Kaptanın ‘Kırmızı Kitap’ı!

İslâm tarihinin ve mefâhirinin ‘İkinci Ömer’i olarak bilinen Ömer ibn Abdulaziz, hilâfet makamına geçtiğinde hutbelerde Emevîlerin icad ettiği Hz. Ali ve Ehl-i Beyt’e lânet okunması âdetini kaldırarak onun yerine Nahl Sûresi’nin 90. âyetinin tilâvetini emretmişti; âyet şöyledir: “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”

Bu âyette geçen “Yakınlara yardım etmek” emrinin, yani, “Ve itâ’iz-il kurbâ” ibâresinin günün birinde Nepotizm’e (aslı, Yeğencilik demekmiş) kılıf biçmek için te’vil edilebileceği kimin aklına gelirdi? O da oldu. Son günlerde çarşaf çarşaf listesi yayınlanan akraba kayırmacılığını savunmak zorunda kalan bir vekil, Kur’an tefsirinde şaka gibi bir çığır açtı.

Muhabirin, “Akrabalar kayırılıyor mu?” meâlindeki sorusuna içerleyen vekilin cevabı, celî ta’likle iyi bir hattata yazdırılıp, bilahire tezhiplenerek duvara asılacak ve sabah akşam baktıktan ibret alınacak cinsten bir mugaalâta örneği,

-Biz inançlı insanlarız değil mi? Cuma namazına gittiğimizde her hafta hutbede ne okunur? Akrabalarını koru kolla der! Muhabir tam anlamıyor durumu, üsteliyor, “O zaman sizin yaptığınız bu? Öyle mi oluyor?” Üstâd bu i’zan fukarası muhabire ne diyeceğini bilemezmiş gibi bir süre tevakkuf ettikten sonra bombayı patlatıyor:

-Vallahi, diyor, “sen Allah’ın âyetine bile karşı geliyorsan ben sana ne diyeyim!”

Açıkçası artık dolaylı olarak zikretmek bile içimden gelmiyor; o ilgili partinin böyle vekili olduktan sonra ‘içeride ve dışarıda’ yıkıcı, paralel ajan felan-festek aramasına gerek yok bence. İşte bu yüzden kendisinin PDY/PÖ’nün, bu muazzez partiye büyük bir itinayla sızdırdığı paralel bir eleman olabileceği konusunda artık ciddi ciddi düşünmeye başladım. Şimdiye kadar kırdığı potları ve düştüğü gafları alt alta koyunca ister istemez böyle bir sonuç çıkıyor ortaya. PDY/PÖ kısaltmasının ne anlama geldiğini henüz bilmiyor olabilirsiniz ama bu yakınlarda ezberleyeceğinizi garanti edebilirim! Paralel devlet yapılanması/ Pensilvanya örgütü demekmiş ve hükümete yakın bir gazetenin manşetten duyurduğu, “Kırmızı Kitap’ta birinci sırada” başlıklı müjdeden öğrendiğimize göre TC Devleti bundan böyle iç ve dış tehdid söz konusu olduğunda birinci sırada bu örgütle mücadele edecekmiş. Detaylarını özene-bezene hazırlanan iddianamede göreceğiz bakalım!

Yahu bu Kırmızı Kitap’ın birinci sırası bugüne kadar neler gördü neler? Bugünlerde Doğu Anadolu dolaylarında ‘kamu düzenini temin ve yürütme hizmetleri’ ihâlesini alan PKK vardı meselâ birinci sırada; sonracığıma üzerinize âfiyet veya –afedersiniz- bilumum irticâî yapılanmalar vardı ki kendileri el’an kırmızı kitap yazarlığı vazifesini deruhte etmektedirler! Gariban komünistler vardı ondan çok daha önce; komünistlerin birinci sırada canı sıkılmasın, bunalıma düşmesinler diye bir ara yanlarına iliştiriverilen ülkücüler vardı. Hâsılı ‘Kaptanın seyir defteri’ gibi mürettebattan kimsenin okumadığı Kırmızı Kitap’ımız bir mânâda ‘Rejisör’ün kanepesi’ne benzer; oradan geçmeyenler kolay kolay şöhret merdivenlerini tırmanamazlar; bkz. İrticâi yapılanmalar!

Bu arada mevzu açıldı, kaptanın kırmızı defteri hikâyesini anlatayım. Kaptan her sefere çıkmadan önce illâ ki demir kasada sakladığı bir kâğıdı çıkarır, uzun uzun okuyup ezberler gibi dudaklarını kıpırdatır, sonra yine kasaya kilitlermiş. Kaptan günün birinde sefer esnasında âniden ölünce ikinci kaptanın ilk işi kasayı açıp kağıda bakmak olmuş; ne yazsa beğenirsiniz?

-Sancak sağ, iskele sol!

Ha kaptanın kasada sakladığı esrarengiz kâğıt pusulası, ha bizim kırmızı kitabımız!


Kaynak (Arşiv)