Sunucu!
İyi akşamlar sevgili seyirciler; eh artık seçim sonuçları belli oldu gibi...
Hemen önemle vurgulamak isterim ki flaş flaş flaş... CHP, şerefli bir ikincilik kazanmış bulunuyor, bu kesin! Bu ikincilik öyle bir ikincilik ki sevgili seyirciler, birincilik bunun yanında on para bile etmez. Ne demek yani diyeceksiniz? Anlatıyorum efendim: Vaktiyle olimpiyatlarda sadece SSCB lideri Kruşçev ile ABD başkanı Kennedy'nin katıldığı bir 100 metre yarışı yapılıyor. Yarışı Kennedy açık farklı kazanırken, Kruşçev onun 50 metre arkasından zor bela yarışı bitiriyor. Ertesi gün Pravda gazetesi yarışı manşetinden şöyle duyuruyor: "Kruşçev yoldaş dün çok şerefli bir ikincilik kazanmış bulunuyor; pis kapitalist Kennedy ise yarışı ancak zar zor sondan ikinci bitirebildi!" Bu duruma göre sevgili seyirciler, AK Parti bu seçimde ancak sondan beşinci, altıncı gelerek hiç beklemediği bir sonuçla karşılaşmış bulunmaktadır ki, biz bunu daha günler öncesinden yaptırdığımız simülasyonla göstermiştik. Aslında simülasyonumuza göre böyle bir şey olmaması lazımdı ama galiba sistemde bir arıza oldu. Aslına bakarsanız simülasyona göre biz bu seçimi alacaktık ama n'ooldu yav?..
Moralimizi bozmayalım sevgili seyirciler. CHP'ye bakınız, arslanlar gibi gürül gürül hamlesini yaparaktan oylarını yüzde 21'den 25'e çıkardı ki dünya ve kâinat çapında çok muazzam bir başarıdır. Bakınız arkadaşlar, kazandığımız son 1946 seçiminden beri gıdım gıdım ilerleyerek zafere doğru azimle ilerliyoruz, yani ilerliyorlar. Liderimiz, pardon CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun bu seçimlerde hiçbir olumsuz şeye maruz kalmayarak oyunu tek başına kullanabilmiş olmasını ben şahsen müthiş bir zafer olarak görüyorum. Belki Kemal Bey için küçük bir adım fakat insanlık için büyük bir adımdır bu; kadrini bilelim...
Şimdi diyeceksiniz ki, tamam şöyle-böyle filan da AK Parti niçin dört parti arasında sondan 4. gelebiliyor? İstirham ederim sevgili seyirciler, bakınız geçen 2007 seçiminden beri bunlar oylarını, o kadar yaygaraya, reklama rağmen ancak birkaç puan artırabildiler ki komik bir şeydir. Ha ha ha diyoruz! Nitekim şu anda ekranlara yansıyor, 330'un altına indiler şu dakika itibariyle, oh be, oh diyoruz! Durun her şey bitmedi sevgili seyirciler; Meclis başkanını çıkın bir kere, onun oy hakkı yok; e, birkaç da fire düşeriz önemli oylamalarda, ne kaldı geriye? Üç, beş kişi. Zor yaparlar anayasa bunlar, zor! Üç beş kişi de kardeşim, kim oy veriyor bunlara bilmiyorum ki, bakınız bir seyircimiz meşaz göndermiş, diyor ki, "Ben bunlara oy vermiyorum, öğrenciler vermiyor, memurlar vermiyor, efendi, terbiyeli adamlar vermiyor, doktorlar, eczacılar, çiftçiler, emekliler vermiyor; hiç aklım almıyor; acaba bunlar yine sandıkta hile mi yaptılar?" Vay ağzını öpeyim sevgili seyirci, vallahi tebrik ederim. Evet, mesele budur efendim, kim oy veriyor bu adamlara? Amele kılıklı, kısa bacaklı, bol kıllı, karnını kaşıyan birtakım insanların hâlâ oy kullanabiliyor olması, demokrasimizin en büyük problemidir bence. Hatta bacanağım haber verdi, sosyal paylaşım sitelerine karınlarını kaşırken çekilmiş fotoğraflarını koyuyorlarmış. Yuh diyoruz, yuh! Az önceki açık oturumda Memedali hocamız bunu vurgulamıştı zaten, diyor ki, "Seçimler olaysız tamamlandı da ne oldu? Sadece seçimlerin yapılmış olması demokratik erginlik demek değildir" diyor. Vallahi öyle sevgili seyirciler, Humeyni de seçimle gelmişti, Hitler de, n'aaber? Keh keh keh...
Peki, naapicez, moralimizi bozmayacağız bi defa, bakın şu dakika itibariyle 328'e düştü adamlar; bak bak bak, moralleri nasıl bozuldu, dınn 327!.. Üstelik dikkat ettiniz mi, oy pusulaları da zarflara sığmıyordu ve oy sandıkları da naylondandı, her tarafı dışarıdan belli oluyordu. Rezâlet! Ayıptır ayıp, yuh diyoruz!
Sunmuyorum ana haber bilmem ne be, sunmuyorum işte, tatile çıkıyorum, gelsin başkası okusun haberleri, alın şu mikrofonu bilmem neyi!..