Kim bilir: Hülya Avşar bilir!

-Büyük konuştun hocam, ne demek öyle “Daha da yazmam gezi mezi” filan?-Hâlâ aynı fikirdeyim Çekirge kardeş; bu yüzden işbu mülakat burada biter!

-Aman hocam, kerem buyrun. Sizin Servet-i Fünûn edebiyatıyla uğraştığınız günlerde önemli gelişmeler oldu. Yeni bir durum, yeni değerlendirmeleri gerektirir. Mesela referandum veya plebisit neyse... diyelim ki halk oylaması; sizce isabetli mi?

-Kandırdın beni yine Çekirge. Söyleyim: Adı her neyse, işte o hiç de parlak bir fikir değil.

-Niçin? Halkın dediği olacak neticede!

-Alâkası yok. Evvelâ ortada yürütmeyi durduran yargı kararı var; o karar kesinleşmedi henüz. Beklenecek. Danıştay başkanı doğru tesbitte bulundu.

-Diyelim ki yargı kararı, “yapılmasında mahzur yoktur” şeklinde çıktı, o zaman halk oylaması anlam kazanmaz mı?

-Yine de anlamı olmayacak, çünkü Nasreddin Hoca’nın rüyasında sakalından fare geçmesi gibi yol haline gelecek. Halk oylamasına götürülecek ne kadar ihtilâflı konunun sırada beklediğini tahmin edebilir misin? Sadece İstanbul’la ilgili projeler için bile yüzlerce plebisit maddesi çıkar. Yönetimin mânâsı kalmaz.

-Öyle olmaz, böyle olmaz; ne demeye getiriyorsun sen Hocam?

-Üslûbundaki patavatsızlığı gençliğine hamlederek cevap veriyorum ki, plebisit meselesi, bir zaman kazanma taktiğidir ve nereden baksan sandığın ortaya konulması en azından üç ayı bulur; o zamana gündem değişir vesaire. Herhalde bu ihtimâl hesab ediliyor. Velev ki sandığa gidildi, sonuç belli oldu...

-Tahmininiz?

-Ben evet oyu vermem; projenin müellif mimarı olsam bile yapılsın diye oy kullanmam. Sâkıt hükmündedir; ölü cenin yani. Tahminime göre o sandıktan evet çıkma ihtimâli de ayrıca pek zayıf. Hükümet kamuoyunu yönetmekte zannedildiği gibi başarılı değil. Kaybedeceklerdir.

-Ya evetler fazla çıkarsa?

-Pirüs Zaferi olur; değmez. Yapılacak şey, tâ başından beri “mahkeme kararına saygılıyız” duruşuyla çaktırmadan bu projeden vazgeçmekti. Eylemcilerin elindeki en mâkul sebebi ortadan kalkardı; hukuka ve kamuoyunun taleplerine saygılı yönetim imajı da cabadan kâr. Gelelim hayırların galebesi ihtimâline...

-Ne olur hayırlar fazla çıkarsa?

-Elveda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı! Ve hatırlatmaya gerek yok; İBB’nin kaybı sadece İBB’den ibaret değildir, tetikleyici tesirleri olur, yelpaze gibi yayılır. Genel seçimleri riske sokar. O zaman kışlayı tutacağım derken bütün cepheyi riske sokmuş olursunuz. Ne gerek var meseleyi Fahreddin Paşa’nın Medine müdafaası gibi kudsî bir çerçeve içinde göstermeye?

-Belki bizim bilmediğimiz ama büyüklerimizin bildiği bir şey vardır ama?

-Peh! Neyin nasıl ve ne kadar bilindiğini gördük şu iki hafta zarfında; zaman ve itibar kaybından başka neye yaradı şu onbeş gün?

-Bunlar derin hikmetler Hocam, senin benim gibi fâniler nasıl bilsin? Bilse bilse Hülya Avşar bilir!

-Vay kerata, böyle bir demde espri yapıyor boyuna bakmadan. Yıkıl karşımdan!


Kaynak (Arşiv)