Kutlu Doğum’un hatırlattıkları
“Efendimiz”, bundan 1442 sene önce bugünlerde doğumu ile dünyayı şereflendirdi.
Milâdî 571 senesi Nisan ayının son üçte birlik faslına denk düşen 12. Rebiülevvel Pazartesi gününü içine alan hafta, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hayırlı bir gelenek ihdâs olunarak Kutlu Doğum Haftası olarak kutlanıyor.
Böyle güzel ve hayırlı hadiseyi vesile kılarak bir başka konuyu hatırlatmak belki yakışıksız kaçacak ama unutulmamalı diye düşünüyorum; bundan 6 sene önce 27 Nisan’da Genelkurmay sitesinde yayımlanan meşhur bildiride, Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla yapılan bazı faaliyetlerden “Cumhuriyet karşıtı” eylem diye bahsolunuyordu. 7 Mayıs 2007 tarihli Radikal’de yayımlanan bir haber, dönemin ruhunu aksettirmesi bakımından bir kere daha hatırlanmaya değer:
“Genelkurmay Başkanlığı’nın 27 Nisan bildirisiyle tepki gösterdiği ‘Kutlu Doğum Haftası’ etkinliklerinin bir benzeri Haydarpaşa Lisesi’nde yapıldı” cümlesiyle başlayan haber şöyle devam ediyordu: “Sevgi Eğitim ve Yardımlaşma Derneği’nin düzenlediği etkinliğe yaklaşık 250 kişi katıldı. Etkinlik Genelkurmay bildirisinde yer alan ve büyük tartışmalara neden olan örneklerdeki gibi Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir kurumun çatısı altında yapıldı. SEVYAD’ın etkinliği ‘Haydarpaşa Lisesi Kültür Merkezi’ binasında önceki gün saat 20.30’da başladı. Kutlu Doğum Haftası kutlaması için gelenler önce Haydarpaşa Lisesi Kültür Merkezi’nin içindeki mescitte namaz kıldı. Davetliler daha sonra salondaki koltuklarda yerlerini aldılar.
Harem-selamlık düzende erkekler sol taraftaki koltuklara, kadınlar ise sağ taraftaki koltuklara oturdu. Harem-selamlık düzen alındıktan sonra barkovizyonda iki sene önce kurulan derneğin faaliyetleri gösterildi. Etkinliğe katılanların çoğu, çocuklarıyla birlikte gelmişti...”
Haberde ve dolayısıyla Genelkurmay bildirisinde mâkul sayılması gereken en önemli tenkid, kutlamanın bir devlet okulu binası içinde yapılmış olmasıydı ama töreni izleyen muhabirin, ne kadar “ihbarcı” bir hâletle olayı –biraz da ballandırarak- hikâye ediş tarzı gözden kaçmıyor.
Kutlama gecesini tertip edenlerin bu inceliğe, o tarih itibariyle dikkat edilmemiş olması üzücüdür. Bu memlekette Efendimiz’i anmak, kutlu velâdetini hatırlamak ve onun vasıtasıyla getirdiği haberle yeniden hayat bulmak için yer mi bulunmazdı?
Bu vesileyle yeniden hatırlamalıyız ki Müslümanlar sadece siyasette, ticarette değil, hayatın her ânında; sokakta yürürken, alışveriş ederken, otomobil kullanırken, hatta tek başına olduklarında bile taşıdıkları ağır temsil görevinin sorumluluğunu duymak ve bu sorumluluğa yaraşır bir vakar ile davranmak zorundadır.
Efendimiz’i anmanın bir yolu da şüphesiz, böyle hayırlı kutlama vesileleriyle onu tanımaya, daha çok sevmeye gayret göstermektir fakat onun değil dinin büyük meselelerinde, gündelik hayatın en sıradan ayrıntısında bile gösterdiği örneği taklid etmek ve tabiatımızdan bir parça hâline getirmek çok daha faydalı bir yâd ediş biçimidir.
O, dünyaya güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilmişti; bu cümleyi herkes bilir fakat içini ne yazık ki lâyıkıyla doldurmak ve anlamaktan uzak bulunuyoruz. Kendine Müslümanlık sıfatı ve kimliği yakıştıran her insan, günün her ânında sadece kendisini değil, Efendimiz’i de temsil ettiğini öğrenmeli, bilmeli. Kutlu Doğum Haftası, en azından ve hiç olmazsa Müslümanların bir hafta boyunca onun güzel hasletlerini, nezaketini, yardımseverliğini, dirayetini, merhametini, dinine sadakatini, ahdine vefâsını, emânet ehli oluşunu, yalandan Şeytandan kaçarcasına kaçınmasını, fukaraya alâkasını, cömertiğini, temizlik ve sadelikte ısrar üzerine kurduğu şıklığını, teemmülünü, tefekkürünü, hâsılı en az bunlardan birini bir tiyatro sanatçısıymış gibi taklid ettikleri bir tazelenme, bir arınma zamanı olmalı.
Büyük meselelerle küçük şeyleri gündelik hayatta önem sırasına koymanın mantığı olabilir; dinde, dinî temsilde böyle bir hakkımızın olmadığını söyleyebiliriz.
Onu sevmek ve ona ittibâ etmek, hâlini kuşanmak, ahlâkını bürünmek ve hadiseleri karşılayan bakış açısını, problem çözme tarzını taklit etmekle bir kat daha ziynetlenecektir.