[SERBEST VURUŞ] - Ey okuyucu, okuyucu

Farkındayım, bu sayfada bu "Serbest Vuruş" köşesini okuyanlar, bizim alışageldiğimiz okuyucudan değişik; hatta başka yerlerde yayınlanan yazıları takip eden "has okuyucu" kitlesi bile bu sayfadaki futbol yazılarını okuyunca farklı bir insan haline geliyor; bence bu tabii bir şey. Dünya görüşü itibariyle birleşenler futbol konusunda muaraza edebilirler; bu tatlı ve gülümsemeyle karşılanması gereken bir fraksiyon farkıdır. Futbol yazarları genellikle (bal gibi takım tuttukları halde) inandırıcılık açısından tarafsız görünmeyi tercih ederler, halbuki benim son derece soğukkanlı bir Galatasaray taraftarı olduğumu okuyucular bilir, hatta GS'li olmayanlar hafif tertip kızarlar da.

Nitekim 4 Haziran'da bu sütunlarda yayınlanan "Rüştü'ye geri pas vermek" başlıklı yazım, sayıca çok olmasa da keyfimi kaçıracak ölçüde okuyucu tepkisi celbetmiş bulunuyor: Bazı okuyucular benim antrenman seyredip seyretmediğimi, futbol tabirlerini ne hakla kullandığımı, bir akademisyen ve eğitimci olarak hangi hakla böyle yazılar yazdığımı sorguladılar. Bir okuyucum tâ Amerikalardan Şenol Güneş'i savunan uzun bir mektup yolladı, bir başkası, "keşke Rüştü'nün IQ'su 25"30 puan daha fazla olsaydı" dediğim için benim Rüştü ile birlikte IQ testine tabi tutulmam teklifinde bulundu; "penaltı haklıydı" görüşüm de şimdilik DGM kapsamına girmeyen bir ihanet suçu olarak tescil edildi ve ne yazık ki kimse çıkıp, "futbol yorumu bu kadar olur; aşkolsun! bre" demedi. Ben de kusuru kendimde aramaya karar vererek mezkûr yazıyı yeniden okudum ve evvelemirde kalecimiz Rüştü'nün IQ'su hakkında yaptığım yorumun yakışıksız olduğuna karar verdim; kendisinden özür diliyorum. Ne var ki penaltı meselesinde haklıydım çünkü faul teşebbüsü ceza sahası dışında başlamış da olsa, içeriye kadar aktifliğini korumuştu ama Şenol Güneş'e haksızlık ettiğim fikrinde değilim. Bir okuyucumun ileri sürdüğü gibi kendisinin üniversite mezunu ve "yerli" olması, onun başarısında veya başarısızlığında tayin edici faktör sayılamaz. Mucize gerçekleşip ikinci tura çıksak bile Sayın Güneş'e güvensizliğim değişmeyecek.

Bana göre federasyon, sırf inat yüzünden elemelerden hemen sonra teknik direktör değiştirmemekle altın kıymetinde bir fırsat heba etti. Geçmiş olsun!

Okuyucu, bizim gazete futbol uzmanlarının Kore'de olmalarını fırsat"ı ganimet bilerek şu köşecikte futbol yorumları döktürmemize kızıyor ama genel mânâda bir müteahhit, milletvekili seçildiğinde karşısında ceket iliklemeyi ihmâl etmiyor. Okuyucu belki de, bu fırsattan istifade ederek biz amatör futbol yazarlarının spor sayfasının köşe minderine kurulmayı hayâl ettiğimizi de bilmiyor. Hazır gazetenin ağır topları Kore'de iken... Olamaz mı? Belki de gazete, eski isimler yerine gelecek finallere Nedim Hazar'ı, Ahmet Selim'i, beni, Nuriye Akman'ı ve Mustafa Armağan'ı gönderir, harika olur; sizler de "dünyanın çivisi çıktı" diye sinirden kendinizi yer durursunuz!

Haydi canım, rahat olun biraz; futbolun eğlenceli tarafları da var görmüyor musunuz?

Yine de genel yayın yönetmenimiz gelecek finaller için yukardaki teklifi ciddiyetle düşünmelidir; etkilemek için söylemiyorum ama tiraj rekorları bile kırabiliriz hani!


Kaynak (Arşiv)