KOBİ'lerin beklentileri
En doğru karar, gecikmemiş karardır. Bilmem, başarının kurallarından en önemlisi budur dersek fazla mı ileri gitmiş oluruz? Ülkemizde yaşanansa, ne yazık oldukça farklıdır. Alınan kararlar, sonra da kararların uygulamaya geçirilişindeki gecikme neredeyse tabii gibidir! Mesela, satışı yapılmış KİT'lerin özelleştirme işlemlerinin tamamlanmış olduğu varsayılır. Oysa, yüksek kurulda tasdik safhası öylesine uzar veya öylesine çekişmeler gündeme gelir ki, bir de bakarsınız yapılan işlem değerini kaybetmiştir. Yahut ülke için zaruri denilecek bir karar alınmıştır. Ama uygulamaya geçebilmek için devletin kurumları arasındaki yetki, değerlendirme ve hedefleri sağlama konusunda müzakereler sürer de gider... Düne ve bugüne bakarak hatırlayınız lütfen, hemen aklınıza yüzlerce örnek gelecektir...
Böylesi bir durum bugünlerde örneğiyle yeniden yaşanmaktadır. Kalkınmış ülkeler için olduğu kadar Türk ekonomisinde de hayatı önemi haiz "Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler" ile ilgili olarak bazı kararlar alınmıştır. Özellikle 1996'nin KOBİ yılı olarak kabul olunmasını müteakip yoğun bir çalışma yapılmış ve belirlenmiştir ki Türkiye'de istihdamın yüzde 76'sini, katma değerin yüzde 28'ini KOBİ'ler sağlamakta ve fakat, toplam kredilerdeki payları sadece yüzde 5'lerde bulunmaktadır; asıl sorunlarıysa, yatırım ve sermaye ihtiyacındadır. İşte, zaten bilinmesi gereken bu gerçeklerin daha belirgin hale gelmesiyle devlet, geçen yıl KOBİ'ler için bazı iktisadi tedbirlerin alınması gereğini duymuştur.
Nitekim 16 Ekim 1996 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan "Küçük ve Orta Boy İşletmelerin Yatırımlarında Devlet Yardımları" hakkındaki kararda KOBİ'ler için devlet yardımı hedeflenmektedir. 31 Ekim 1996'da, bu defa KOBİ yatırımlarında devlet yardımları ile ilgili Hazine Müsteşarlığı tebliği yayınlanarak konunun teknik ayrıntıları belirlenmiştir. Doğrusu gecikmiş olsa da, buraya kadar olan çalışmalara itiraz etmek mümkün değildir. KOBİ'lerin içinde bulundukları sıkıntıları kısmen aşmaya yarayacak ve özellikle ihracat, dış yatırım, teknoloji yenileme gibi hususlarda canlılık getirecek 5 trilyonluk kaynak tahsisinin ilk defa doğrudan KOBİ'lere yöneltilmiş olması, hiç şüphesiz önemli bir anlayıştır. Ayrıca verilen beyanatlara göre, Hazine Müsteşarlığı ve Halk Bankası aracılığıyla da, KOBİ'lere tahsis edilmek üzere Almanya'dan toplam 750 milyon marklık orta vadeli iki ayrı kredi temin edilmiştir. Yani teşhis, tespit ve alınan kararlarda isabet bulunmaktadır.
Ancak aradan aylar geçmiştir. Yaldızlı açıklamalara rağmen hala tatbikattan yararlanabilenlerin sayısı "devede kulak" misalindedir. Oysa, KOBİ desteklerinden yararlanmanın yasal temelleri çoktan belirlenmiştir. Fakat, uygulamayı yönlendirecek iki kurum vardır: Hazine Müsteşarlığı ve Halk Bankası. Halk Bankası aracılığıyla yürütülecek destek uygulamalarında, teşvik belgelerinin esasları müsteşarlık tarafından belirlenecektir! Bütün bunlar belki teorik olarak doğrudur. Ama, iki başlı uygulama ve hazırlanacak sayfalarca raporlar, yine içinden çıkılmazı çağrıştırmaktadır. Bir habere göre, bugüne kadar yapılan 9 bin başvurudan sadece 283'u neticelendirilebilmiştir. Yani, yetki uyuşmazlığı, itimatsızlık ve bürokrasinin iflah olmaz yavaşlığı acımasızca baş köşededir...
Şimdi, geride kalan aylarda yapılan müracaatlara katılacak yeni başvurularla artan katılımcıların değerlendirilmesini, lütfen bu çalışma hızıyla bir düşününüz! Ayrıca, söylenildiği gibi dış kredi uygulamaya girmişse, bir de buna yürütülmekte olan faizi de ekleyiniz!.. Kısaca teknolojinin saniyelik dilimler içinde kendini yenilediği bir dünyada Türkiye, bürokrasinin karar arayışlarındaki zaaflarıyla sayfalara, raporlara gömülen basiretsizliği içinde kendine kötülük etmenin farkında değildir! Korkarım, sonuçta "yatırım kredisi, işletme kredisi, vergi ve harç istisnaları, KDV desteği, gümrük muafiyeti ve yatırım indirimi" gibi öngörülmüş imkanlardan istifade etmedeki gecikmeyle bekletilen atılımların başka ülkeler gerisindeki yarısında hüzünlü sessizlik, bir kader olarak devam edecektir. Yazık...