O taşın altına elimi koyuyorum
-Ooo ulu üstad, görüyorum ki siz de Kürt açılımını destekliyorsunuz; bir önceki yazınız, bazı eski dostlarınız arasında infiale sebep olmuş. Hayırdır?
-Anlatayım Çekirge. Sağolsun, eski okuyucularımdan biri mektup göndermiş, diyor ki, "siz yıllar önce 'Bizim Kürtler, neredesiniz?' başlığıyla Türkiye Günlüğü Dergisine bir yazı yazmıştınız; orada Kürt Meselesi'nin olmadığından söz ediyordunuz. Ne oldu, değiştiniz mi?"
-Değiştiniz mi?
-Çok açıksözlüsün; bir insana "değiştiniz mi?" diye sorduğunuzda, alacağınız her cevaba dudak bükme hakkınız doğar. Hayır değişmedim, o yazı hâlâ bana ait ve orada duruyor. Aradan şöyle böyle 15 seneden fazla zaman geçti, Kürt meselesi de olduğu yerde duruyor. Böyle bir meselemiz hiç olmayabilirdi fakat şimdi var...
-Sözünüzü kesiyorum, Kürt açılımını eleştiren muhalefeti siz de eleştiriyorsunuz fakat muhalefet, bu konuyu gündeme ABD'nin getirdiğini, Kuzey Irak'tan çekildikten sonra bölgedeki otorite açığını kapatmak için Türkiye'yi kendi yerine ikame etmeye çalıştığını, hükümetin de bu plana itaat etmek zorunda olduğunu ileri sürüyor; ne diyeceksiniz?
-Hatta daha fazlasını da imâ ediyorlar; güya Türkiye, Kuzey Irak'a bir mânâda vesâyet edecek, hemen ardından Türk ve Irak topraklarını da kapsayan bir Kürdistan devletine yeşil ışık yakılacağından dem vuruyorlar ve bu çözüme tav olursak toprak birliğimizi kaybederiz, parçalanırız demeye getiriyorlar.
-Siz bu ihtimali ciddi bulmuyor musunuz?
-Niçin ciddi bulayım ki? Türkiye sadece Türkiye'de yaşayan Kürtler için değil Kuzey Iraktakiler için de bir cazibe merkezi durumunda. Belki bazı müfrit Kürtlerin aklından böyle bir senaryo geçebilir fakat burada kendini rahat, hür hisseden, sahip olduğumuz nimetleri itilip kakılmadan paylaşan Kürtler için, Türkiye'yi bırakıp böyle bir Kürdistan'da yaşamak hiç de tercih edilir bir şey sayılmaz. Ben Türkiye'nin bölünüp ufalanacağına asla ihtimal vermiyorum, rıza da göstermem; nitekim "ver kurtulcu" millîci arkadaşlara da hiç katılmadım.
-Peki çözümün ABD tarafından dayatılmasına ne diyeceksiniz; sizde hiç hamiyyet-i milliye kalmadı mı yani?
-Bir insanın ne kadar millîci olduğunu isbat mevkiinde kalması züldür Çekirge; hamiyet sahipleri kendileri kadar başkalarının da bu tarzda imtihana çekilmesine rıza göstermemelidir. Vatan sevgisini bir keskin satır gibi birbirimize sallamamalıyız. Çözümü ABD'nin dayattığı doğru olabilir ama unutma, vaktiyle bu sıkıntıyı başımıza çorap gibi geçirenler de onlardı ve biz devlet olarak, yazar-çizer takımı olarak bu olup bittiye karşı koyamadık. Tezkereyi Meclis'te reddettik ve sonuçlarına katlandık, yapabildiğimiz bu kadardı. Şimdi çözüm fırsatı varsa gerçekten, bunu desteklemek nâçiz fikrime göre hamiyyet-i millînin ta kendisidir.
-Yani dış güçlerin planına destek veriyorsunuz?
-Ne münasebet; çözüm ihtimaline destek veriyorum. Bölgeye huzur gelecekse, askerimizin, evlatlarımızın burnu kanamayacaksa, dağlar gibi askerî masraf yükünden kurtulacaksak çözüme karşı çıkmam; fakat muhtevasına dikkat kesilirim.
-Ama yine de pek hükümet yanlısı bir çizgide duruyorsunuz?
-Bu da pek itibari bir lâf Çekirge; herkes gibi benim de en temel dikkatim doğru düşünmek üzerinedir. Unutma ki hükümet Kürt açılımıyla büyük siyasi risk üstlendi; belki bu yüzden çantada keklik gibi görünen önümüzdeki seçimleri kaybedecek. Onlar ellerini taşın altına koydular ve öyle zannediyorum ki çözüm arayışları başarıyla sonuçlansa bile bu süreçte yıpranacaklar. Bu cesareti takdirle karşılıyor ve destekliyorum. Bana göre hamiyyet-i milliye sahibi olmak bunu gerektirir; elâlemin ne söylediği ise kendilerine...