Parçalanmışlık içimizde!

Gazete sayfaları ve ekranlardan taşan dini yayın bolluğu, "Ramazan'da olur böyle şeyler" mantığına sığınıyor. Aynı mantık, bayram ertesinde gazete okurunun veya seyircinin aynı nitelikte yayına talip olmayacağını varsayıyor.

Ramazan günlerinde gazete ve televizyonların dini yayınlara ağırlık vermelerinde son derece bariz bir yorum vurgusu seziliyor; "Din, belirli zamanlara mahsus bir süreçtir ve doğru zaman, doğru kapsam seçildiğinde mahzuru yoktur." Bu uygulama, resmi ideolojinin din yorumuyla büyük benzerlik gösteriyor; "Resmi ideoloji din aleyhtarı veya doğrudan din düşmanı değildir. Hassasiyetle izole edilmiş zaman ve mekanlarda dine serbestlik tanır. Sakıncalı olan, dinin bütün zamanlara ve mekanlara taşırılarak adeta bir nevi yetki gasbında bulunmasıdır!" Bu tutumu doğrulayan anlamlı uygulamalar hiç de az değil; dini bayram günlerinin resmi tatil ilan edilmesi devletin kadro tesis ettiği camilerde ibadet yapılması vb.

Gazete sayfaları ve ekranlardan taşan dini yayın bolluğu, "Ramazan'da olur böyle şeyler" mantığına sığınıyor. Aynı mantık, bayram ertesinde gazete okurunun veya seyircinin aynı nitelikte yayına talip olmayacağını varsayıyor. Mevsimlik, günlük, aylık bir din ihtiyacı ile karşı karşıyayız bu durumda. İlahiyat Fakülteleri'nin "Light" hocaları, cumadan cumaya ve senede bir ayı tecavüz etmemek kaydıyla dini telkin ve irşadda bulunabilirler! Daha fazlası? Hayır, din, öngörülmüş kompartmanında tutulmalıdır. Camide namaz kılınabilir mesela; devlet bunu mesele yapmaz, fakat resmi kurum bünyesinde mescid açmak, dinin kamu alanına tecavüzüdür ve behemahal hoşgörülemez!

Bu tavrın doğru veya yanlış olup olmadığını tartışmıyorum zira varılması muhtemel sonuçlar, her iki açıdan da hayal kırıcı olabilir. Suali "din"e yöneltirseniz din, parçalanma veya kompartmanlarda karantinaya alınmaya rıza göstermez. Din, bütünün peşindedir. İnsanı zaman ve mekan içinde bütün olarak görür. Buna mukabil kendini enikonu "dindar" sıfatıyla tanıtanların haylicesinde, dinden yalıtılmış zaman ve mekan tasavvuru hiç de eksik değildir. Din birleştirme iddiasındadır ama modernite parçalar. O yüzden gazete okurunun kısm"ı azamı Ramazan'dan Ramazan'a dini şahsiyetinin hatırlanmış olmasından bir hakaret kasdı çıkarmaz. Olup bitenler tabiidir. Bir kandil gecesinde icra edilen yoğun ibadet seansı bir ibadet seansı nasıl olsa bir senelik dua ve ecir ihtiyacını karşılayabilmektedir. Hemen herkesin oruç tutan bir dedesi, Hacc'a gitmiş bir haminnesi olmuştur vaktiyle. Zaten din denilen şey kalp temizliğinden ibarettir. Kimse kimsenin kalbinin içini bilemeyeceğine göre.

Problem dinin zaman ve mekan içinde devamlılığında değil. Bu teorik bir meseledir ve dinin teorisi, dini pratik karşısında revizyona gelmez bir metanet gösterir. Asıl mesele, parçalanmışlıklarımıza rıza göstererek yaşayıp gitmek, izole kompartmanlarda bölünmüş hayatın sızısını duymamaktır.


Kaynak (Arşiv)