Küçük problemler mihenk taşıdır
Büyük meseleleri konuşup tartıştıktan sonra küçük ayrıntıları önemsememek zamanla kötü bir tabiat hâline geliyor; bunlardan ilki artık bayramdan bayrama hatırladığımız trafik meselesidir. Halka ve hükümete yönelik darbe teşebbüslerinden, şike rezaletlerinden, Kürt meselesinden, milletvekili maaşlarından ufak meselelere zaman kalmıyor. Öyle ya, trafik dediğiniz küçük meseledir ve çözümü son derece kolaydır. Ümitsizliğe kapılmak gerekmez, büyük yatırım harcamaları istemez; fakat önce teşhiste mutabık kalmalı.
Önce, “Trafik, eğitim işidir; eğitim şart azizim.” gibi saçma bir klişeyi tekrarlayıp durmaktan vazgeçmeliyiz. Eğitimle trafik arasında doğrudan ilişki yoktur. İyi işleyen bir trafik düzeni için okuma-yazma bilen sayısının artması, bütün kızların okula gitmesi, doktoralı veya yüksek lisanslı öğrenci sayısının dünya standartlarının üstüne çıkması şart değil. Trafik tek, daha doğrusu üç şarta bağlı: Denetim, denetim, denetim.
Kurallara uygun otomobil kullanmanın, yaya trafiğinin gereklerini yerine getirmenin eğitimle kazanılan bir maharet olduğunu ileri sürmek abartı olur; bu bilgileri öğrenmenin ve uygulamanın eğitimle değil, sıradan akılla mümkün olabileceğini herkes takdir edebilir. Kaldı ki trafik problemleri (kazalardan bahsetmiyoruz, daha genel mânâda problemlerdir söz konusu olan) eğitim eksikliğinden kaynaklanmıyor: Dikkatsizlik, saygısızlık, tamahkârlık, bencillik gibi davranış bozukluklarının eğitimle düzelebileceğini ümid etmek, sadece 19. yüzyıl filozoflarına mahsus bir safderunluk olarak hatırlanacaktır.
Trafiği dert hâline getiren temel sebepler, uykusuzluk, dalgınlık vesaire değil, tam aksine az önce belirttiğim dikkatsizlik, saygısızlık, tamahkârlık, bencillik gibi ârızalar. İnsan tabiatından kaynaklanan bu eğilimleri kontrol altında tutmanın yolu, eğitim değil, denetimdir.
Türkiye’de trafik düzeni iyi denetlenmiyor, sadece “mış gibi” yapılıyor; buna mukabil herkes, Batı ülkelerinde trafiğin nasıl “tıkır tıkır işlediği”ni ballandırarak anlatır. Batı’yla bu bakımdan aramızda tek fark var; onlar kural koyar ve uygulanıp uygulanmadığını denetler, ihlâlleri okkalı para ve hapisle cezalandırırlar; biz de kural koyarız ve denetler gibi yapar, ara sıra da ufak-tefek cezalarla geçiştiririz. Fark küçük fakat ölümcül!
Trafiğin işleyişini denetlemek niyet meselesidir; “Niçin denetlenmiyor?” sorusuna Emniyet güçleri, “Yetersiz eleman ve ekipman” cevabını verirler, hükümetler ise meseleyi vatandaşın canını acıtacak dereceye getirmemeyi tercih etmişlerdir nedense fakat söz konusu trafik istatistiklerine gelince, kendimizi geri kalmış ülkeler arasında görmek ve göstermekten zevk alırız.
Öteki ufak meselenin halli daha kolay; fakat önce “mesele” olup olmadığında anlaşmalıyız. Televizyon haber saatlerinin son bölümlerinde artık bir “TV klasiği” hâline geldi “Şimdi de Mobese kameralarından alınan ilginç olayları geçiyoruz” deyip dramatik görüntüler göstermek: Trafik kazaları, kavgalar, hırsızlık vakaları, soygunlar, darp, yaralama, hatta cinayetler... Bir kere bile değil, seyirci iyice görsün diye defalarca tekrar ediliyor. Mânâsı nedir; ibret mi, eğitim mi, yoksa diğer kanalları atlatma duygusunun telkin ettiği hırs mı? Hiçbiri değil, sadece seyirciyi seçilen kanalda tutmak ve onların görüntü iştihasını arsızca, her türlü yayın ilkelerini hiçe sayarcasına tatmin etmek.
Kaldı ki bu görüntüler çoğunlukla emniyet güçlerinin yönetim ve denetimi altındaki Mobese kameralarından alınıyor. Emniyet güçleri galiba, “Kötü niyetliler ayağını denk alsın, kamuya açık her yeri gözlüyor ve denetliyoruz.” duygusunu pekiştirmek için kendi elleriyle servise koyuyorlar olsa gerektir ama görüntülerin tam tersi bir maksat için kullanıldığı açık. Bu uygulama derhâl sona erdirilmeli. Yüksek dozajda şiddet ihtiva eden görüntüler dağıtılmamalı, hatta video görüntülerinden alınan fotoğraflar bile çok istisnai hâllerde kullanılmalı.
Basın kuruluşları da, daha iletişim meslek liselerinde ilk ders olarak okutulan basın meslek prensiplerine uyacaklarına dair verdikleri sözü yerine getirmeliler ve nihai planda RTÜK, muhtelif kameralarla sağlanan şiddet görüntülerine sıkı bir denetim uygulamalı.
İşte size iki kendi küçük, cirmi büyük mesele; çözmek de kolaylar kolayı. Bu konularda sızlanmak, problem çözmekten daha fazla zahmet gerektiriyor.
Bilinen söz, uzun bir yol, küçük ama doğru adımlarla kat’edilir.