Kararı (erkenden) açıklıyorum!
"Biz, Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin liderleri olarak, Türkiye'nin birliğe katılması görüşmelerinin başlamasına mahal olup olmadığı meselesini görüşmek üzere bir araya gelerek aşağıdaki tavsiye ve kararları almış bulunuyoruz:
Avrupa'nın güneydoğu kanadında Batı değerlerini iki asırdan beri siyasi bir şevkle savunan ve İslâm tecrübesini demokrasi ile bir arada yaşatmak konusunda çok değerli atılımlar gerçekleştiren Türkiye'nin, Birliğimize katılması, bütün üye devlet başkanlarının ortak temennî ve beklentisidir.
Türkiye'nin bu yolda kaydetmiş olduğu hayranlık verici merhaleleri alkışlıyor ve gönülden destekliyoruz; ancak Türkiye'ye yönelik takdir ve ümitlerimiz, reelpolitik ve özellikle bir Avrupa değeri olarak siyasi soğukkanlılık ve hesabîlik bakımından yanlış değerlendirmelere yol açmamalıdır.
Türkiye, Avrupa Birliği üyeliğine aday olmaya aday ülkeler arasında en önde bulunuyor; onları bu ümitli bekleyiş sürecinde hayal kırıklığına uğratmak kadar erken sayılabilecek beklentiler içinde sokmak da yanlış olur. Binaenaleyh başkanlar konseyi, Türkiye'nin karantina, yani bekleme odasında en mâkul süre müddetince bekletilmesine karar vermiştir. Bu hayli uzun sürebilecek bekleyiş esnasında göstermeleri beklenen muhtelif tepkilerin bilimsel ve politik nokta-i nazarlardan ölçülüp altı aylık periyodlarla AB bünyesindeki muhtelif komiteler aracılığıyla denetlenip rapora raptedilmesi, birliğin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır. Türk dostlarımızın, şimdilik on-on beş sene olarak öngördüğümüz ama verilecek tepkilere göre uzaması mümkün görünen bu süre esnasında, medenî erginliğin en üst seviyesinde ısrarla tutunarak, Avrupa kriterlerine layık olduklarını isbat için var güçleriyle ve iyiniyetle gayret göstereceklerine güvenimiz tamdır.
Tarihî tecrübelerden hareketle Türklerin gerektiğinde ne derece hızla kanuni düzenlemelere gidebildikleri, en son "AB'ye uyum" çerçevesinde çıkarılan yasama kararlarında açıkça görülmüştür; aynı tarihî tecrübeler Türklerin kanunları yalama etmek ve uyguluyormuş gibi görünmek konusunda fıtri bir kabiliyet geliştirdiklerini işaretliyor. Bu bakımdan önümüzdeki on-on beş yıllık performans Türkiye açısından önemlidir.
İş bu süre zarfında:
Başta Gümrük Birliği anlaşmasıyla üstlendikleri yükümlülükler olmak üzere Türkiye, üzerine terettüb eden görev ve sorumluluklar konusunda sanki AB'nin tam üyesiymiş gibi performans göstermeye dikkat etmeli, AB çıkarlarıyla ters düşecek davranış ve angajmanlardan titizlikle uzak kalmalıdır.
Tesadüfi ve keyfi aralıklarla Türkiye'yi denetlemek üzere bu ülkeye ziyarette bulunan AB parlamenter ve komisyonlarına her türlü kolaylık ve anlayışı göstermelidir.
AB'ye katılma arzularının samimiyetini göstermek ve bekleme süresini daha da uzatmamak konusunda siyasi irade geliştirdiklerini isbat sadedinde Türkiye'nin, başta Patrikhane olmak üzere, Ermeni Tehciri, Türkiye'deki azınlık haklarının anayasal çerçeveye taşınması ve özellikle Kıbrıs meselesinde, Avrupa'nın maşeri vicdanını tatmin edecek nitelikte adımlar atması ve gerekirse bu adımların doğuracağı maddi ve manevi tazminatların karşılanması konusunda olanca iyiniyetini göstermesi beklenmektedir.
Neticede AB değerlerine liyâkatini isbatlamış bir Türkiye'nin, özellikle birliğin geleceğinde hizmet sektörünün ucuz işgücü ihtiyacı ve Avrupa'nın savunmasında belirebilecek zaafiyetlerin giderilmesi bakımından AB'ye önemli katkılar sağlayacağını öngörüyor ve Türkiye'ye başarılar diliyoruz.
Not: İleride lâzım olabileceği düşüncesiyle üye ülke başkanları zirvesinde halen on iki aydan ibaret seneye "Çıkmaz ay" adıyla yeni bir ay, halen yedi olan hafta günlerinin ise sekize iblağıyla "Son Çarşamba" unvanıyla yeni bir gün eklenmesine de karar verilmiştir.
Saygıyla duyururuz.