Oluler mi perisan, diriler mi?
Osman Bolukbasi'nin Millet Partisi genel baskani oldugu yillarda (65 secimleri olabilir) millet nazarinda buyuk bir popularitesi vardi; konusma uslubu millete hitap ediyor, mitingleri diger partileri kiskandiran kalabaliklari bir araya getiriyor; ama bu alakadan Millet Partisi'nin secim sandigina pek az oy isabet ediyordu. O gunlerde Sayin Bolukbasi'nin meydanda toplanan mahseri kalabaliga bakarak, "basak cok; ama tane yok" dedigi rivayet edilir.
Rahmetli Alparslan Turkes'in cenazesi -katilanlarin ifadesine gore- Ankara'nin o gune kadar sahit olmadigi bir izdiham halinde cereyan etmis. Neredeyse 12 saat boyunca Turkiye'nin her yerinden kopup gelen yuz binlerce insanin cok vakur bir eda ile "olunun diriler uzerindeki son hakki" sayilan dini bir vecibeyi yerine getirmek icin bir araya gelmesi, bazi yorumcular tarafindan saskinlikla karsilandi ve basinda bu buyuk kitlenin cenazede ispat-i vucut etmesi hakkiyla degerlendirilemedi.
Evvela kabul etmek gerekir ki, bu kitlenin tamami MHP'li degildi; aralarinda DSP'den RP'ye kadar uzanan partiler yelpazesinde samimi olarak saf tutmus insanlar vardi. Diger taraftan cemaatte artik MHP cizgisinde olmadigi halde, vicdani ense kokunden yakalayarak sarsan bir vefa hissinin harekete gecirdigi eski MHP'liler ve ulkuculer de bulunuyordu ve nihayet en azindan 30 yildan beri millet icinde koklesmis MHP teskilatinin liderine karsi son vazifeyi yerine getirmek icin ayaga kalkmasi vardi.
Bu sasirtici alakanin gorunur sebepleri uc asagi bes yukari boyle ifade edilebilir; ama bir de gorunmeyen, cogu gozlemci tarafindan dogru durust anlasilamayan sebepler de vardi; bu sebepleri dogru tahlil edebilen ve geregini yerine getirmeyi goze alan bir siyasi partinin ilk genel secimde iktidar olma sansi cok buyuktur; aklimin erdigince bu gorunmeyen sebebi anlamaya calisiyorum.
Cenazeyi bastan sona takip eden bir yakin dostumun mektubundan bazi satirlar iktibas edersem, belki ne demek istedigim daha iyi anlasilacak:
... "Ankara'ya cenazeye gittim. Oluden cok diriler beni perisan etti. Anadolu'nun dort bir yanindan gelmis, sirtlarinda paltolari olmayan, tabaninin delik olduguna gormeden emin oldugum ayakkabilari ile Anadolu insani tekbir getirerek cenazeyi kaldirdi. O insanlari gorup de aglamamak mumkun degil. Ihlaslarina bakiyorsunuz, inanclarina bakiyorsunuz, inandiklarina bakiyorsunuz; ah demekten gayri careniz yok. Allah bahtlarini acar insaallah!"
Bu cenaze toreninde -Mevla rahmet eylesin- mevtanin geride biraktigi izi asan bir derin mana zuhur etmis gorunuyor; belki de o muthis kitle rahmetli Turkes'in siyasi kariyer ve kideminden ziyade, vaat ettigi siyasi potansiyele inandigi icin bir araya gelmek ihtiyacini hissetmistir; belki hic beklenmeyen bir vefatin ardindan karsi konulamaz bir yalnizlik hissine kapilan kitlelerin feveranidir bu; belki sistemin adam yerine koymadigi o sessiz ve derin Anadolu kitlesinin cok zarif, cok ince ve cok vakurane bir eda ile sisteme varligini ima edisidir. Sirtinda paltosu, cebinde bir ogunluk yemek parasi olmayan, karli, camurlu ve soguk bir Ankara kisinda perisan ayakkabilari ile bir tarih misyonunun yaninda yer aldigini hatirlatan o insanlar, aslinda devletin, sistemin, siyasi partilerin, basin dunyasinin asil muhatap almasi gereken sessiz ve garip cogunluktur. Ve onlarin berbat bir kis gununde Ankara'da, Meclis onunde, Bakanliklar'da, Kocatepe Camii'nde, genis bulvarlarda ispat-i vucut eylemeleri siyasi manalarin cok daha derininde, "deruni" bir mana tasimaktadir. Belki de bu, lisan-i hal ile milletin devletine, "Ben buradayim, beni unutma!" deyisidir.
Bilmem ki kac seneden beri bu ulkede siyaset, "millet" denilen o esas kitleye ragmen icra edilen bir zenaat haline geldi; senelerce millet adina siyaset yaptigini ileri surenler milletin esas ruhu ile temasa gecmeye bir turlu cesaret edemediler; cig bir koylu edebiyati, neticede istihzadan baska mana tasimayan ucuz halk dalkavuklugu ile sisteme hissedar olanlar milleti gercekten anlamaya ve dinlemeye hic yanasmadilar. "Az olsun, benim olsun" zihniyetiyle sistemden yuzde ucluk-beslik hisse senedi kapatarak kendi sirketlerinin bilancosunu dusunenlere soz yok; bu millete irgat, hademe gibi hizmet etmeyi dusunenler varsa, yukarda iktibas ettigim dost mektubundan yeterince ders cikarabilirler.
O mahseri kalabalik aslinda bir ciglikti; bu memleketin "yerli" kultur kodlarini okumaya ve anlamaya asina olanlar icin afaki yirtan bir ciglik; duyanlar duydu!..
Not: Bu kose mudavimlerinin sahsinda o derin ve sessiz kitlenin bayramini tebrik ederim; bayraminiz -ismiyle musemma- bayram olsun!