Kadınbudu köfteden "Cüneyt Arkın 2008 Resmi Takvimi"ne..
Samanyolu Televizyonu'nun Yeşil Elma programında -ne derece ciddiyetle söylendiğini bilemediğim- bazı yemek ve tatlı isimlerinin değiştirilmesi için yapılan bazı sohbetler, TSK'nın kara harekâtı hakkında sürdürülen nâhoş polemikleri bastırdı ve gündeme egemen oldu; pek çok âkil ve muhterem köşe yazarı bu konuyu dile dolayarak "dilberdudağına dokunamazsınız", "hanımgöbeğini değiştirmeye kalkışan beni karşısında bulur", "kadınbudu, milli kültürümüzün en aziz ve muhterem aksâmının başında gelir" şeklinde çok dokunaklı ve hislendirici bir muhalefet kampanyası açtılar ve bu arada "pirinçli köfte"yi lânetlediler.
Bir duygulandım, bir duygulandım... Değerli yorumcuları okurken bir baktım hamâsetten bütün tüylerim dimdik olmuş. Tam bir hissî patlama hâli; oturup höyküre höyküre bir güzel ağladım; bu esnada kaç rulo kağıt havlu tükettiğimin farkında değilim; bu duygu infilâkini yaşamak bana çok iyi geldi.
Arındım, durulandım; ne stres kaldı ne can sıkıntısı. Hemen sözü geçen köşe yazılarının kupürlerini kesip şeffaf plastik zarflara yerleştirerek dosyaladım. Şimdi ne zaman içimi kasavet bassa açıyorum dosyamı, ikinci makaleyi bitirmeden başlıyorum bir güzel ağlamaya. Okurken, bir taraftan "Ceddin deden neslin baban..." veya, "Gaafil ne bilir neşve-i pür şevk-i vegâyı..." diye başlayan mehter havalarını dinlemek de fevkalâde olumlu tesir yapıyor. Tam havayı yakalamışken -tatlı niyetine- Cüneyt Arkın abimizin "Kolsuz Kahraman", "Altay'dan Gelen Yiğit" veya "Malkoçoğlu Dünyayı Titreten Türk" gibi filmlerinden birini film oynatıcıya koyuyorum... ooh...
Herkese tavsiye ederim; bu arada Cüneyt abimizin de artık bir resmi internet sitesine sahip olduğunu duyurmayı görev addediyorum: www.cuneytarkin.com.tr adresini tıkladığınızda abimizin en yakışıklı fotoğraflarından oluşturulan "Cüneyt Arkın 2008 Resmi Takvimi"nin arzu ve istek sahiplerine hizmetine sunulduğunu da öğreniyor, yazı ve yağlıboya çalışmalarından haberdar oluyor, ayrıca çok iyi vakit geçiriyorsunuz ki, böylesine bir tegâfülün, şu gibi haberleri okumaktan daha faydalı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim: Ne gibi? Şu gibi:
"Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği ile Biz Kaç Kişiyiz Platformu ve çeşitli STK'ların katıldığı mitingde kadınlar Türk bayrakları taşırken, bazı kadınların da kalpak taktıkları görüldü. Mitinge katılanların ellerindeki pankartlarda: 'Özgürlük saçlarını rastgele savurmaktır. Bayrağımız gibi saçlarımız da dalgalanarak özgür olacak' ve 'Zapsu donunu başına geçir' gibi sloganları dikkat çekti."
Sitede Fahrettin Cüreklibatur abimizin konferansları, şiir çalışmaları, filmografisi de yer alıyor. Ben bu siteyi, aşağıdaki haberi okuduktan sonra keşfedip inceledim ve çiğ köftelik et gibi sinirsiz bir adam oluverdim. Haber neydi diyeceksiniz, -özetledim- şuydu:
Antalya 'daki ÜAK toplantısının ardından rektörler ve öğretim üyelerine verilen yemeğin ardından Erol Evgin, 'Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal' temalı bir konser verdi. Konserin sonunda Evgin'e teşekkür için sahneye çıkan kurul başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, 'Mavi gözlü sarı saçlı kurt, Başkomutan olarak cephede savaşırken bir taraftan da eğitimin ne kadar önemli olduğunun bilinciyle eğitim kongresini topladı. Atatürk, eğer bugün burada olsaydı bu salonda cehaletle savaşan başkomutanlar görürdü' dedi. Erol Evgin de 'Bu vatana milyonlarca çağdaş, laik bireyler yetiştiren hocalarımı selamlıyorum' diyerek 10. Yıl Marşı'nı rektörlerle söyledi.
Ben onu bilmem arkadaş, Ayşekadın Fasulyesi'ne lâf atan, Malkoçoğlu'nun çağdaş torunlarını karşısında bulur!
Memleketi sahipsiz belleyen STV'ci arkadaşlara tebessümle duyururum.