Sıcaklar bastırınca...

-Ee, ne diyorsun Çekirge şu olup bitenlere?

-Ne gibi üstâdım; tam anlayamadım?

-Anlamayacak ne var Çekirge... Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bahsediyorum?

-İyi olur inşallah efendim; hayırlısı olsun!..

-Ne yani, her şeye akıl erdiren Çekirge bu konuda söyleyecek bir şey bulamıyor mu şimdi?

-Ah hocam, siz hep bize en yüksek hareketliliğin durağanlık, en mânidar sözün suskunluk, en güzel melodinin ise sükûnet olduğunu talim etmiştiniz; şimdi söylediklerinizi daha iyi anlayabiliyorum...

-Haydi haydi minder dışına kaçıyorsun; benim öğretilerimi bana satmaya kalkışma da cevap ver.

-El emrü fevk'el-edeb! Siz sorunuz ki ben söyleyim efendim.

-Ne diyorsun Gül'ün adaylığı meselesine?

-Quod scripsi scripsi efendim.

-Ne demek o kuo bilmemne bilmemne?

-Latince bir ibâre efendim; söyleyeceğimi söyledim; yazacağımı yazdım; artık o mesele benim için kapanmıştır mânâsına...

-Hmm, peki; bu tercih yeni bir gerginlikler dizisine yol açabilir mi dersin?

-Bir kamış rüzgârla eğildikten sonra yeniden ilk haline dönmek ister; rüzgâr üzerine bina kurulmaz efendim.

-CHP Genel Başkanı Baykal yine geçimsiz bir strateji uyguluyor diyor gazeteler...

-Bir sünnetçi dükkân açarsa vitrinine koyabileceği en mâkul objelerin başında çalar saat gelir. Sular alçağa akar. Dere ortasında at değiştirilmez. Denize düşen de, eğer bulursa cankurtaran simidini beğenmemezlik etmez.

-Bugün hiç çekilir tarafın yok Çekirge; şu siyaset merakını bana bulaştırdıktan sonra takkeleri değişmiş gibiyiz; bu ketumluk nereden çıktı şimdi durup dururken?

-Belki çok yerli filim seyretmektendir hocam; bilir miydiniz, ben eski ve siyah-beyaz Yeşilçam filmlerine bayılırım.

-Benim yıllarım Uzakdoğu felsefesini hayat tarzı haline getirmekle geçti oğlum; uzak kaldım böyle şeylerden. Bugünlerde ise okulumuzun duvarları dışında cereyan eden her şey dikkatimi çekiyor; bilmek, anlamak istiyorum.

-Bizim siyasi hayatımızın esasları Yeşilçam filmlerinin mantığını andırır hocam. Gaddar ve mağdur baştan bellidir. Daha meyhanenin kapısından girerken pis pis sırıtan ve çatacak yer arayan kötü adamları, esasoğlan eninde sonunda evire çevire dövecektir.

-Ee ne olmuş yani?

-İşin güzel tarafı şu efendim; o filmi ikinci kere seyrettiğinizde de aynı şeyler tekrarlanacaktır ve bu iyi bir şeydir...

-Vallahi anlamadım çekirge...

-İşte bu anlamadığınız şeye biz "gelişme" diyoruz hocam.

-Eveet, yani diyorsun ki dört kere yedi yirmisekiz ederse asmaları kökünden budayıp bağcıyla birlikte soğan-ekmek yemekte mahzur yoktur!

-Ve geçen sene kurusoğan rekoltesi yüksek ise bu sene patates fiyatları artacağı için Irak'ın siyasi geleceği hâlâ belirsizliğini koruyacaktır.

-Anlıyoruum; oğlum şunu baştan söylesen de beni yormasan olmaz mıydı; iki saattir bilmece gibi konuşuyorsun...

-Kıyılar sakin ve güvenlidir fakat bereketli bir balık avı yapmak isteyen deryaya açılmalıdır hocam.

-Tabii, tabii; havalar da pek sıcak zaten; sen en son ne zaman memleketine gitmiştin bakayım Çekirge; altı ay oldu mu? İyi. Sana yirmi gün izin, sakin bir dere bul; ayaklarını suya sok ve bir güzel serinle. Ha, bu müddet zarfında gazete, televizyon yasak sana. Hadi bakayım!


Kaynak (Arşiv)