Tanrım Beni Başkan Yarat!
Dişleriniz kötü görünüyorsa yaptırmaya ama saç ektirmek veya boyatmak gibi kolay anlaşılır fizik değişikliklerine gitmemeye, cenaze ve düğünlerde mutlaka görünmeye, yöreyle ilgili istatistikleri ezberlemeye itina göstermeniz gerekiyor.
Rekabet hissimin zayıflığından mıdır nedir, genç yaşlarımdan beri siyasetin “seçilmek” faslında hiç hayalim olmadı. “Seçmek” kısmında da, gençliğimin ilk ve “son” dönemleri hariç bir hayli gönülsüz davrandığımı söyleyebilirim. Siyaseti kenarından seyretmek daha zevkli olsa da, hiç ilgilenmemek imkânım olsun isterdim doğrusu.
Siyasetten hoşlanmıyorum diye sizlere de aynı şeyi tavsiye etmem haksızlık olur. Bir hafta sonra yapılacak seçim için tren kaçtı fakat gençler inşallah nice seçimler görecekler. Onlar için birkaç hazır siyaset taktiği vermek, günün mânâ ve ehemmiyetine uygun düşecektir.
Elbette ki kendi tecrübelerimden dem vurarak, “şöyle yapın, böyle yapmayın” diyecek değilim; bilakis bu hususta bir uzmanın kitabından istifade edeceğim.
Tipik bir Oflu ve Trabzonspor taraftarı (aynı zamanda Trabzonspor yazarı) olan Yavuz Saltık, 2008 yılında, “Tanrım Beni Başkan Yarat-Adaylar için seçim kazandıracak tavsiyeler” adlı bir “başucu” kitabı yayınladı; bu eserin ikinci baskısını hediye etmek nezaketinde bulunan Yavuz Saltık’a, “Benim için çok geç” dedim ama sizler pekâlâ istifade edebilirsiniz.
Yıllarca siyasetin mutfağında muhtelif danışmanlık hizmetlerinde bulunan Yavuz Saltık, kitabında mahallî siyasete atılmak isteyenlere faydalı tavsiyelerde bulunuyor. Şimdi size kitaptan bazı iktibaslarda bulunacağım:
*
Kitap, “Belediye nedir, hangi uzuvlarla nasıl çalışır?” sorusuna pratik cevaplar vererek başlıyor. İkinci adımda, kendisinden bahisle, “Benden başkan olur mu?” sorusunu soran yazar, “Terzi söküğünü dikemez” mealinde bir cevapla konuyu geçiştirdikten sonra “Belediye başkanlığına giden yol nereden geçer?” diye soruyor. Cevaplar hayli ilginç ve uzun ama en pratik olanı, “Sağa sola saçabileceğiniz kadar bol para” olsa gerektir.
Temayül yoklamalarında iyi puan almak şart. Özetle deniliyor ki, yoklamadan iyi puan aldım diye havaya girmeyin”
“Nereden hangi partiden aday olmalı” meselesi mühim. Küçük yerlerde en az bir sene önceden o belde veya ilçeye yerleşmek lazım diyor yazar. Bu arada uygun ortam kollamak uğruna fırıldak gibi parti değiştirmenin de şık olmadığı hatırlatılıyor.
Başkan adaylığını kesinleştirmek için ne yapmalı konusunda yazar, partinin genel başkanının evinin kapısında yatmak gerekir diyor (şaka şaka!)
Adaylığı vaktinde açıklamanın önemi ve erdemi meselesinde de önemli tavsiyeleri var Saltık’ın... Peki, düşmanlarınızla nasıl mücadele edeceksiniz; bu konudaki püfler şöyle: Evvela geçmişinizden, ticari bağlantılarınızdan ve kötü alışkanlıklarınızdan yana emin bulunmanız lazım imiş... fakat burada araya girmek lüzumu hissediyorum; bugünlerde, “İçkin yok, kumarın yok, çapkınlığın yok; senin gibi dümdüz birine kız vermem ben!” diyenlerin rağbette olduğunu unutmayın derim yine de!..
Bir sonraki adımda genel başkandan çizik yememek, teşkilattaki muhaliflerinizin çelmelerinden kurtulmak geliyor.
Bütün safhaları geçtiniz, iş bitti mi; hayır! Şimdi hazırlık zamanı. Mimarlık, estetik, diplomasi, spor, ulaşım, ekonomi veya spor gibi alanlarda rahatça konuşabilecek kadar birikiminiz yoksa işiniz zor; hemen ders almaya başlamalısınız. Eğer, “Ben bu kadar sıkıya gelemem”cilerdenseniz tavsiye şöyle: En azından düşmanlarınızla iyi geçinmeye, mahalli basınla arayı tutmaya, dişleriniz kötü görünüyorsa yaptırmaya ama saç ektirmek veya boyatmak gibi kolay anlaşılır fizik değişikliklerine gitmemeye, dil kursuna, STK okullarına devam etmeye, cenaze ve düğünlerde (tanımasanız da olur!) mutlaka görünmeye, yöreyle ilgili istatistikleri ezberlemeye itina göstermeniz gerekiyor.
(Ara notu: Bana öyle geliyor ki bu kadar zahmete girmeye değmez, ama yine de siz bilirsiniz!)
Bu arada mimarlık, müteahhitlikten ziyade “insanlara dokunan” cinsinden, yani öğretmenlik, hekimlik gibi bir meslekten gelmiş olmanın sizi diğer adaylardan bir adım öne geçireceğini bir kenara yazmalısınız.
Peki, fiziki görüntü önemli mi? Hayır, diyor yazar. En önemlisi seçmenlerle iyi ilişki kurabilecek donanıma sahip olmak ve daha da önemlisi insanlara bir gelecek vaad etmek imiş.
Eğitim durumunuz yetersizse ne yapacaksınız? Dert etmeyin, yalan söylemeyin kafi deniliyor ve ilave ediliyor: Eğitim her şey değildir ama şarttır!
Televizyon yayınında görücüye çıkacak adaylarla ilgili tavsiyeler hayli uzun, en iyisi bahsettiğim kitaptan bir tane alıp satır satır takip etmek.
Bekârsanız durumunuz pek parlak sayılmazmış ama başarılı bekârların varlığı da inkâr edilmiyor elbette; en iyisi vaktiyle helâl süt emmiş birini bulup cemiyete öyle karışmak anlaşılan! Hadi bakalım gençler, büyük yollar küçük bir adımla başlar!
Kısa tavsiyeleri geçiyorum, sadece konu başlıklarıyla yetineceksiniz: Ev, kahve ve hasta ziyaretleri, seçim kampanyası için finansman bulmak (Aman havuza girmeyin, haşlanırsınız!), meclis üyelerini doğru seçmek, ya kazanırsam korkusunun üstesinden gelmek! (öyle ya ihtimâl ihtimâldir!)
Vee işte seçildiniz fakat ödeviniz bitmedi; o fasılları kitabı bizzat okuyacaklara havale edip sizlere kitaptan neşeli seçim anekdotları (hepsi gerçek) aktarmayı tercih ediyorum.
*
Bir belediye başkan adayı düzenlediği mitingde 24 akrabasına hitab etmiş; mitingi 50 polisle 15 de gazeteci izlemiş!
Bir ilçe başkan adayı diskoda tanıtım toplantısı düzenlemiş; toplantı sonunda danslı şölene dönüşmüş!
Bir ilçe başkan adayı boks eldivenleri ve eşofmanları ile özel surette düzenlenmiş bir kamyonetin üstünde seçim gösterisi turu yapmış!
Bir başka aday, seçim konuşmasında şu vaadde bulunmuş: “At gibi kişneyip arı gibi çalışacağız!”
*
Birkaç da önceki seçimlerden kalma neşeli seçim sloganıyla konuyu bağlayalım:
“Şahane hizmetler boy boy/ Başkan adayınız Cemil Şebboy”
“Yeni bir yüz/ Naci Düz”
“Zoru başaran/ Zeki Başaran”
“Mamak ya da olmamak/ İşte bütün meselem bu”
“Arkamda kırsal alan/ Önümde meydan”
“Ne terzi bıraktınız ne kasap/ Hesap vereceksiniz hesap”