dedikleri kavram gibi algılıyorlar" diye ekledikten sonra; "Nâmuslarına neyin ne kadar dokunduğu konusunda herkes şahsi kriterler kullanır Türkiye'de" dedi. Yine bir şey anlamadık!
...
Uzay aracımızın hipernükleer reaktörü dâhil, bütün sistemler birdenbire garip davranmaya başladığı için merkez gezegendeki yöneticilerimiz, Türkiye üzerinde yoğunlaşmamızı ve Ortadoğu bölgesinde fazla kalmamızı istemiyor. Birkaç saat sonra kutup bölgesine geçerek Rusların ne fırıldaklar çevirdiğini araştırmaya başlayacağız; ama gitmeden bir not daha eklemek istiyorum: Türklerin öteden beri kullandığı, geleneksel "dış düşman" kavramı anlamsız hale geldi çünkü dünyanın süper gücü ABD ile "'ister-istemez" sınır komşusu oluverdi Türkiye. Bu durum, ülkede seçilmişler kadar atama ile gelen bürokratik iktidarın da ezberini bozdu. ABD ile aşırı yakınlık, Türkiye'de temel kurumları şaşkınlığa düşürdü. Çok komşulu Türkiye rahat yönetilebilir bir ülkeydi. Şimdi Türkiye'nin sadece bir komşusu var ve Türkler ABD ile ilişkilerini düzenlemekte büyük güçlük çekiyorlar. Çeşitli sıkıntıların "Kuzey Irak'a harekât" adı altında ifade edilmesi, bu kararsızlığı yansıtıyor ve bugüne kadar Türkiye'de askerî vesayet rejiminin avantajlarından yararlanan ordu, bu yüzden birdenbire stratejik ve taktik beklentilerinin ABD tarafından engellendiğini fark edince depresif davranışlar sergilemeye başladı.
*
Şu son tahlilden siz bir şey anladınız mı bilmem; galiba uzaylı da olsa bunlar da birer insan olmalı; saçmalık!