Penguen diyalogları
-Anneciğim, anneciğim; niçin dünya üzerindeki bütün penguenler fevkalade laik ve ilerici bir tutumla başları açık gezerken sen iri mor puanlı kırmızı eşarpla başını örtüyorsun ki?
-Sevgili yavrum nereden bileyim; biz penguenler başımızı örtmeyiz, ayrıca pantolon, eteklik, çorap, kazak, çamaşır vesaire cinsinden giyeceklere de ihtiyaç duymayız. Ama sevgili küçüğüm, bizler gerçek penguen değiliz ki, sadece senin gibi çocuklar için bir Amerikalı ressam ve hikâye yazarının tasarladığı sevimli birer çizgi kahramanlarız. Ayrıca dikkat edersen göreceksin ki senin de başında sevimli bir bere ve aynı renklerden güzel bir kaşkol var. Onu niçin sormuyorsun bakayım benim akıllı bıdığım?
-Aa şimdi farkettim, öyle ama biliyorsun ki anneciğim bir erkeğin başına serpuş geçirmesiyle bir kadının eşarp takması aynı anlama gelmez. Acaba sen bilerek veya bilmeyerek milli varlığa zararlı gerici akımlardan birine kapılmış olabilir misin?
-Ne, ağzına biber sürerim senin; nereden öğrendin bakalım bu boyundan büyük lâfları sen?
-Dün buradan kocamaan bir transatlantik geçti de anneciğim, bazı yolcular “penguenler okusun, bilinçlensin” diye olsa gerek, denize Hürriyet gazetesi attılar. Oradan okudum.
-Bak sen! Neler yazmışlar bakalım hakkımızda?
-Bir eğitim sendikası başkanı demiş ki, “Güvendiğimiz kutuplara kar yağdı; orada bile çocuklar üzerinde bir yaşam biçimi inşa edilmeye çalışılıyor. Çeviri metinlerine müdahale ediliyor, hikâye kitaplarında hayvanlara bile başörtüsü takılıyor. Uygulamalar bilimsel eğitime uygun değil!”
-Bilimsel değil demiş ha, bak bak bak, peki akademik dünyadan da görüş almayı ihmâl etmiş mi o dediğin gazete?
-Eder mi anneciğim, bir eğitimci profesör hanıma danışmışlar; vermiş veriştirmiş sen ve senin gibilere, “İlkokul birinci sınıfta çocuğun maruz kaldığı bu görseller aklında kalacak. Böylece ileride başörtüsüne daha alışkın olacak. Bu nedenle onları bir tarafa doğru yönlendirmek doğru değil. Kitaplar, belli fikirleri çocuğa aşılamamalı” diye yağmış gürlemiş…
-Aa, bu son cümlesi çok hoşuma gitti yavrucuğum, bu cümleyi bir eğitimci akademisyen hanımın söylemesi inanılır gibi değil, eminsin değil mi okuduklarına?
-İşte gazete burada, aynen böyle yazıyor anneciğim, “kitaplar belli fikirleri çocuğa aşılamamalı” diyor. Öyleyse ben artık okula gitmesem de olur değil mi anne?
-Niçin gitmeyecekmişsin okula yavrum?
-Okulda hep kitaplar var anne; o kitaplarda da pek çok belli fikirler var. O yüzden gitmesem diyorum.
-Ah benim minik penguenim, sen bu minicik beyninle eğitim uzmanlarından, profesörlerinden daha berrak düşünüyorsun vallahi fakat sen onların “bilimsel çözümleme”lerine aldırış etmemelisin. Bu gazete Türkiye’de yayımlanıyor galiba; orada saçmalama hürriyeti var diyorlardı da inanmıyordum; doğru imiş meğer. Sen onlara bakma çocuğum; okula da gideceksin, kitap da okuyacaksın, okuduğun şeylerden de elbette etkileneceksin ve içlerinden bazılarını elbette benimseyeceksin. O teyzeler ve amcaların bugünlerde kusuruna bakılmaz çocuğum. Nitekim bizim Amerikan menşeli olduğumuzu, çizimlerimiz ve konuşma balonlarımızın aslından birebir tercüme edildiğini öğrenince, diğer meslektaşlarının arasında ne kadar makara konusu olduklarını düşünebiliyor musun; haydi bakayım, sen kitaplarının başına dön, ben de geleneksel tarzda başörtülü bir penguen olarak temizlik işlerine bakayım!