Kur’an’a hizmet etmek şereftir

Küçükçekmece Belediyesi fevkalade bir eseri ayağa kaldırdı. Aziz Yeniay, kültür hizmetleri ve yatırımları konusunda çok dikkate değer bir marka isim. Kültür ve irfânımıza bu eseri kazandırdığı için şükranla yâdedilmeyi hakediyor.

Sadece Halkalı, Sefaköy ve Cennet Kültür merkezlerinde düzenlenen eğitim ve kültür programları bile iftihara vesile olacak bir kalite sergiliyor. Düzenli aralıklarla Küçükçekmece ve İstanbul halkına sunulan sanat sergileri ise dünya kalitesinde yüz ağartıcı kültür hadiseleri oldu.

İki gün önce açılışı yapılan yeni kültür merkezinin ismi basında tereddüdle karşılandı. Zaman gazetesinde Eda Nur Üçer’in yaptığı küçük ankette “Arenamega” adını tasvib eden bir kişi bile çıkmadı. Haberi duyduğumda, “Böyle güzel bir hizmet, son dakikada nasıl böyle hatalı bir isimle tartışılır hale getirilir, yazık” diye üzülmüştüm. Mucize gibi bir şey oldu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açılışta yaptığı konuşmada çok güzel değerlendirmeler yaptı: “Açılışını yaptığımız kamu ya da özel sektör yatırımlarında Türkçe hassasiyetini kaybettik” tesbitinden sonra sözlerine “Eserlerimize isim koyarken, asla yokluğunu ve yoksunluğunu hissetmeyeceğimiz bir tarihimiz, kültürümüz, medeniyetimiz var. Bir çocuğa ya da bir çocuk kadar değerli olan bir büyük esere isim koyarken, başka dillere, başka simge ve sembollere hiç ihtiyaç duymadan, kendi dilimizi ve kendi medeniyetimizi yaşatacak bir anlayışı sürdürmemiz gerektiğine inanıyorum” cümleleriyle devam etti ve esasen şahsında mündemiç problem çözme kabiliyetini şu cümleyle taçlandırdı:

-Bugün açılışını yaptığımız, Türkiye’nin ve Avrupa’nın her açıdan bu büyük eserine, Aziz kardeşim[den] inşallah Arenamega yerine daha bizden, daha bizim kültürümüzden isim düşünülmesini de sizlerin takdirlerine ve fikirlerine sunuyorum!

İşte bu kadar kolay. Bu eser için harcanan emek ve paranın cesameti karşısında isim koymak pek küçük, pek masrafsız bir ayrıntı gibi duruyordu ama önemliydi; zira isim koymak dua gibidir.

Madem isim konusunda bir açık dâvet mevzuubahis; ben de gönlümden geçen ismi teklif etmek isterim; bu güzel esere “Dersaadet Kültür Merkezi” ismi pek yakışacaktır!

Aynı gün Kültür Bakanı Ömer Çelik, Taylandlı Müslümanlara ait tarihi kıymet taşıyan Kur’an-ı Kerim’lerin onarılarak asıl sahiplerine teslimi töreninde beni şahsen şeker gibi eriten bir cümle telaffuz etti ve dedi ki,

-Kur’an-ı Kerîm’e hizmet etmek bir devletin ve Kültür Bakanlığı’nın en büyük şerefidir!

“Öyle bir söz söyle ki canımı vereyim” denir ya, işte bu cümle dahi o cümledendir. Böyle bir sözün lâfzı ile icabı arasındaki mesafeden hareketle, “keşke” yerine “inşallah” demek mevkiindeyiz. Hemen Mevlâ cemî cümlemize Kur’an ahkâmını bürünmek, Efendimiz’in ahlâkı ile ahlâklanmak bir ömrü o mânâya hizmet ile şereflendirmek nasib etsin! Ömer Çelik’in ağzına sağlık.

Mustafa Miyasoğlu Ağabeyimiz geçen hafta sonu Hakk’a yürüdü, emanetini güzel bir ayın güzel bir gününde sahibine teslîm etti. Cenab-ı Hak rahmet etsin. Ailesine, yakınlarına, okuyucularına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Vaktin birinde bizi arabasıyla İstanbul’un bir semtinden öteki semtine götürürken yollarda kaybolmuştuk da, “Merak etmeyin, telâşa gerek yok, yol pirleri bize muavenet eder inşallah” demişti.

İnşallah “Yol Pirleri” sevgili Mustafa Ağabeyimize cennetin yolunu gösterir.


Kaynak (Arşiv)