Sade suya tirit bir yazı

Yirmi civarında siyasi partinin yüzde 22 küsurdan başlayıp binde bilmem kaça kadar azalan oy yüzdesinin teşkil ettiği tabloyu hatırlayın; sonra özel isminiz ve fikri içtihadınızla kendinizi bu karmaşık tablonun neresinde hissettiğinizi bulmaya çalışın: Solunda bir sıfırla temsil edilen küsurat partilerinden başlayarak ülke barajını aşmayı başarmış beş partiye kadar uzanan bu siyasi skala içinde herhangi bir noktayı işaretleyip, "işte ben buradayım" diyebilenlerden iseniz mutlu olmanız gerekir. Demokratik teorinin en "ince yanı" temsil unsurunda yatıyor. Mutluluğunuzu gölgelemek istemem; ama hakikat, "yuvarlama" tarzda temsil edildiğimizden ibaret.

Bu seçimde işimiz biraz daha kolaydı; bir batında dört partiyi birden çentikleme fırsatı olduğu için "çoktan seçmeli" bir tercihler demeti bulduk önümüzde. Tasnif sistemi, bir batında ne kadar seçmenin kaç partiyi tercih ettiğini gösterebilme inceliğini sunmuyor; zannımca kapalı oy verme hücresinde bütün aklı karışıklar hemen hemen aynı tarzda davrandı ve layıkıyla temsil edilememenin tatminsizliğini, farklı partilere oy vererek teskine çalıştı; bütün sandıklarda aynı partiye oy verirken eli titremeyen mutlu ve kararlı seçmen sayısını gerçekten bilmek ve onlar gibi davranabilmek isterdim. Galiba bu sadece gençlerin ve siyasi tercihi kemikleşmiş "kesin inançlı" seçmenlerin bölüşebildiği bir saadettir.

"Armudun sapı, üzümün çöpü var" tedirginliği, belki geçirdiğimiz her seçimden ziyade bu seçimlerde ön plana çıktı. Gazetelerin pazar ilavelerinde yayınlanan o garip karakter testlerini cevaplandırmaya kalkışanlar, bu tatminsizlik hissini daha iyi anlayacaklardır. Testi hazırlayan uzman (?), cevaplandırmanızı istediği sualin seçeneklerini sıralarken aslında sizin seçme hürriyetinizi de fark ettirmeden tahdit etmiştir, halbuki size göre sualin, testi hazırlayan uzman tarafından öngörülmemiş bir başka cevabı vardır. Ne var ki siz, testi cevaplandırmaya niyet ettiğiniz anda testin mantığına da itaati kabul ettiğiniz için, "kendi cevabınız"ı verebilme hakkından vazgeçmiş sayılırsınız. Vereceğiniz cevap sayılacak, ölçülecek ve sınıflandırılacaktır; elmalarla armutların toplanamayacağını çocuklar bile bildiğine göre, uysal ve itaatkar davranarak her testte kendiniz gibi olmak hakkından vazgeçmeniz şarttır. Çünkü aslında sizi "kendinizi tarif ettiğiniz gibi" tarif ve kabul eden bir ölçme ve değerlendirme sistemi henüz icat edilmemiştir; o yüzden eğer temsil meselesini hala ciddiye alıyorsanız, kendinize yuvarlatılmış temsil tablosu içinde bir yer aramak, önceden sıkı sıkıya çizilmiş sütun ve satırlar arasındaki tercih kutunuzu çentiklemekle yetinmeniz gerekecektir.

"Filan parti hizasına bir çentik atmak bana yetmez; ben o çentiğin yerine bir cümle, bir temenni, bir protesto ilave etmek istiyorum." diyebilme imkanınız yok; seçim tekniği buna elvermiyor ve o andan itibaren mutsuzluğa mahkum hale geliyorsunuz. Halbuki seçim sonuçları, aynı partiye oy veren bilmem kaç milyon kişiyi tornadan veya kalıptan çıkmışçasına aynı özellikleri gösteren, birbirine benzer kemiyetler olarak kabul ediyor.

Kendinizi sırf bir kemiyetten ibaret gibi kabul ettiğiniz oldu mu hiç; en son ne zaman?

Siyasi Partiler Kanunu'muz, gerekli şartlara riayet etmek kaydıyla sizin gibi aklıkarışıklara kendi partisini kurmak hakkını bahşediyor; o uzun dikey sütunlar ve yatay satırlar arasında bir çentik kutusu açma hakkı; kendi kabilenizin çetelesi.

Çok yakın bir dostum, "Seçimlerden bu yana sade suya tirit yazılar yazıyorsun" diye itham etti beni; belki de bu kendi kabilesini kaybetmiş bir gezginin mütereddit ayak izleridir.

"Beni Aşk" kabilesinin en son hangi vahaya konduğundan haberi olan varsa duyursun.

İSTİFA EDİNİZ: Az önce ÖSS imtihanının iptal edildiği haberi geldi ve YÖK Başkanı hadiseyi "Polisiye vaka" olarak niteledi. Skandalın niteliği, yüz binlerce gencin ve ailesinin sarsıntısına merhem olmuyor. Özür yetmez; YÖK ve ÖSS başkanından istifa etmelerini bekliyoruz.


Kaynak (Arşiv)