Seçimlerin anlamına dair bir eleştiri

9 Haziran tarihli Radikal'de emekli büyükelçi Gündüz Aktan, siyasette kariyer yapmak için yazarlığına fâsıla vererek bir vedâ yazısı yayınladı ve dedi ki:

"Bu seçimler iktidarın seçiminin çok ötesinde bir önem taşıyor. 22 Temmuz'da Türkiye'nin Cumhuriyet kimliği, toprak bütünlüğü, dünyadaki yeri ve hâkim hayat tarzı gibi varoluşçu sorunlara cevap aranacak." Gündüz Aktan'ı yıllarca fikirlerine değer ve hürmet atfederek okuyup takib ettim; şimdi bu satırları okuyunca en güvendiği birinden amansız ve habersiz bir tekme yemiş gibi şaşırıp dağıldığımı itiraf ederim.

Vaay.., seçim değil meğer plebisitmiş mübârek: Cumhuriyet kimliği, toprak bütünlüğü, Türkiye'nin dünyadaki yeri ve hâkim hayat tarzı gibi varoluşçu meselelerimiz hakkında oy kullanacak imişiz. Okuyan zanneder ki, "bu Cumhuriyet'in cılkı çıktı; yenisini yapmak lazım!"

Sayın Aktan'a siyaset vadisinde başarılar dileriz ama böyle bir şahsi vizyonun partisine ve kendisine ne kazandıracağını doğrusu merak ederim. Benim bildiğim bu ülkede sayın Aktan'ın bahsettiği esaslı meseleler, halkın serbest reyine tabi bırakılıp seçim sandığının önüne konulmaz, çünkü bu halk, -affedersiniz ama- kendi gönlüne bırakıldığında en yakın davulcuyla kırıştırıp, en müsait zurnacıya varmaya âmâde bir gürûh değil midir? Devlet başkanını halka seçtirmekten ödü kopan bir anlayış nasıl olur da, "hâkim hayat tarzı" filan gibi çok önemli "varoluşsal" meselelerde halkın ne dediğine kulak asar?

Yanılıyorsunuz Sayın Aktan, bu seçimlerin anlamı, sizin zannettiğiniz gibi değildir: Bu seçimler bürokratik seçkinlerin ve askerî vesayet rejiminin, AK Parti'yi kötületmek, mümkünse hâk ile yeksân etmek gibi pratik bir hedefte kilitlenmiştir. Bunun için akla gelen (doğru-yanlış, zararlı-faydalı, iyi-kötü) her yol denenmekte, her kapı çalınmakta ve elektronik müdahale dahil bütün faullü obstrüksiyon meşru görülmektedir.

Siz de netice itibariyle, bu sun'i çalkantıdan yararlanarak oylarını yükseltmek hesabını yapan bir siyasi heyetin vekil adayısınız şu an; partiniz koalisyon ortağı olur, siz de Milli Savunma veya Dışişleri Bakanlığı'na atanırsanız, şu yazdıklarınızı yeniden okuyarak anlamı üzerinde yeniden düşünmenizi rica edeceğim. Göreceksiniz bu satırlar zannettiğiniz gibi yüksek siyasi ve felsefi derinlikler ihtiva etmek yerine, kısaca "biz iyiyiz onlar kötü" anlamını taşımaktadır.

Böyle düşünmenizi kimse eleştiremez ama lütfen henüz yapılıp yapılmayacağı bile belli olmayan şu seçimlere, böyle dramatik anlamlar yüklemeyiniz. Haydi sizinle iddiaya girelim, AK Parti kazanırsa Türkiye'de rejim bunalımı (sizin tabirinizle o "varoluşçu sorunlar") sürüp gidecek, hatta daha ağırlaşacak; kaybederse Türkiye o'ssaat normalleşerek, varoluşsal sıkıntılar anında dağılıp gidecektir!

Böyle siyaset yapılmaz demiyorum ama "demokratik siyaset" böyle olmaz; insanların yüreğine korku ve endişe salarak, fısıltı gazetesi yayınlayarak, sağda solda "bunlar yeniden kazanırsa çok fena olur çook" diye ekşi bir yüzle etrafa kötümserlik telkin ederek yürütülen siyaset, belki başarı getirebilir ama tarih nezdinde kişinin itibarını yükseltmez. Tarihte kimlerin bu yolla iktidara gelip, sonra neler yaptığını elbette benden iyi bilirsiniz.

O cümlenizi önemsedim çünkü vaktiyle sizi önemsemiştim; görüyorum ki yanılmışım. İyi niyetli olduğunuzdan hâlâ eminim fakat Türkiye pratiğinizi zayıf buluyor, olup biteni anlamlandırmakta sizi naif yanılgılar içinde görüyorum. Vaktiyle iç ettiği kontörlerin hesabını veremeyen bazı kimselerin bugün, "şehitlerimizin hesabını soracağız" teranesiyle siyaset yaptığı bir iklimin içine girdiğinizi ve ne tür partnerlerle iş tutacağınızı şimdiden fark edebilmiş olmanızı dilerdim. Size siyasette başarılar diliyorum ama biliniz ki gönlümdeki yeriniz, şimdiki fikrî mevkinizden daha âlâ idi.


Kaynak (Arşiv)