Safdil bir temenni
Nisan 1999'da yapilacagi yolunda "kanun gucu"nde emareler bulunan genel secimlerden once yoklama macunu hukmunde dile getirilen siyasi taktikler, birbiri ardi sira aciklanmaya basladi. Bunlarin icinde "Secimlerden once partiler secim ittifaki yapabilsin." gorusu, uzerinde durulmaya layik bir mahiyet gosteriyor bana gore.
Egri oturup dogru konusalim: Secim ittifaklarinin serbest birakilmasi esasinda samimi bir niyet tasimiyor; bu talebin gercek anlami su: "Her parti eski siyasi ictihadinda sabit-kadem kalmak kaydiyla partiler azami derecede oy toplayabilecegi adaylari belirlesin; bir partinin semsiyesi altinda secime girilip en iyi sonuc alindiktan sonra her parti -eger dilerse- secimden once oldugu gibi kendi tuzel kisiligine donsun."
Bir secim icin ittifak yapabilecekleri imasinda bulunan partilerin, secim ittifaki yerine, secimlerden once bu sun'i birlesmeyi, daha sahih ve dogru bir beraberlik haline getirmelerinde anayasal engel yok. O halde "Secimlerde ittifak yapalim da sonradan herkes partisine donsun." teklifinin, secmen indinde gecerli bir mazeret teskil etmeyecegi aciktir. Oyle zannediyorum ki ittifak talebinde bulunan partilerin secmenleri, hendek atlamak veya baraj gecmek icin tasarlanan boyle kisa omurlu bir ittifak yerine, secimlerden once tesis edilecek siyaseten tek parti haline gelme kararini daha heyecan verici bulacaklardir. Ittifaka katilmayi dusunen partiler acisindan bir secim ittifaki hakikaten kacinilmaz gorunuyorsa tabii bir birlesmeden kacinmanin gerekcesi de kalmaz.
Tabii bu noktada seslendirilecek itirazlari en ince ayrintisina kadar siralamak mumkun: "Bizim siyaset felsefemiz digerlerinden farkli, bizi ancak secmen sandikta birlestirir, genel hatlarda beraberiz; ama parti olarak tuzel kisiligimizin Meclis'te mutlaka temsil edilmesi sarttir vb." Bu kabil bahaneler yasadigimz siyasi buhranin hem sebebini teskil ediyor, hem neticesini. Birbirini besleyerek buyuyen bu itirazlar yumagi bir an sonra hemen herkese umitsizlik ve yilginlik telkin eden bir cikmaz halini aliveriyor. Bana gore mevcut partiler, Turk secmeninin siyasi tercihini ve mesajini bire bir olculerde sahih ve sadik bir tarzda aksettirmek vasfini kaybetmis bulunuyorlar. Oyle hengameli bir devirden gecmekteyiz ki imaj vurgununa ugramamis hemen hicbir siyasi ekip gorunmuyor; iste bu yuzden milletin siyasi talepleri ile secim sonuclari arasinda sadakat kalmadi. Bu sartlar altinda yapilacak yeni bir secim ittifakinin, eski umitsizlikleri tazelemek ve eski karamsarliklarin omrunu artirmaktan baska ne ise yarayacagi mechul.
Her siyasi parti, teorik acidan farkli bir ictihad demektir; eger bir ictihad melcei, kendisine benzer biriyle secim ittifaki yapmayi tasarliyorsa, ictihadinin "vazgecilmez farkliligi"ndan da taviz vermis demektir. O halde yapilmasi gereken tek is kaliyor: "Olmak veya olmek!"; ya siyasi ictihadinin benzersizligi ve gerekliligi noktasinda sonuna kadar sebat veya sahih bir birlesme: Ama asla bir secim ittifaki degil!
Butun hunerini ve varlik sebebini siyasi taktiklerin karmasikligi icinde birkac hamle sonrasini hesaplamaya baglayanlarin isi oldugundan daha karmasik gosterme arzularini hic anlamadim; belki de o yuzden ara sira sevke gelip de kotarmaya kalkistigim "siyasi analiz"ler genellikle basarisiz kaldi; hayir, dogrucu Davut'luktan filan degil, sadece yeterince basitlestirildiginde her isin herkes tarafindan kolaylikla anlasilabilecegine dair kabulumun eseridir bu safdillik; yine ayni safdilane akil yurutme ile "Ittifak yapacaginiza birlesiniz" temennimin neticesiz kalacagini simdiden goruyorum.