Soru: Ne değişti? Cevap: Hiçbir şey!
Anayasa'nın kaç maddesi değişti, değişiklik kesinleşti mi ve hepsinden önemlisi Anayasa'da değişen şey nedir? Ortalama bir gazete okuyucusunun bu sorulara tatminkâr bir cevap bulması imkânsız. Perşembe günü yayınlanan dört gazeteyi sayfa sayfa taradım ve gerçekten merak ettiğim bu sorulara cevap bulamadım.
İki gazete, değişen maddeleri özetleyerek vermeyi ihmâl etmemiş ama değişiklik hakkında verilen metin gazete editörünün özet cümlelerinden ibaret. Demek ki aslında neyin değiştiğini kesinlikle bilmek için Resmi Gazete'nin ilgili nüshasını beklemek gerekecek.
Türk basını maalesef Meclis'te kanunlaşan metinleri haberleştirerek vermeyi tercih ediyor ve bu yaygın bir alışkanlık haline geldi. Anayasa değişikliği son derece ciddi bir yasama faaliyeti ama bu faaliyetin ayrıntıları hakkında gazete okuyucusu tam bilgilendirilmiyor. Okuyucuya neredeyse ortaokuldan terk muamelesi yapmak âdet oldu. Zâhir ki, "anlamazlar, özetleyip verelim" yaklaşımı ağır basıyor.
Kanun metinleri, üslubu, kelimeleri ve hatta virgülleriyle bile herkesi yakından ilgilendiren belgeler; buna rağmen konunun hap gibi özet cümlelerle geçiştirilmesi bence bir editörlük kusurudur ama diğer taraftan oylama esnasında milletvekili maaşlarına yapılan zam ve iki siyasi yasaklıyı ilgilendiren maddelerin reddi gazetelerde çarşaf çarşaf yer bulabiliyor. Bu üstünkörü habercilikten, Türkiye'de siyasi hukukun ne kadar ciddiye alındığını görmek mümkün.
Anayasa'mız değişiyor ve biz sade vatandaşlar, neyin nasıl değiştiğinden habersiziz!
Bazı gazetelerin lütfettiği kadarıyla bu değişiklikten çıkarabildiğim mânâ şu:
Anayasa'da değişen bir şey yok aslında: 1982 Anayasası, topluma karşı devleti korumayı gaye edinen bir siyasi belgeydi. Meselâ "Temel Haklar ve Ödevler" kısmındaki maddeleri hatırlayacak olursak, bir satırlık cümleyle güyâ tanınan hak, hemen arkasından hışım gibi inen yarım sayfalık bir istisna listesi ile kuşa çevrilerek fiiliyatta hak olmaktan çıkarılmıştı. Yeni düzenleme ile istisna listesinin azaltıldığı ve daraltıldığı ileri sürülüyor; ne var ki miktarı ve mahiyeti hakkında bilgimiz yok. Kezâ Anayasa'da daha önce mevcut bulunan bazı hakların, ilk defa bahşediliyormuş gibi manşetlere taşınması da komik; meselâ "Artık önüne gelen telefon dinlemeyecek" başlığını okuyan, sanki daha önce "telefon dinlenebilir" diye bir hüküm bulunduğunu zannedebilir. 22. Madde'nin ilk hali haberleşme hürriyetinin mahkeme kararı ile tahdid edilebileceğini belirtiyordu; değişiklik metninde yine mahkeme kararından söz ediliyor. Peki, değişen nedir öyleyse? "Asgari ücret belirlenirken geçim şartları dikkate alınacak" şeklinde bir değişiklik cümlesi okudum. Daha önce asgari ücret belirlenirken acaba medyumlara mı danışılıyordu diye düşünmemek mümkün değil. Gazetelere yansıyan haliyle değişiklik paketi -en insaflı tabirle- hafif, "sathi ve olmasa da olur" şeklinde nitelenebilir.
Değişen bir şey yok; Anayasa'nın ruhu yerli yerinde duruyor; gazetelerin lütfettiği haber metinlerine bakılırsa lâfzında da "oh" dedirtecek bir değişim emaresi de görünmüyor. Yargıtay Başkanı bir süre önce, "Bu Meclis Anayasa'yı değiştiremez" mealinde bir beyanda bulununca Meclis Başkanı feverân ile itiraz etmiş ve aralarında kısa süreli bir polemik yaşanmıştı. Bu durumda netice itibariyle Yargıtay Başkanı'nın haklı çıktığını teslim etmeliyiz.
Vekillerin maaşlarını fırsattan istifade yükseltmesine aldırış etmiyorum; siyaset esnafının böyle ufak-tefek dayanışma gösterileri bende öfke bile uyandırmıyor. Bu mesele tamamen Meclis'in itibarıyla ilgili olduğu için gocunmak bize düşmez ama değişiklik paketinin bu kadar "hafif" çıkması, Türk toplumu nâmına üzücüdür çünkü son tahlilde bu "hafif" paket, Türk toplumunun mevcut siyasi hukukundan rahatsız olmadığı, hatta râzı olduğu yolunda yorumlanabilir.
Ne diyelim, benim açımdan her ne kadar "dağ fare doğurdu" şeklinde niteleniyor olsa da , Anayasamızın makyajlı hali, Anayasa değişikliğinden mühim sonuçlar bekleyenlere hayırlı ve uğurlu olsun.