‘Tayyip’in esnafı’

68 Kuşağı’ndan olup da yaşadıklarının muhasebesini yapabilmiş pek az eski solcunun hâtıratında görürsünüz o çocukça sâfiyeti; Devrim kapının arkasındadır, hattâ ayak sesleri duyuluyor. Kapıyı hafifçe itivermek bile yetebilir... Bir gayret daha, olacak...

Yıllarca devrim beklediler, birbirlerini ve kendilerini aldattılar. Ana rahmine ters düşmüş bir bebekmiş gibi devrimi sezaryenle yarıp çıkarmaya çalıştılar. Şiddetin kötü bir şey olduğunu biliyorlardı ama insanlık tarihinden şiddetin kökünü kazıyacak bir “son şiddet” hareketine ihtiyaç vardı, o yüzden devrimci şiddete inandılar. Aldandılar; içlerinden pek azı utandı, mütebâkîsi hâlâ “biraz daha zorlasaydık Faşizmi göçertmiştik be arkadaş” havalarında ıslıkla yiğitlik havaları alıp gezmekte.

Pek ulusalcı fekat inadına solcu bir gazetede gördüm dün, “Tayyip’in esnafı sahnede” diye başlık. Aradan yarım asır geçse de hâlâ aynı mıntıkada gezinip duruyorlar demek ki! Taksim civarında kesatlıktan ötürü burnundan soluyan esnafı sindirmek için buldukları tâbir, Tayyip’in esnafı: Yahu ayıp, yahu yanlış; günah, banal ve haksızlık.

Esnaf denilen kitle, devletin süt memelerine asılıp bir ömür boyu hazineden beslenmek yerine başının çaresine bakan adamdır. Kendi yükünü omuzlayıp şahsi risk üstlenmiştir. Zarar ettiğinde dünyası yıkılır, kâra geçtiğinde özgüveni yükselir. Kendi başının çaresine baktığı gibi kendi çapında istihdama da katkısı vardır.

Ha bu arada vergi de öder; az bulur, homurdanırız ama esnafın verdiği vergi sahici bir şeydir. Vergi odur ki, öderken yüreğiniz sızlar çünkü o, deredeki farazî bir balık değil cepteki sıcak paradır. “Maaşımdan her ay şu kadar vergi ödüyorum ben” diye efelenenler yanılgı içindedir. Kamuda çalışanlar vergi ödemezler pratikte; bordro hokus-pokusuyla ödemiş olduklarına inandırılırlar sadece.

“Tayyip’in esnafı” diye bu kitleyi aşağıladıklarını zannedenler, aslında Tayyip Bey’e en büyük iyiliği yaptıklarını bilmeyecek kadar cahil demek ki! İstihdama katkı yapan, risk üstlenen, ekonomiyi çeviren, vergi ödeyen bu insanların kimseye müdânâsı yok ki, “Tayyip’in esnafı” olmak ihtiyacı hissetsinler. Ekonomide istikrar, sokakta huzur olsun yeter onlara ve siz o iki değerli şeyle esnaf arasına girerek hükümet devirmece oyunu oynuyorsunuz. Tehlikeli bir oyun ve aptalca! Tehlikeli çünkü artık esnafın gözüne hır çıkarıcı bir asalak topluluğu gibi görünmeye başladınız; aptalca çünkü bu kötü kokan 68’li ağzıyla esnafa bulaşmanız sadece Tayyip Bey’e yönelik sempati ve desteği artırmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.

Palalı adamı kınamak marifetse kınıyorum; odunluyu da, muştalıyı da, süpürgeliyi de ama onları siz zıvanadan çıkarıyorsunuz ve zannediyorsunuz ki devrim kapının hemen arkasında beklemektedir ve siz onun nefes alışını bile hissetmektesiniz... Esnafa biraz daha çıkıntılık yaparsanız devrim elinde çiçek, dudaklarında isyan şarkılarıyla hoplaya zıplaya görünecek ve sizler gibi tarih dışı, zamanını şaşırmış, arkaik, sayı saymayı bilmeyen, ağzından çıkanı kulağı duymayan ve üzülerek belirtiyorum ki hiç hak etmedikleri halde kendini solcu, sosyalist, devrimci felan zanneden parazit takımının kucağına hoplayacaktır... Çook beklersiniz efendim ve Tayyip Bey daha çook seçimler kazanır sayenizde.

Tayyip Bey’i, krizi algıladığı andan itibaren işi yatıştırmak yerine gerginliği sürdürdüğü için eleştirdim. Bunları ise sadece akılsızlıkla itham ediyorum. Gezi bitti akılsızlar, bırakın esnafla didişmeyi; gazetelerin ekonomi haberlerine bakın siz; ve bu “iyiliğimi” de unutmayın! Tayyip Bey’in hariçteki düşmanları kesinlikle sizden daha akıllı çünkü... [email protected]


Kaynak (Arşiv)