Tıpa!
Aslında şu gün bile CHP, -bugüne kadar hiç olamadığı kadar- halkın partisi olabilir, gerilimi düşürüp, Türkiye'yi gelişmesi muhtemel daha ağır krizlere sürüklenmekten kurtarabilir.
Aynı fırsat 27 Nisan'da da ayağına kadar gelmişti; anlamadı, göremedi. Bürokrasinin iktidarını ve oligarşiyi savunmayı halkçılık, solculuk zannetti; yanıldı. Beni şaşkınlıkla itham edebilirsiniz ama bana göre Deniz Baykal'ın zihninin derinliklerinde kımıldanan bir sağduyu kaynağı var; belki de o yüzden CHP'nin genel başkanı değil de sözcüsü, hatta avukatı gibi duruyor, konuştuğu zaman öyle konuşuyor ve aklıseliminin sesini bilinen o beylik, alışılmış cümlelerini kurarak bastırıyor.
O bir muhafazakâr; belki Türkiye'de muhafazakârlığın en iyi örneğini o temsil ediyor; yeni olandan ürküyor. Toplumsal değişimi okumaktan kaçınıyor, siyasette hırçınlığı pek geçer akçe, matah bir şey sanıyor; siyasi hayatında bu mânâda yapıcı olabildiğini hatırlayan var mı?
Hükümet kibrit fabrikası kuralım dese çakmağı savunur, çakmak üretimini artıralım dese, "kibritin suyu mu çıktı; biz milli mücadeleyi kibritle kazandık" diye mugalâta yapar... Bana bir başlık verin, ben size Baykal'ın ne söyleyeceğini, nasıl tepki vereceğini % 90'a yakın ihtimalle söyleyim; zor bir şey değil ki; böyle muhalefet yapmak için Baykal olmaya lüzum yok.
Geçen gün yine o mâlum cümleyi tekrarladı: Biz Cumhuriyet'i, devleti kuran partiyiz dedi. Bunu söyleyen Nutuk'u bile okumamış bir Ulusalcı olsa, anlayışla karşılayabilirim; sayın Baykal hiç yakın tarih okumaz mı; Birinci Meclis'in nasıl çalıştığından, mecliste birinci grubun nasıl teşekkül ettiğinden, adeta zorla birinci gruptan dışlanan mebusların nasıl çaresizce İkinci grup adı altında perem perem olup siyasetten dışlandığını ve 1923 seçimlerinin hangi şartlarda yaptırıldığını, Türk siyasi hayatında temel ayrılıkların daha o günden görünür hale geldiğini bilmez mi?
Bu devleti CHP, nâm-ı diğer Halk Fırkası kurmadı ki arkadaşlar; Birinci Meclis'te tecellî eden "milli irâde" kurdu; bu lâfı gün aşırı tekrarlayıp durmayınız; siz tekrar ettikçe CHP'nin "grado"su düşüyor. Öyle ya, mâdem devleti siz kurdunuz, size oy vermeyen vatan, millet düşmanıdır; lâkin millet niçin, niçin teveccüh etmiyor?
Bugüne kadar hep hırçınlık ettiniz, ahaliden yüz bulamadınız; şimdi bir de yapıcı olmayı deneyiniz. Kaybedecek neyiniz var ki; seçim mi... Geçiniz efendim!
Çok partili hayatta CHP'nin an'anevi rolü, liberal sağ iktidarların önünde bir rejim tıpası (şişe mantarı) olmaktan mı ibaret kalacak hep? "Biz bunu yaptırmayız!" Âlâ, peki müsbet mânâda neyi yapmaya me'mursunuz efendim; Türk demokrasisine katkı sadedinde sicilinizde ne var? Türkiye'nin modernleşmesi, çağdaşlaşması, üretim tarzında bir üst modele geçmesi mevzuunda himmetiniz nedir?
Sayın Baykal, geliniz bu defa hepimizi şaşırtınız; mâlum, bürokratik sultanların dilinden sadece siz konuşabiliyorsunuz; hayırhah bir hizmet görünüz, devletle milletin arasını bulunuz. Hukukumuzun, adli cihazımızın, devletimizin itibarını yükseltiniz; neticede fazla bir fedakârlık yapacak değilsiniz ki; sizin tabirinizle çağdaş uygarlığı yaşayan bir ülkede bir muhalefet lideri demokrasiyi nasıl savunursa sizden beklediğimiz de o kadarcıktır işte...
Sonra dönüp iktidarı yine eleştiriniz; çünkü hükümetin bütün yanlışlarını, demokrasi oyununda kural hatası yaparak siz kapatıyorsunuz. Şimdi yine o hatayı tekrarlamaktasınız...
Yapmayın efendim, tarihe böyle mi geçeceksiniz: Serbest seçimleri hakkıyla kazanmış bir heyete karşı oligarşinin sultanlarının yanında yer almayı nasıl kendinize layık görürsünüz?
...
Biliyorum; aldırış bile etmeyeceksiniz ama kayıtlarda bulunsun istedim sadece!