Sıla-i rahim dikkatleri
Sıla-i rahim için memleketteyim. Terk-i diyar edeli beri beş tam sene geçmiş. Arada küçük kaçamak ziyaretleri olmuştu; bu defa haftayı buldu. Tâzelendim.
Kapısını çekip çıktığımız evde açtığım her çekmeceden bir iz çıkıyor karşıma; kalemler, çakılar, eski saatler, modası geçtiği için artık gülünç görünen gözlükler, masa üstü kırtasiye malzemesi, yüzlerce müzik albümü, içinde ne olduğunu merak bile etmediğim CD’ler, marangozluk merakımın avadanlıkları ve tabii kitaplar, kitaplar... Haneyi naklederken kütüphaneyi olduğu gibi bırakmıştım. Masam, iskemlem, hatta yazı için not tuttuğum kağıt parçaları...
Kendi elcağızımla ince biçilmiş Sibirya çamından imâl edip sonra yüzeyini parça kumaş satan bir dükkândan satın aldığım kiremit rengi taftayla kapladığım, bir okunmuş gazete sandığım var. “İçindekileri çoktan kapı önüne koymuş olsam gerektir” tahminiyle kapağını açtım. A, bizim gazete; tarih 22 Mayıs 2008. Eski boyuttaki gazete gözüme futbol sahası gibi geniş göründü: Manşette “Türkiye yargı sınavından geçiyor” başlığı. Dönemin Yargıtay’ı, âdeti üzere seçilmişlere yönelik sert bir bildiri yayımlamış. Manşetüstü’nde Başbakan’ın Irak’a gideceği haberi. Manşet solunda ise Türkiye’nin Ortadoğu barışına ev sahipliği yapmaya hazırlandığı duyuruluyor; İsrail ve Suriye, Başbakan’a ve Türkiye’ye süreçteki rolümüz ve ev sahipliğimiz için teşekkür etmişler. Spor sayfasında Euro 2008 hazırlıklarına dair “bıdı bıdılar”. Yorum sayfasında Hüseyin Gülerce, New York’tan yolladığı yazısında “Zıtlaşma ile çözüm olmaz” başlığı altında AK Parti’nin kapatılma süreci hakkındaki endişelerini kaleme almış. Ahmet Selim, mevcut politik kriz için yeni bir seçim teklif ediyor. Mümtaz’er Türköne ise Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisine tabir yerindeyse vermiş veriştirmiş. Dış Haberler’de Obama’nın ilk adaylığına için Clinton’la çekiştiğine dair bir haber. İçeride, Peygamberimiz hakkında densiz lâflar eden CHP Genel Sekreteri Önder Sav aleyhindeki suç duyurusu haberi; sahi bir Önder Sav vardı...
İnternet arşivine girebilen herkes, teoride bu bilgilere ulaşabilir gibi görünüyorsa da bizim gazetenin internet arşivinde aynı güne girip bakmayı denedim, beceremedim. Bu sekmeyi kullanmak için galiba bir haftalık kursa yazılmak gerekecek!
Gazeteleri haftada bir kapıcıya teslim ediyoruz; evlerimiz kalabalıklaştı, dergilere bile yer yok; halbuki elli sene önce rahmetli halacığım, anacığım mutfak musluğunun üstündeki derme-çatma tabak rafını süslemek için görünen yerlerini makasla kırtiş keserek gazete kâğıdı kullanırlardı.
İki valizle terk-i diyar etmenin tuhaf bir sürprizi oldu 2008 yazının gazeteleri. 7 Haziran tarihli Zaman’da meselâ o meşhur “411 el kaosa kalktı” haberinin yankıları var; “Karara tepkiler dinmiyor” diye manşet çekmiş mutfaktaki arkadaşlar. Yorum sayfasındaki “AK Parti kapansın, Sümerbank açılsın” başlığı altında vesâyet düzeninin âkıl adamı Sabih Bey’le inceden inceye dalga geçmişim. Hasan Sutay’ın yönettiği Okur Mektupları köşesinde C.E. isimli bir okuyucu “CHP istedi, mahkeme Meclis’in iradesini iptal etti” şeklindeki manşetimize kızmış, yargının incineceğini düşünerek “Mahkemeye leke düşürmeyelim.” demiş.
Eski gazetelere şöyle bir göz atmak zihin açıyor, lakin kim bu demden sonra gazete biriktirir ki; en iyisi gazetedeki “bilgisayardan anlayan arkadaş”ların ya internet nüshasındaki arşiv sekmesini elden geçirmesi veya ben yaştakilerin tıfl-ı ebcedhân misillû cumhur-cemaat bilişim kurslarına yazılmamız. Gazeteleri yine katlayıp sandığına bıraktım. Öteki gazetelere göz atmaya içim elvermedi, hüzün bastı. Eşyanın insandan daha uzun ömürlü olmasında çok sade ama derin bir hikmet var.