Tutarlılığınızı göstermelisiniz!
Son üç yılımız devletin ideolojik yörünge düzenlemeleriyle geçti sayılabilir; bu süre zarfında vaktimizi hep ideoloji eksenli tartışmalarda harcadık; devletin tutumunu kimimiz yanlış buldu, kimimiz isabetli. Ne var ki hepimizin gözü önünde duran çok çıplak bir hakikati ıskaladık: Evlilikte aşk çok önemli olabilir; ama hiçbir evlilik sadece aşkla yürümez; mutfak kazanında kaynayacak aş da lazımdır. Devletin ideolojik yörünge düzenlemelerini yüzde yüz haklı, isabetli ve yerinde bulsak bile, iktisadi durum berbat. Başta maliye bakanı olmak üzere işten anlayan herkes aynı fikirde; ya battık, ya batmak üzereyiz.
Üzerinde birçok devlet kuruluşunun hassasiyetle titrediği devlet ideolojisini, memleketin her santimetre karesinde hakim ve cari kılmak ile iktisadi vaziyetin düzelmesi birbirine bağlı şeyler değil; baştan beri bu çok bariz gerçeği hatırlatmaya çalışanların sesi tesir uyandırmadı. Türkiye'nin iktisadi yönetimi, sanki ideolojik durumun ıslahı ile kendiliğinden düzelecekmiş gibi bir beklentinin varlığı hissediliyor.
Naçiz kanaatimce Türk halkı, devletin ideolojik yörünge düzeltme gayretlerine karşı, -pek beğenmese bile- maşeri şuuruna kazılı bulunan "devlet" fikrinin ciddiyeti sebebiyle toplumsal nitelikli bir muhalefet göstermiyor; seçim sonuçları bu fikri destekleyen ince delillerle doluydu. Anlamayı bilene saz! Aynı sabır ve hoşgörünün, bundan daha vahim bir iktisadi kriz tablosunda geometrik diziyle artarak tezahür edebileceğini, her halde devletin ilgili "think tank" kuruluşları bizden iyi düşünüyor olsalar gerektir.
Geçen yıl "ideolojik öngörü"nün bariz şekilde kendini hissettirdiği bir vergi kanunu çıkarıldı; kanunun mimarı, hangi hikmete mebni olduğunu bilmediğimiz bir gerekçeyle siyasi cezaya uğrayarak Meclis dışında kaldı; ama kanun hala mer'iyette, kanuna oy veren partiler hala iktidarda ve daha dün bu vergi kanununu göklere çıkaranlar, şimdi "kaplan katliamı"ndan dem vuran acıklı edebi tasvirlerle kanunun bir an evvel ıslahı için hükümeti sıkıştırıyorlar; halbuki o vergi kanunu, çıkaranların savunduğu ideolojik eseslara pek münasip bir ruh taşıyordu. Bugün görünen manzara, vergi kanununun, o ideolojik öngörünün fos çıkması sebebiyle daha senesini doldurmadan iflas ettiğini anlatıyor.
Aslına bakılırsa Cumhuriyet tarihimiz, ta bidayetinden beri "ideolojik duruş ve istikamet" meselesinin, iktisadi ve toplumsal realitenin önünde tutulduğunu gösteren örneklerle dolu; "arabayı atın önüne koşmak" eğer bu değilse nedir? Türk ekonomisi yıllardan beri çok kötü yönetiliyor; ama tartıştığımız şeyler hep ideolojik meseleler. İdeolojik kararlılık, iktisat yönetimi üzerinde hiçbir tesir icra edemiyor; iktisadi hayatın hiçbir ideolojiyle doğrudan ilgili olmayan farklı kanunları var. Bir beyanatla yüzde 20'lere varan işsizliği tek haneli rakamlara çekmek, dış ticaret açığını kapatmak, verimliliği artırmak, gençleri meslek ve meşrep sahibi kılmak, gelir dağılımını daha adil hale getirmek mümkün olmuyor; keşke olsaydı: Devlet büyüklerimizin münasip gördüğü gibi düşünür, onların sakınca görmediği şeyleri yazar, her yazının sonunu devlet büyüklerimize dua ile bağlar ve neticede, "evet ara sıra saçmalıyorlar; ama hiç değilse Türkiye büyüyor, gençlerimiz iyi eğitim görüyor, işsizlik problemi kalmadı." diye teselli bulurduk.
O yok bu yok; ne var? Bütün mesullerinin DGM'lerde yargılanması gereken bir faiz girdabı var; işsizlik var, eğitimsizlik var, yolsuzluk, hırsızlık, görev suiistimali var. Yıllardan beri Türkiye'nin "defterini" tutanlar, ("dürenler" mi demeliydik yoksa?) müdebbir bir mahalle bakkalının basiretini gösterememişler; ne diyelim, ömürleri ziyadesiyle muammer olsun!
Bütün ideolojik yörünge düzeltmelerinizi saygıyla karşılayacak ve muhalefet için ağzımızı bile açmayacağız; ama siz de bize aynı ideolojik öngörü ile iktisadi vaziyeti düzeltebileceğinizi isbatlamalısınız; memleketin iyiliği ve geleceği namına bunu yapmak zorundasınız ve hiç değilse buracıkta tutarlı olmalısınız.
Zaman sandığınızdan daha çabuk geçiyor.