Öngörülmüş bir kaos veya "Büyük şef nerdeyse biz oradayız!"

Hemen herkesin üzerine uyabilecek kadar bol, "yersen yoğurt içersen ayran" bir terörizm ve terörist tarifi. Son derece bulanık ve ucu kapalı bir dış politika anlayışı. Bu haliyle Amerikan hükümeti, kendinden başka bütün milletleri ve hükümetleri yeri geldiğinde düşman ilan edebilecek bir strateji geliştiriyor.

Avrupa ise hâlâ uğradığı şoktan kurtulabilmiş değil. Bu belâ, uzun vadede Ortadoğu'nun Müslüman ahalisinden ziyade Avrupa Birliği'ne zarar verirse buna hiç şaşırmamak gerek.

Amerika, bütün dünyaya ikiz kulelerin çöküşünü çokça gösterip kendini mağdur ve haklı ilan ederken dostlarını ve düşmanlarını "destabilize" edebilecek büyük bir siyasi manevranın hazırlıklarını tamamlıyor. Amerika bütün dünyaya güvensizlik yayıyor ve kavraması belki güç gelecek; ama neredeyse bütün dünya kamuoyunu terörize ediyor; terörizm kavramını bu kadar bol ve sıkça; ama aynı zamanda bu kadar itinasız şekilde kullanmaları tesadüfi olamaz. Amerikan kamuoyu ise gündelik siyasetin ancak kampanya boyutundan haberdar veya habersiz; kendi hükümetleri tarafından ustalıkla yürütülen yeni bir kampanya ile karşı karşıya bulunuyorlar ve bu kampanyaya bakarak geleceği tasavvur etmek, bugün fiilen imkansız hale geldi. Amerikan hükümeti, dünyaya yeni bir sözlük dikte ediyor ve bu sözlüğün içindeki kavramları yeniden tarif etmeye hazırlanıyor. Müttefikleri şaşkın ve siyasetsiz; muhalifleri ise tedirgin ve öfkeli.

Galiba Hollywood sinema endüstrisi Amerika'da gizli bir darbe yapıp yönetimi ele geçirmiş olsa gerektir; bu ucuz savaş çığırtkanlığı, bu hissi milliyetçilik gösterileri, bu kamera karşısına geçerek bol gözyaşlı ve iç çekişli dramatik konuşmalar, beyaz perdeden tanıdığımız Amerikan hükümet mantığının öngörülmüş bir kaos için düğmeye bastığını hatırlatıyor insana. Bu bir kaos senaryosu olmalı; aksi takdirde Amerikan hükümeti kendi halkına "kısa vadede ekonomik bir daralma yaşayacağız; ama uzun vadede durum düzelecek" demek gereğini hissetmezdi. Uçak imali ve havacılık sektöründe daha şimdiden 100 bin kişinin işsiz kalacağından söz ediliyor; bu gelişme size çok mantıklı görünüyor mu? Ya "savaş on yıl sürebilir, Amerikan vatandaşları aceleci olmamalıdır; sıkıntı çekebiliriz; ama sonunda mutlaka terörizmi ezeceğiz" beyanatları ne anlama geliyor? Bugüne kadar kendi topraklarında terörle yüz yüze gelmeyen Amerika'nın ölçeksiz tepkisi, terörle otuz seneden beri dudak dudağa yaşamış olan bizlere ne kadar görgüsüzce geliyor değil mi? Amerikan hodbinliğinin ve bencilliğinin uzaktan "görgüsüz" imiş gibi görünmesi önemli bir ipucu. Hodbinlik biraz da özgüven fazlalığıdır çünkü.

Bu işi Arap asıllı bazı insanların yaptığı yolundaki ipuçları, size de gereğinden fazla su götürmez, gereğinden fazla anlamlı, hatta dünya görgüsünden haberdar olmayan vasati zekaya sahip Amerikan kamuoyunu kolayca ikna edecek derecede "kabak gibi" görünmüyor mu? Eğer bu eylemi, iddia edildiği üzere Usâme bin Lâdin tasarladı ve uyguladı ise, Amerikan helikopterleri adamın vücudunu milyonlarca parçaya ayırarak intikam alsalar bile Bin Lâdin daha şimdiden Arap"İslâm dünyasının yeni "halk kahramanı" haline gelmiş demektir.

İslâm dünyasının haline bakınız: Adeta mahcup, yarı suçlu, güçsüz ve siyasetsiz. Fiilî siyasetin sokaklarda ve kaldırımları dolduran kalabalıklar tarafından yönetildiği bir dünya bu. Gelişmeler karşısında pasif, muhtemel kriz senaryolarında nasıl davranacağını bilemeyen ezik bir dünya. Neyse ki biz öyle değiliz; bizim yerimiz ve safımız belli: "Büyük şef nerdeyse biz oradayız!" ve Türk devlet büyüklerinin hayli zamandır ağzında geveleyip durduğu "onurlu dış politika"nın ne olduğunu fiilen görmekle bahtiyarız.

Neyse ki böyle bir kriz ortamında başımızda "büyük Türk büyükleri"nden oluşan bir ekip var; rahat "uyuyabiliriz!"


Kaynak (Arşiv)