Saç döktüren sorular

Olup bitenlerin Kemalist doktrin açısından nasıl değerlendirilmesi gerektiği yolunda kimsenin kılını kıpırdatmamasını nasıl yorumlamalıyız?

Geçen yaz aylarında kamu personelinin iki müfettiş raporuyla kapı önüne konulmasını öngören kararname bir an evvel çıkmazsa Türkiye'nin parçalanacağı hatta batacağı ileri sürülüyordu. Kararname çıkmadı, "sakıncalı" memurlar hâlâ görev başındalar ve iktisadi açıdan % 40 nispetinde batmış durumdayız. Kararname çıksa, ekonomik vaziyet bundan daha mı iyi olurdu acaba?

Krizi tetikleyen MGK toplantısını unuttuk bile; sırf aykırılık olsun diye zihnime takılan bir suali dillendirmeden edemeyeceğim: MGK'nın askerî kanadı, istemiş olsalardı gözleri önünde cereyan eden münakaşayı sulh ile tatlıya bağlayamazlar mıydı acaba?

Yazarın biri, günlerce düşünüp taşındıktan sonra, "krizin siyasi sorumluluğunu üstlenmeliyiz" vecizesini îrad eden bir koalisyon ortağını "Shogun" ilan edince pabucuma taş kaçtı; bu medya grubunun Shogun'a bağlı bakanlıklarla bugünlerde ciddi bir alışverişi olabilir mi dersiniz?

Başbakan bugünlerde B sınıfı sürücü belgesi almak için resmî müracaatta bulunsa, talebi kabul edilebilir mi meselâ?

Hepimizi bir günde şimdilik % 40 civarında fukaralaştıran kriz esnasında kimlerin dolar spekülasyonu yaparak kazanç sağladığını öğrenmek istesek, bu merakımız milli birlik ve beraberlik ruhunu zedeler mi zedelemez mi? Buna bağlı olarak Merkez Bankası yetkilileri, 21 Şubat günü Başbakan henüz ağlamaklı bir sesle "Bu ciddi bir devlet krizidir." diye yedi düvele tüyo vermezden önceki dakikalarda kimlerin ve hangi kuruluşların Merkez Bankası'ndan anlamlı miktarlarda dolar talebinde bulunduğunu açıklamış olsalar, öğrendiklerimizin bizi mide fesadına uğratma ihtimali kaçta kaçtır?

Avrupa Birliği rüyâsı üzerine bir bardak soğuk su içmemiz tavsiye olunabilir mi; yoksa suyu ılıklaştırdıktan sonra mı içmeliyiz?

Hükümet, böyle bir rezaletten sonra istifa etmeyi düşünmüyorsa, bundan hareketle önümüzdeki yüzyılın yine aynı hükümetle geçirileceği sonucunu çıkarabilir miyiz?

Atlantik ötesi kaynaklardan gelmesini umduğumuz paranın nerelerde hangi sektörlere ve banka açıklarına tahsis edileceğini sormak suç mudur?

MGK toplantısında Cumhurbaşkanı'nın yüzüne karşı hiç de nezih sayılmayacak sözler sarf eden bir başbakan yardımcısının resimlerini okullarda ve resmî dairelerdeki "Türk büyükleri" arasına asmak için acaba hangi tarihi bekliyor olabiliriz?

Sahi, Nâzım'ın vatandaşlığı meselesi n'ooldu?

Çankaya Köşkü'nde verilen resmî ziyafetlerde, özellikle "yerli malı" şarapların tercih edilmesi, Türk meşrubat sanayiinin mâkus talihinde bir dönüm noktası teşkil edebilir mi?

Geçen salı günü Paris'teki maçta hunharca dövülen gurbetçiler, ABD pasaportu taşısalardı, yine de dayak yemiş sayılırlar mıydı?

Şarkıcı Gülben Ergen'in, gözlerindeki parıltıya dayanamadığı için tiyatrocu Kenan Işık'a aşkını gazete sütunlarında itiraf etmesi, Borsa sistemimizin boşaltım cihazını "açık pozisyon"a düşürebilir mi?

Hükümet ve "ilgili" kuruluşlar, IMF ve Dünya Bankası'nı çağın gerisine düşmüş olmalarından ötürü "milli tehdit" kapsamına alıp, bu iki kuruluşun mensuplarını fişlemeyi düşünmekte midir?

Buda heykellerini kıran Taliban'ın yaptığı yanına kâr kalacak mıdır?

Yeni ekonomik planın üstünde "ulusal" yazmasa idi, gerçekten "millî" olup olmadığını nereden bilecektik?

Kemal Derviş, bilfarz Kuyucu Murat Paşa'nın torunu olmuş olsaydı, yine de aynı kamuoyu desteğini sağlar mıydı?

Türkiye'de 12 milyon yeşil kartlıya mukabil 17 milyon cep telefonu abonesi bulunmasının anlamı nedir?

Muhalefeti gören var mı?


Kaynak (Arşiv)