Medenî bir mesele: Nasıl eğleniriz?
Bu gece yılbaşı, ne yapacağız? En muhafazakârımız bile akşam evine giderken 100 gram çekirdek olsun götürmez mi evine? Ertesi gün tatil, okullar kapalı; o neyse fakat çocukların kâbusu kurslar da dükkân açmayacaklar. Aile akşam sofrasında bir araya gelecek, televizyon açılacak; ekranlardan odalara seviyesiz espriler, sululuklar, pavyon kalitesinde müzik boca edilecek; eski tâbirle çoğumuz "PTT" yapacağız: Pijama, terlik, televizyon. Birkaç müeddep kanal hariç mutlaka dansöz çıkarılacak, alelacele başka kanallara seğirteceğiz. Sonra?
Yılbaşını bir tarafa bırakınız; bizim bir sevinmek, eğlenmek, bir an olsun neşelenmek için geliştirdiğimiz medenî bir üslûp var mı? Evlatlarımız, yakınlarımız evlendiğinde düğün yaparız. Düğünlerimizin kahir ekseriyeti, acınacak derecede "eğlence özürlü" eğlenme gayretlerine sahne olur. İçkili düğünleri saymıyorum, içkinin kat'iyyen men'edildiği cemiyetlerde bile bazı gençler kıyı"bucak meyve suyuna karıştırılmış vokta çekerler. Köşeye lök gibi kurulmuş orkestra, "La Comparsita"yı müteakiben aynı ritim ahengini taşıyan günün moda parçalarını zangırdatıp durur. Gürültüden yanınızdakiyle konuşamazsınız. Ekşimeye yüz tutmuş karton kutulu mevye suyu ile sunulan bayat kuru pastalar, kreması margarinle doyurulmuş karbonat kokulu yaş pastalar ikram edilir. Sonra dans rezilliği başlar; gerçekten rezilliktir çünkü bir salon dolusu adam içinde birkaçı hariç kimse dans bilmez, taklid ederler. Sahte ve ürkek bakışlarla piste çıkılır; çiftler birbirine çarpmamak için sarkaç gibi bir sağa bir sola yalpalanarak "murad alırlar". Derken orkestranın kararıyla daha hareketli parçalara geçilir. Kerhen çağrılmış uzak akrabalardan birkaçının dekolte giyinmiş hanım üyeleri, bazı akrabalarını utançtan masanın altına sokacak figürlerle döktürüp dururlar. Çiftetellide çok durulmaz, "Roman havaları"na geçilir; bunca garip figürü nereden ve hangi boş zamanda talim ettiğini asla kestiremediğiniz bazı erkekler, ceketlerini kalçalarına bağlayıp kalça ve göbek titreterek ana"babalarının "maaşallah"larını, bu satırların yazarı gibi anti"sosyal zevatın ise hayretlerini celbederler. Gelinin suratı plastik badana ile kaplanmış gibi sun'i bir makyajla sıvanmıştır. Damat ise ilk ve son defa giydiği elbisenin içinde rahatsız ve tedirgin. Çocuklardan başka kimseyi memnun ve mutlu etmeyen mânâsız dernekler...
Uzatmaya gerek yok. Şimdiki zaman, insanlara, toplumlara ve medeniyetlere bir sual sormuştur: "Eğlence sizin için ne anlam taşır; hangi vesileyle ve nasıl eğlenirsiniz?" Bu sorunun cevabı düğünde şerbet dağıtıp ilahi ve dini musiki icra ettirmek değildir; düğüne katılan bütün hanımların başörtülü olması, içki yerine meyve suyu ve gazoz ikramı da değil; cevaptan çok kaçış! Bu cevabı sıradan insanlar veremez; buldukları cevap, yukardakine benzer az"çok. Entelektüeller, fakihler, gerçek kanaat önderleri vermelidir cevabı. Ya birileri çıkıp "ne eğlencesi, eğlenmek yasaktır" diyecek veya "eğer hâlâ birkaç emare varsa" medeniyetimizin bütün fakülteleri harekete geçirilip doğru örnekler ve tatbiki kabil "had"ler getirilecektir.
Dini bayramlarımız eğlenmekten ziyade ziyaret teatisi anlamına kilitlenmiştir; eğlence fikri için model teşkil etmezler. Bugün yılbaşı, neleri yapmamamız gerektiğini cuma hutbelerinde dinleyip irşâd olduk; tamam, sıradan bir gün bu. Peki, yarın bir vesileyle eğlenmek gerektiğinde ne yapacağız: Yasaksa yasak deyin; değilse âdâbını gösterin!
Şimdiki zamanın suallerine cevap veremeyenler, eninde sonunda "Firenk Mukallidi" olur çıkarlar. Şimdi hepimiz ucundan"kenarından Firenk mukallidiyiz çünkü "şimdiki zamanı"nın bedelini ödemeden, veresiye usulü yaşayıp gidiyoruz.
Not: Yeni yılınızı, herkese sıhhat, afiyet, huzur ve bereket getirmesi temennisiyle tebrik ederim.