"Şehirlerde görmek istediğimiz türden hareketler"
Dikkatli okuyucular, bir süreden beri kültür sayfalarına akseden "Okuyan Şehir Sakarya" kampanyasından haberdar oldular; bir hadisenin haberi ile bizzat kendisi arasında mühim bir mesâfe var ve bu mesâfeyi kapatmak için haberin bir parçası haline gelmek gerekiyor.
Sakarya Valiliği başta olmak üzere, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Sakarya Büyükşehir Belediyesi ve Çocuk Vakfı Çocuk Edebiyatı Okulu'nun işbirliği ile düzenlenen "Okuyan Şehir" kampanyası faaliyetlerinin küçücük bir kısmına da olsa iştirak ederek bu göründüğünden de "derin" haberi içinden yaşama imkânı bulduğum için hakikaten çok bahtiyar oldum.
Doğrudan meselenin kalbine inelim; Sakarya Valiliği, diğer kuruluşların da yardım ve desteğiyle son 1,5 sene içinde Sakarya il hudutları içindeki öğrencilere tam 750 bin tane kitap dağıtmış bulunuyor. İlgililer, "bitmedi, dağıtım yine sürecek" diyorlar.
"750 bin kitap" kavramı, bir vilayet hududu içinde fikri bir rönesans kıvılcımı başlatmak için yeterince mânidardır. Bir şehre uçaktan paraşütlerle 750 bin kitap atmak bile buna benzer bir tesir yapabilir ama daha fazlasından bahsedildi. "Daha fazlası" denilince öğretmenlere hususi bir parantez açmak lâzım; kitapla öğrenci arasındaki en tabii yol gösterici öğretmendir çünkü. Öğrenci başına ortalama 7 kitap hediye edildiği gibi okul kütüphaneleri de bu kampanya çerçevesinde destekleniyor, yeni kütüphaneler açılıyor, yakında faaliyet semt kütüphanelerine kadar yaygınlaştırılacak.
Okuyan Şehir kampanyasının bu sene kazandığı farklı boyut, kitapları öğrencilerin nezdinde daha elle tutulur bir anlama dönüştürmek gâyesiyle okuyucuları, yazarla buluşturmak oldu. 30'dan fazla yazar Sakarya'nın muhtelif okullarına dağılarak öğrencilerle tanıştılar, konuştular, kitap imzaladılar, hâtıra fotoğrafı çektirdiler, sorulara cevap verdiler, sohbet ettiler. Okudukları kitabın yazarıyla yüz yüze gelip onunla sohbet etmek bir öğrenci için nasıl bir mânâ taşır, bunu bilemem fakat bu karşılaşmanın bir yazar tarafından nasıl göründüğünü anlatabilirim: Okulun (Yenikent Anadolu ve Sakarya Lisesi) koridorlarına sergi nizamıyla yerleştirilmiş panolarda nereden ve nasıl temin edebildiklerine bir türlü akıl erdiremediğim fotoğraflar, çok eski tarihli yazı kupürleri ve öğrencilerin kaleminden çıkmış övgü dolu kompozisyonlarla karşılaşınca çok şaşırdığımı ve elbette sevindiğimi belirtmem lâzım; hele sohbet için hazırlanmış konferans salonuna girince karşılaştığım tezahüratın coşkunluğu karşısında mahcubiyetle karışık bir tedirginlik yaşadığımı itiraf etmeliyim. Aynı hadisenin bir hafta içinde onlarca kere tekrarlandığını düşününce Sakarya'da düzenlenen "Okuyan Şehir" kampanyasının şehirde ve okullarda nasıl bir hareketliliğe yol açtığını tasavvur edebilirsiniz. Vali Nuri Okutan'dan başlayarak ulaşım görevlilerine kadar kitap düşünen, kitap soluyan, kitap konuşan bir şehir iklimi, alışık olmadığımız bir muhit teşkil ediyor; çünkü Sakarya, üretim gücü itibariyle Türkiye sıralaması içinde bileğiyle hak ettiği yüksek dereceleri, eğitim ve sair sosyal istatistikler bakımından da yukarılara çıkarmanın arayışı içinde tatlı ve hummalı bir hareketlilik yaşıyor.
Kitaba, eğitime, insana yatırım yapmak bugünden yarına erişilecek bir mürüvvet değil, keşke öyle olsaydı. Okuyan Şehir kampanyasına -yarım ağızla değil- canla başla destek veren Vilayet ve Belediye yöneticileriyle, Milli Eğitim mensuplarıyla konuşurken bu mevzudan bahis geçti; elbirliği ile teslim ettik ki bu gibi yatırımlarda kitlevi bir rönesans beklemek aşırı iyimserliktir ama işin muhakkak tarafı, bugün atılan tohumların günün birinde mutlaka yeşereceğidir; beşte bir, onda bir, hatta yüzde bir. İnsana yatırım söz konusu olunca istatistiğin anlamı yok çünkü.
Sakarya'da çok güzel şeyler oluyor; darısı diğer vilayetlerimizin başına!