Standartlaştıramadık-larımızdan mısınız?
Standartları kâğıda yazıp duvara asmak netice doğurmuyor; aslolan bu gibi vasıfları talep eden bir cemiyetin varlığıdır. Modernitenin ve sanayi toplumu olmanın olmazsa olmaz şartlarından biri standart koymaktır. Sanayi mamülü dayanıklı, üstün vasıflı, ucuz ve caziptir ama ondaki asıl tılsım birbirine tıpatıp benzemesi ve herbir mâmülde asgari niteliklerin mevcut bulunmasıdır.
Modern insan şaşkınlığa uğramayı sevmez; rafadan yumurtanın kaynama derecesinden karayolu virajlarının eğim derecesine, saniyenin süresinden madensuyundaki mineral zenginliğine kadar aklına gelen her alanda alışageldiği özellikleri hazır bulmak ister. Globalleşmenin bir başka tarifi de bütün yeryüzünde standart fikrinin hakim olmasıdır. Elbette insanlık için faydası inkâr edilmez bir fikir ama herşeyi önceden tarif etme saplantısının sıkıcılığını da bir tarafa kaydetmek lâzım. Batılı insan böyledir; sürpriz sevmez ve bütün hayatını mümkün olduğunda programlayarak tasarlamak ister.
TSE artık gündelik hayatın içinde
Türk Standartları Enstitütüsü ilk planda sanayi mamüllerinde standart fikrini geliştirmek için büyük gayret gösterdi; bu yolda enstitünün mühim mesafeler aldığını teslim etmeliyiz. Her nevi tüketim malzemesini satın alırken, ambalajda kayıtlı olması gereken asgari özelliklere dikkat eden müşteri sayısı artıyor. Bu müsbet gelişmeden ilham alan Enstitü, şimdi de "hizmet" standartları geliştirmeye başladı; meselâ bir kapıcıda asgari hangi nitelikler olmalıdır, bakkallığın olmazsa olmaz gerekleri nelerdir vb. Basında bu gibi haberlerin genellikle gırgıra alınması beni şaşırtmadı; biz Türkler, özellikle hizmette standart fikrine biraz zor alışırız gibime geliyor; onun yerine kıyasıya özelliştirilmiş, şahsi ayrıcalıklardan istifade etmek daha çok işimize gelir. Kuyruk âdâbına riayeti sevmeyiz meselâ; sıraya girmiş insanlara aldırış etmeksizin "kaynak" yaparken, ne kadar özel ve sıradışı bir insan olduğumuzu bilmenin haklı gururunu taşırız; halbuki bir hizmeti alırken sıraya girmek en basit standarttır.
İşin tadını kaçıracak noktalara kadar uzatılmadan mal ve hizmette standart aranması fikrinin taraftarıyım ama yine de TSE"nin hizmet sektöründe standart tarif ederken fazlaca ince eleyip sık dokuduğu kanaatine kapıldım. Bakkallardan istenen şartlardan bir kısmına bakalım meselâ: "İnsan ve müşteri davranışı hakkında seminer veya eğitim almış olmak. Faks, fotokopi, yazarkasa, bilgisayar kullanmasını bilmek. Türkçe"yi doğru olarak konuşup kullanmak, okuduğunu anlamak, anladığını yazılı ve sözlü, açık ve anlaşılır biçimde ifade etmek..." yeter artık, daha da fazlası var ama bu Türkçe meselesinde beni bunaltı bastı. Standart koyacağım derken memleketi bakkalsız bırakmanın adına işgüzarlık derler; zira sırf Türkçe konusunda getirilen şartları haiz, bırakınız bakkalı, üniversite mezunu bulmak bile şans meselesi haline geldi.
Belki de herşeyden önce bu gibi standartları tarif eden uzmanların standartlarını da gözden geçirmek gerekiyor (şaka)!
"Meslek" kavramı hakkında bir fikir sahibi olmak
Hiç şüphe yok ki bu çalışmalar, toplumumuzda "meslek" kavramına yeni ve sahici bir boyut kazandırması bakımından son derece önemlidir ve her mesleğin mümkün mertebe doğru ve ilmi bir usulle belirlenmiş tariflerinin yapılması önemli bir adımdır. "Ne iş olsa yaparım" anlayışından, o mesleğin gerektirdiği niteliklere sahip olmak idrakine yükselmeye ihtiyacımız var. İşsizliğin bir tabii âfet gibi sosyal nizamımızı tehdit ve tahrip ettiği şu günlerde mesleklere standart koymak garip, hatta mizahi tarafı ağır basan bir meşgale gibi görünse de "meslek" kavramıyla "iş"i birbirinden ayırdetmemiz gerekiyor. Meslek, kişinin üretkenlik alanındaki uzmanlığıdır ve kişinin mesleğinden geçimini temin etmesi tabii bir neticedir ama mesleği, "geçim yolu"ndan ayırmalıyız. Meslek, kişinin varoluşunu tamamlayan ve dünyadaki varlığını anlamlı kılan bir üretkenlik biçimidir. Potansiyel işgücümüzün, kağıt üstünde değil, gerçek mânâda meslek sahibi haline getirilmesi, -eğer yapılması gerekiyorsa- toplum mühendisliğinin en hayırhah biçimi olacaktır. Mesleklere standart getirmek önemli bir adım; her işte olduğu gibi burada da değerli olan şey, konuyu kağıt üstünde tarif edip bırakmaktan ziyade hayata geçirmek, konuyu hassasiyetle takib etmek ve üzerinde titizlenmektir.
"Devlet adamı"nın standartı nasıl tarif edilebilir?
Dramatik olan şey, bizim esasında insânî, akli ve mâkul pek çok unsuru, ilk defa keşfediyormuşuz gibi hayranlık ve saygıyla karşılayarak değerlendirmemizdir. Çok defa bu gibi kavramlar (mesela standart fikri) batıdan ithal edildiği için ilk planda itibar ve rağbeti yüksek oluyor. Mesleklerin tarif edilmesi mânâsında kendi tecrübemizi nasıl görmezden gelebiliriz? Osmanlı toplum ve üretim düzeninde meslekler, lonca kurumu ile nizam altına alınmıştı. Her toplumda görülebileceği üzere Osmanlılar sadece esnaflığı ve meslekleri değil, önem verdikleri her kurum ve kavramı kendilerince tarif etmişlerdi. Meselâ, bakkalın niteliklerini standartlaştırmayı akleden basiretimizin, hepimizin hayatını yakından ilgilendiren "siyasetçi, devlet adamı" gibi kavramları da tarif etmesi gerekmez miydi? Şöyle bir tasavvur edelim: Bakkalından bunca üstün meziyetler uman bir mesleki standart anlayışı devlet adamını nasıl tarif ederdi meselâ? Hayır, yeni fikirler değil bunlar. Osmanlı yazarlarının siyaset teorisine fazlaca katkıda bulundukları söylenemez ama ihtiyaç duydukları şeylerin tarif ve tasnifini pekâlâ yapmışlardır: Nasihatnâme, siyasetnâme, kanunnâme gibi belgelerde (Meselâ Koçi Bey Risalesi) ideal devlet adamının vasıfları defalarca işaret olunmuştur ve bu gibi vesikaları bir de bu bakışla gözden geçirmek lâzımdır. Sadece devlet adamı değil, hâkim, ilim adamı, asker gibi kamu hayatında yüksek fonksiyon icra eden mesleklerin nitelikleri de Osmanlıları zihnen meşgul etmişti. Dolayısıyla bu gibi çalışmalar yapılırken tarihi tecrübenin mutlaka gözden geçirilmesi ve gerekirse kaale alınması da şarttır.
Eğer birisi bana, "devlet adamının taşıması gereken asgari meziyet ve özellikler nelerdir; bunu da sen tarif et" teklifinde bulunmuş olsaydı, söyleyebileceklerim, meselâ İmam Gazali"nin, İbn Teymiye"nin, İbn Haldun"un, Mâverdi"nin veya Farabi"nin bin sene evvel koyduğu standartlardan pek farklı olmazdı. Öyle şeyler var ki "ezelî ve ebedî" nitelik taşıyorlar; devlet adamının vasıfları da öyledir; devlet adamında aranması gereken ilk ve en mühim vasıflar daha ziyade vicdânî ve ahlâki meziyetlerden mürekkeptir; öyle ki bu meziyetler sıralanıp daha sonra bugünden başlayarak geriye doğru gidilse, ideal özellikleri taşıyan devlet adamı bulmakta zorlanırdık. Bu gibi standartları kâğıda yazıp duvara asmak netice doğurmuyor; aslolan bu gibi vasıfları talep eden bir cemiyetin varlığıdır.
ŞEHİR EDEBİYATINA DAİR: SİVASLI ŞAİRLER ANTOLOJİSİ
Şehir edebiyatına dair birikimimizin fukaralığı âşikâr; bu yüzden yeni şehir kitaplarının yayını bende daima müjdeli bir haber tesiri uyandırıyor. Sivaslı Şairler Antolojisi baskıdan henüz yeni çıktı. Cumhuriyet Üniversitesi"nin genç araştırmacılarından Dr. Alim Yıldız, öteden beri "âşıklar diyarı" diye nam salan Sivas"ın şairlerini, eserleri ve kısa hayat hikâyeleri ile derleyerek hacimli bir eser ortaya koydu. Eser, İstanbul"da faaliyet gösteren Sivaslılar Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Vakfı tarafından yayınlandı. 900 sayfa hacminde mufassal bir çalışma. 14. asırdan başlayarak, henüz ilk kitabını yayınlanmış çiçeği burnunda genç şairleri bile kucaklamayı ihmâl etmeyen bu değerli kaynağa erişmek için vakfın (www. sivaslilar.org.tr) web sitesinden veya 0216 461 18 06 numaralı telefonundan bilgi edinebilirsiniz.
ANLAYIŞ DERGİSİ"Nİ GÖRDÜNÜZ MÜ?
Yeni bir dergi; aylık siyaset, ekonomi ve toplum dergisi, 96 sayfa. Anlayış"ı, hayli zamandır yazı ve değerlendirmelerine hasret kaldığımız ünlü iktisatçılarımızdan Mustafa Özel çıkarıyor. Sayfa düzeniyle, baskıda tercih edilen tematik renkleri ve şık mizampajıyla batıdaki türdeşlerini aratmayan bir fikir arenası. İnceleyebildiğim ilk sayısı Irak Krizi konusuna tahsis edilmiş ve ABD"nin politik hegemonyadan imparatorluk fikrine doğru nasıl dönüşmekte olduğunu irdeliyor. Yüksek kalitede yazılı beyin fırtınası iklimi özleyenlerin haberi olsun. Bilgi için (www.anlayis.net), haberleşme için ([email protected]).
Hayırlı, uğurlu olsun, nice sayılara inşaallah!