Ohh deme, ahh de!
"Ahlak ayrı şey din ayrı şeydir. Evrensel ahlak kuralları ile İslam dini ahlak kuralları örtüşür. Din dersleri zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır. Evrensel ahlak kuralları ayrı bir ders olarak okutulmalıdır."
"Aklı başında herkes kendine sorsun. % 20'si Alevi olan bir toplumda -ki Aleviler namaz kılmaz- zorunlu olarak sûre ezberletilmesinin mantığı var mı? Sûre öğretmek isteyen göndersin çocuğunu. Ama Aleviler çocuklarına bilgisayar, matematik, biyoloji, edebiyat öğretmek istiyor."
"Benim çocuğumun da girmesini istemiyorum, kendisi de istemiyor. Bunun yerine bilim tarihi konsa ne güzel olur, bilimin önündeki en büyük engelin dinler olduğu anlatılsa ama nerdee... Bunlar dinle bilimi birleştirmeye çalışıyorlar."
"Karar olumlu; ama seçmeli veya değil, din dersi yerine genel ahlak kuralları dersi daha olumlu ve birleştirici olurdu."
"Laik devletimizin kamusal okullarında bu tür bir ders olmamalı. Bu yaştaki çocuklara namaz sûreleri ve dogmalar değil sorgulayıcı, araştırmacı bir kişiliğe sahip olmalarını sağlayacak dersler verilmelidir. Seçmeli/seçmesiz hiçbir şekilde devlet okullarında din dersi verilmemeli. Camileri din için kullanalım okulları değil."
"Ohh bee ohhhh! Bir Alevi olarak bu kararın alınmasına çok çook sevindim. Çocuğuma zorla başka bir dinin öğretilmesi resmen zulümdü bana. Umarım bir an önce son bulur bu zorlama."
"Şimdiye kadar beklemeniz bile hataydı. Bilim nerdee din nerde. Çocuğunu eğitmek isteyen göndersin Kur'an kursuna, imam hatipte yer mi yok? Milli eğitimin amacı din öğretmek değil, iyi vatandaş yetiştirmektir ama nerdee. Milli Eğitim Bakanı alıp da milli eğitimin amaçlarını okusa iyi olur."
...
Din derslerini mecburi olmaktan çıkaran mahkeme kararı üzerine yapılan okuyucu yorumları böyle sürüp gidiyor; eğer bu yorumları Alevi kamuoyunun sesi diye kabul edersek mahkeme gerçek bir probleme parmak basmış demektir.
Yorumlarda dikkatimi çeken şey, dinle ahlakın birbirinden ayrı olduğu zannının yaygınlığı idi. "Benim çocuğuma evrensel ahlak kurallarını öğretin, ayrıca İslâm ahlâkına veya dinden türemiş ahlâka gerek yoktur" kanaati, anlamlı şekilde tekrarlanıyor. Bu varsayım doğru değildir ve içi boştur. Laik veya Hümanist ahlak zannedilen prensipler bile, bir şekilde din mahreçlidir. Evvela bunu tespit edelim. Yani, İslâm'ın Sünnî akidelerini beğenmeyenlerin alternatifi, bir başka dini doktrinin ahlak kurallarını benimsemektir. Böyle olduğunu bilerek İslâm ahlâkını tercih etmeyenlerin seçimini saygıyla karşılarım; fakat yukarıdaki yorumları okuyunca çok üzüldüğümü de itiraf etmeliyim; üzüntüm İslâmi akîde ve umdelerin reddinden doğan bir avukatlık içgüdüsü değil, bilakis Alevilerin içinde bulunduğu kaotik zihni durumdan kaynaklanıyor; bilindiği gibi bu kaosun zirve noktası, Aleviliğin İslâm harici (Ali'siz), Hümanist ve Seküler bir hayat tarzı gibi kabul edilmesidir. Alevilerin mühim ekseriyetince bu zorlama yorumun kabul gördüğünü zannetmiyorum; kaldı ki kendini böyle tarif edenlere de saygı göstermek zorundayız. Ne var ki bu istikametin varabileceği mânidar bir çıkış yoktur benim fikrimce. İnsanların manevi ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyaçlar, belli bir zaman içinde mutlaka yeniden dini formlara dönüşür ki bu çerçevede bizatihi Atezim dahi din sûretine bürünmektedir.
Din eğitiminin gönüllülük esasına dayanmasını doğru bulanlardanım; ama seviyesi yüksek ve kaliteli din eğitimi, bütün toplumlar için ihtiyaçtır ve zaten uygulanmaktadır. Okullarda mecburi din eğitimine muhalif Alevi kardeşlerimiz -ve tabii Sünniler de-, tenkitlerini doğrudan "din"e veya İslâm'a yöneltmek yerine eğitimin kalite ve muhtevasına yöneltmiş olsalar bu kaostan hepimiz daha kârlı çıkarız gibime geliyor.