Otobüs taşımacılığında artık bir şeyler değişmeli!

Toplu kara taşımacılığının Türkiye'deki tarihi, siz bilemediniz yarım asır civarındadır. Ellili yıllarda şehirlerarası yolcu taşımacılığını üstlenen burunlu otobüslerden bu yana, bir seyahat aracı olarak otobüsün yapısında devrim niteliğinde değişiklikler olmadı. Evet, artık daha güçlü motorlar kullanılıyor, yolcu taşıma kapasitesi arttı, yolcu koltukları daha rahat ve ergonomik tarzda tasarlanıyor, bagaj kapasitesi de genişledi fakat yolcu güvenliği açısından durum değişmedi: Hâlâ, dört tarafı camlarla donatılmış, üzeri sacdan çatılma bir tavan altındaki uzun bir dikdörtgen mekânda, emniyet kemeri olmayan koltuklara oturarak seyahat ediyoruz.

Ellili yıllarda da öyleydi.

Otobüs tasarımından ve imâlatından anlamam; kara taşımacılığı ilgi alanlarımdan biri değildir; dolayısıyla söyleyeceklerim, konunun uzmanlarınca "câhilâne" bulunabilir. Sadece bazı dikkatlerimi kamuoyu ile paylaşmak istedim.

Geçen hafta Aksaray-Konya karayolundaki feci otobüs kazası hepimizi çok üzdü. Deneye-yanıla öğrenmeyi tercih eden bir toplum olduğumuz için en azından bu kazâdan öğretici birtakım dersler çıkarılması gerektiğini düşünüyorum:

1- Yeni nesil otobüsler çok güçlü motorlara, üstün çekiş gücüne sahip. Bu yüzden otobüslerin alt kısmındaki bagaj kapasitesi artırıldı. Yolcu kabini ise yukarıya kaldırılarak otobüslerde ağırlık dengesi yükseltildi. Bu değişiklik, otobüslerin yere tutunma kabiliyetini azaltırken savrulmasını artırdı; buna mukabil bagaj kısmı normal şartlarda yolcu kabinine göre daha ağır yüklerle doldurulduğu için üst kabin devrilme ve çarpışma anlarında en kolay tahribata uğrayacak derecede zayıf kaldı.

2- Nitekim otobüs kazalarında en çok tahribata uğrayan kısım üstteki yolcu kabinleridir. Otobüsün tavanını ana şasiye bağlayan direklerin yeterince güçlü olmadığı, özellikle devrilme ile sonuçlanan kazalarda kolayca bükülüp kırılarak içindeki yolcuları koruyamadığı da âşikâr hale geldi. Yolculukta seyir zevkini artırmak için tercih edilen panoramik cam görüntüsünden fedakârlıkta bulunarak yolcu kabinini kaza anında ezilmekten koruyacak daha güçlü yan direkler tasarlanması artık gözden kaçırılamayacak derecede önemli bir gereklilik haline gelmiştir.

3- Binek otomobillerde artık arka koltuklardaki yolcuların da emniyet kemeri kuşanması şartı getirildi ve bu faydalı bir uygulamadır. Otobüslerde ise öndeki dört koltuğun haricinde emniyet kemeri bulunmuyor. Otobüslerin bütün koltuklarında mecburi emniyet kemeri uygulaması hemen başlatılmalıdır.

4- Türkiye, artık trafik denetiminde "mış gibi" yaparak vaziyeti idare etmekten vazgeçmelidir. Herkes biliyor ki bu ülkede trafik denetimi adı var, kendi yok bir uygulamadır; gayrıciddidir, tesadüfidir, belirli standardı yoktur ve son derece seyrektir; o yüzden her trafik kazasında trafiği denetlemekle görevli güçler, daha işin başında, bana göre, -o meşhur oranlama hesabıyla- 8/3 oranında vebali yükleniyorlar. Doğru ve sıkı denetim, kazaları en azından yarı yarıya azaltacaktır.

5- Ekonomik sebeplerden ötürü otobüs firmaları, yolcu kabininde mümkün olduğunca daha çok yolcu taşımak istiyorlar. Daha fazla yolcu koltuğu ise, saatlerce süren yolculuk esnasında yolcunun gitgide daha küçük alanlara sıkışması sonucunu doğurduğu gibi ilave emniyet tedbirlerinin uygulanmasına da imkân bırakmıyor. Bu açmazın derhal çözülmesi gerekir. Otobüs üreten firmalar mütemadiyen daha konforlu olduğu ileri sürülen üst modeller piyasaya sürmek suretiyle taşıyıcı firmalar arasında haksız rekabeti körüklüyorlar; bu yüzden taşıyıcı firmalar, henüz satın aldıkları otobüsün borcu bitmeden yenisini sipariş etmek, bilet fiyatlarında indirim yaparak iç rekabete girişmek, bazen mazot parasını bile kurtarmayan uzun seferlere çıkmak zorunda kalıyorlar.

6- Doğru olan şey, otobüs tasarımını yeniden ele almak, yolcu sayısını otuz küsur civarına düşürecek derecede geniş ve güvenli bir iç mekân imâl etmektir. Yeni tasarım otobüslerde otobüsün ağırlık merkezi yere doğru yaklaştırılmalı, bagaj taşımasında uçaklarda uygulanan kurallara riayet edilmelidir. Yolcu kabininde her koltuk, muhtemel bir çarpma ve devrilme ânında yolcuyu darbe ve savrulmalardan koruyacak dayanıklı ve şeffaf plastik kabinlerle desteklenmelidir.

7- Teklif ettiğim emniyet tedbirlerinin yolcu güvenliğini artırırken, yolcu başına maliyeti yükselteceği açıktır; bu mahzuru önlemek için karayolu taşımacılığını düzenleyen kamu otoritesinin sektöre müdahalesi kaçınılmaz görünüyor. Yüksek güvenlikli otobüslere cazip vergi indirimleri uygulanabilir; otobüs üreten firmalar her sene cicili bicili üst modeller üretmek yerine güvenlik standardı yüksek modellere yönelmek konusunda centilmenlik anlaşmasına davet edilebilir.

8- Güvenlik şüphesiz konfordan önce geliyor ama konfor da ihmal edilmemelidir. Yeni nesil otobüslerde günün teknolojik ihtiyaç ve imkânlarının rahatça kullanılabilmesi de düşünülmelidir. Otobüslerde cep telefonlarının kapatılması mecburiyeti, nezakete uygun ise de haberleşme ihtiyacını sınırlandırdığı için komik görünmeye başladı; kezâ İpod türü âletler, dizüstü bilgisayar kullanımı ve internet bağlantısı da artık kaçınılmaz gereklilikler zümresine girmiş bulunuyor. Bu gibi kolaylıkların vakit geçirilmeden otobüs taşımacılığına uygulanması lazımdır.

9- Otobüs işletmecileri bu teklifleri duyunca, "biz bu işi bırakalım, zaten kıt kanaat ayakta duruyoruz; bunca yüksek maliyetleri artık kaldıramayız" diye feveran edeceklerdir fakat bugüne kadar sürdürülen şekliyle karayolu taşımacılığının bir çıkmaza doğru gitmekte olduğunu onlar da farkediyor olsalar gerektir. Anadolu'da bugünlerde önemli bir dönüşüm başladı: Havayolu şirketleri, gitgide artan bir hızla merkezlerle taşra şehirleri arasında yolcu taşımaya ve çok cazip bir fiyat tarifesi uygulayarak orta halli, mazbut bütçeli insanları da uçak ile tanıştırmaya başladılar. Havayolu taşımacılığında Türkiye kabuğunu kırıyor, özellikle uzun mesafe yolculuklarında bir süre sonra otobüs seferlerinin önemli miktarda azalması beklenebilir. Otobüs firmaları, zaten yaklaşmakta olan havayolu taşımacılığı rekabeti karşısında diri kalmak için sektörlerini yeniden yapılandırmaya mecbur görünüyorlar. Bu yüzden bir an önce kendi aralarında büyük bir kurultay tertipleyerek otobüs işletmeciliğinin geleceğini ve yeni model otobüslerin hangi üstünlükleri taşıması gerektiğini tartışmaya başlamaları gerekiyor.

10- Büyük ihtimalle her şey bir süre sonra eski ritmine dönecek, yeni bir çok ölümlü trafik trajedisine kadar mesele unutulacaktır fakat hiç olmazsa bu sektörde yeni standartlar ve yeni arayışlar geliştirerek, dünya çapında otobüsle yolcu taşımacılığında bir devrim yapmak fırsatı önümüzde duruyor.

Üstesinden de gelebiliriz görmezden de; karar bizim.

AKLINIZDA BULUNSUN: TÜRK MUCİT

Bugünlerde NTV televizyonu, saçma-sapan yarışmalar ve dedikodu programlarına bir yenisini ilave etmek yerine çok güzel ve faydalı bir düşünceyi gerçekleştirmeye başladı. Haberiniz vardır; programın adı "Türk Mucit". Seyircilerini araştırmaya, üretmeye, düşünmeye iten bu gayreti alkışlıyor, NTV'nin diğer kanallara bu konuda örnek olmasını diliyorum.


Kaynak (Arşiv)