N'olacak bu Fener'in hali?
Bu sayfanin okuyuculari icin futbol anafikirli yazilarin pek de matah bir mevzu sayilmayacagini tahmin ederim; dogrusu boyle dusunenler pek de haksiz degiller: Taraftarligin fanatizme, sportmenligin "bu maci alacagiz baska yolu yok" sovenligine, centilmenligin ucuz kabadayiliga, kural bilgisi ve spor kulturunun lumpenlige kurban verildigi bir vasatta futboldan soz acmak, en azindan bazi cevrelerde belirgin bir kucumseme edasi ile karsilaniyor.
Bu kabil istihzalari goguslemek pahasina (diger kuluplerde durumun henuz bu kadar net gozlenemedigi gerekcesiyle) kisa bir sure icin dikkatinizi Fenerbahce kulubune cevirmenizi isteyecegim: Bu kulupte nice zamandir cok ilginc gelismeler cereyan ediyor ve ben Fenerbahce'de olup biten hadiselerin, Turkiye'yi egemenligi altinda tutan zihin iklimiyle yakin paralellikler gosterdigi zannindayim. Fenerbahce'nin yonetimi uzaktan bakildiginda (ayni Turkiye gibi) kongre, yonetim kurulu, baskanlik divani gibi mesru ve demokratik uzuvlar tarafindan tesekkul ediyormus gibi gorunuyorsa da fiiliyatta Fenerbahce, Weber'in karizmatik lider tarifine eldiven gibi uyan "efsanevi" Ali Sen tarafindan yonetiliyor. Elbette Fenerbahce'nin mevcut mevzuat hukumlerine gore kurulmus yargi, yurutme ve yasama organlari var ve kisa vadede cok etkili kurnazligini uzun vadede isadamliginin gerektirdigi zeka ile harmanlayarak gucunun sinirlarini istedigi gibi belirleyen Ali Sen, zahirde bu kurullarin islerligini gozetmeyi ihmal etmiyor. Fenerbahce'nin yonetimi, uzmanlik gerektiren islerde profesyonelligi tartisilmaz mutehassislar istihdam etmek konusunda (tipki hukumetlerin ihtisas gerektiren alanlarda bakanlik ve mustesarlik tesis etmesine benzer sekilde) gerekeni yerine getiriyor; ama kriz aninda karizmatik liderlik, ihtisas bilgisine ve onceden yazilmis kurallara galebe ederek yonetime el koyuveriyor! Ayni Turkiye'de oldugu gibi Fenerbahce'de de taraftar kitlesi ile yonetim arasinda bilgi akisini yonlendiren bir medyatik katman mevcut. Fenerbahce medyasi, kimi agizlarin nes'eli ve cakirkeyif zamanlarda 30 milyona kadar cikarilan taraftar kitlesini ibda ve insa eden bir gorev ustlenmis durumda. Onlar gercekte su kadar milyonluk bir taraftar kitlesinin ne dusundugunu merak etmek yerine, nasil dusunmesi gerektigini duzenliyor ve o "mevhum" kitle adina gucu, Fenerbahce yonetimi ile paylasiyorlar.
Isin ilginc tarafi, ayni Turkiye'de oldugu gibi Fenerbahce'de de isler iyi gittigi muddetce -su kadar milyonluk- taraftar kitlesi, olup-biteni onaylayarak Fenerbahce renkleriyle kurduklari ayniyet psikolojisi ile yonetimi alkisliyorlar. Isler kotuye gittiginde karizma harekete gecerek yumrugunu masaya vuruyor ve mizildanmaya hazirlanan mevhum taraftar kitlesiyle birlikte kulupici muhalefeti de sindiriveriyor; ulkeyi veya kulubu yuksek riskli borclarin altina sokmak, en feci basarisizliklari bile dramatik bir gensoru atmosferine burundurerek rest cekmek, gozden cikarilmis unsurlari bir anda istiskal ederek pabucunu eline vermek, gercekte zerre kadar kaale almadigi halde mevhum kitleyi onore eden buyuk ve yuvarlak laflarla kendi karizmasini pekistirmek gibi nice unsur, aslinda Turkiye ile Fenerbahce yonetiminin sasilacak olcude birbirine benzedigini hatirlatiyor. Bu noktada ici bosaltilmis "vatandaslik" kavramiyla "taraftarlik"in neredeyse ust uste cakismasi tesaduf degil. Turkiye gibi Fenerbahce de, vatandaslarin ve taraftarlarin aidiyet hislerini abartarak denetimden cikaran birer "zoom" faktoru olarak ise yariyor. Sizin son tahlilde Fenerbahce veya Turkiye icin caninizi feda etmeniz, yukarisi icin mana tasimiyor; yonetime fiilen katilma arzusu izhar etmedikce sahip oldugunuz vatandaslik veya taraftarlik onuru teorik planda yuceltiliyor. Kestirme ifade ile basariyi alkislamak ve yenilgiye kahrolmak gibi "epik" haklariniz yonetim tarafindan sonuna kadar korunmaktadir; ama sadakatinizin sinirlarini "yonetime katilmak" gibi tehlikeli alanlara tasirmaniz asla hos karsilanmayacaktir.
Fenerbahce fanatiklerinin cok sevdikleri ve benimsedikleri bir kavram var: "Fenerbahce Cumhuriyeti." Tesaduf bu ya, ulkemiz de Cumhuriyetle yonetiliyor. Simdi anafikri iyice kavradiginizdan emin olmak icin metin sonundaki sorular faslina gecebiliriz:
Her iki "cumhuri" idarede taraftarligin veya vatandasligin yonetimden kesinlikle yalitilmis mevhum bir alanda tutulmasi, tesadufi bir benzerlik olabilir mi? Futbol kuluplerinde "amigoluk" sektoru araciligi ile yurutulen "gozle gorunur" taraftar desteginin cumhuri idarelerdeki karsiligi nedir ve netice itibariyle "n'olacak bu Fener'in hali" veya "N'olacak bu Turkiye'nin hali" gibi beylik sualler nicin sasilacak olcude birbirine benzemektedir? Gunun birinde butun Fenerbahce taraftarlarinin Fenerbahce plajinda denize girmek istemesiyle "Halk plajlara hucum etti; vatandas denize giremiyor" sizlanmasi arasinda bir keyfiyet farki var midir?