Kurda kuzu, öğrenciye tablet!
Fatih projesi hakkındaki eleştiriler, “Bir dokun bin âh dinle bu kâse-i fağfûrdan” cinsinden yankılara yol açıyor. Uygulama şimdilik sınırlı ama “Çok iyi oldu, çocuğum yüksek teknolojiyle tanıştığından beri derslerinde daha başarılı oldu” diyen çıkmadı henüz.
Eleştiriler tablette yoğunlaşıyor; dersliklerde akıllı tahta uygulaması tasvib görüyor ama her öğrenciye bir tablet verilmesinin iyi bir fikir olmadığında ittifak var. Pilot uygulamada görev alan bir öğretmenin tesbitlerini özetleyerek size aktarmak istiyorum.
Diyor ki öğretmen, “Önce yarıyıl tatilinde kursa alındık, ardından açılış töreni yapıldı; öğretmen ve öğrencilere tablet dağıtıldı, ağ bağlantılı interaktif (akıllı) tahtalar konuldu. İnteraktif tahtalar çok kullanışlı ve faydalı ama tabletler için aynı şeyi söylemek imkânsız. Tek olumlu tarafı ders kitaplarının tablete aktarılmasıyla kâğıt ve orman ürünlerinden tasarruf etmek. Öğrenciler ders dinlemek yerine oyun oynamak veya nette gezinmeyi tercih ediyorlar. Okula kitap, defter, kalem getirmeyi artık lüzumsuz bulanlar çoğalıyor. Tabletle uğraşmak derse yoğunlaşmayı engelliyor. Bütün çocukların hasretle beklediği teneffüs saatlerinde bile bahçeye inip şakalaşan, konuşan, oynayan çocuklar artık dinlenme saatlerinde bile ellerinde tablet, face’te geziyor oyun oynuyorlar. Kimse sınıftan çıkmıyor. Anti-sosyalleştiler.”
Bir öğrenci demiş ki öğretmenine, “Hocam, bunlar kurda kuzuyu teslim ettiler!”
Tableti doğru kullanan yüzde bir nisbetinde fikrinde öğretmen. Sınırlamalar fayda etmiyormuş, isteyen bir yolunu bulup sistem programını kırdırıyor ve oyun yükletiyormuş. “Eskiden cep telefonu toplardık dersi engellemesin diye, şimdi tablet topluyor, ders bitince iade ediyoruz. Bu arada ‘Tablete bakmaktan gözüm acıyor’ diyenler çıkmaya başladıysa da terk edemiyorlar çünkü bağımlılık yapıyor. Tabletlerini geçici olarak ellerinden alınca deliye dönüyorlar. Projeyle ilgili anketler yapıldıysa da uzun ve sıkıcıydı; daha pratik, kısa ve samimi anketler düzenlenmeli. Her şeyi önlerinde hazır bulan öğrenciler, az da olsa yokluğu bilenlere göre daha tatminsiz, sorumsuz ve mutsuz oluyorlar.”
Vaziyet böyle görünüyor; akıllı tahta, internet’ten faydalanma, iletişim teknolojisini öğrenme gibi hususlarda itiraz yok fakat tablet uygulamasındaki sıkıntı âşikâr.
Yakınlarım arasında tablet toptancılığı yapan kimse olmadığı için daha insaflı bir nokta-i nazardan meseleye bakabildiğimi düşünüyorum. Her öğrenciye bir tablet aslında iyi fikir ama tabletin tipi ve muhtevası iyi tayin edilmeli. Meselâ sadece e-kitap okumaya yarayan, ekranı özellikle siyah beyaz ekranlı ve elektronik mürekkep tercih edildiği için gözü yormayan türde tabletlere dikkat çekmek isterim. Bu tabletler sadece ve sadece kitap okumaya yarıyor; oyun, iletişim vesaire gibi çocukların aklını çelecek unsurlara kapalı. Teklifim şu: Milli Eğitim Bakanlığı elverişli bir fiyatla isteyen her çocuğa, -ama ücretinin bir kısmını mutlaka öğrencinin karşılaması şartıyla- bu e-kitap tabletlerinden vermeli ve buna ilaveten Türk ve dünya klasikleri ve edebiyatına dair eserlere de küçük bir ücret mukabilinde öğrencilerin erişmesine zemin hazırlamalı. Tablette edebi ürünler düşük ücretle, ders materyalleri ise bedava temin edilmeli. O tabletle bu tablet arasında mühim mahiyet farkı var; bu tablet sadece okumaya yarıyor. “Niçin bedava değil de kısmen ücretli?” diyebilirsiniz, sebebi açık: Bedava kitabın rağbeti yoktur, maliyetine katkıda bulunduğumuz şeyleri daha iyi sahipleniriz de ondan.
Sivil anayasa yerine kıyak avantaj konusunda ışık hızıyla uzlaşan vekillere bir çift sözüm vardı, yer kalmadı; gelecek sefere inşallah. [email protected]