İzzetbegoviç zindandan nasıl kaçmıştı?
"İlk yılın hemen hemen tümünde hiçbir şey yazmadım, yazamadım. Bu, araştırma, muhakeme etme ve hüküm verme yılıydı.
Sanırım ilk notlar 1984'te yazıldı; ardından bu yazma işlemi yaklaşık beş yıl boyunca her gün devam etti. Bildiğim kadarıyla son not 3676 numaralı ve 30 Eylül 1988 tarihlidir. O dönemde hâlâ yaklaşık 13 yıllık bir hapse mahkûmdum ve ölüm tek umudummuş gibi görünmekteydi. Sanki sadece benim bildiğim büyük bir sır gibi bu umudu gizli tutmaya devam ettim; bu, onların benden alıp götürmedikleri bir sırdı."
Bu satırlar rahmetli Aliya İzzetbegoviç'in "Zindandan Notlar" isimli eserinin önsözünden: Kitap Türkçeye "Özgürlüğe Kaçışım" ismiyle çevrildi. Yeri gelmişken bu "demir leblebi" metni Türkçeye son derece güzel ve akıcı bir dille kazandıran Hasan Tuncay Başoğlu'nu tebrik etmek isterim. Sadedden ayrılmak gibi görünecek; ama nice zamandır başka dillerde kaleme alınmış eserlerin Türkçeye tercümesinde son derece ciddi bir problemle karşı karşıyayız ve bu mesele artık irfanımızı tehdit eden bir boyuta vardı; çeviriyi yapan kişinin Türkçe mütebahhiresinin kıtlığından ötürü çevrilen eserler, okunmuyor, sürüklemiyor ve fenası anlaşılmıyor. Bir eseri tercüme etmek, neredeyse onu ikinci defa yazmak gibi ciddi bir zihni gayret gerektirir. Hasan Tuncay Başoğlu'nun tercümesi, kötü çeviriler arasında bir vaha intibaını uyandırdığı için ayrıca tebrik ve tebcil edilmeye layıktır, sağ olsun, var olsun.
Tarihin belki de son "Bilge Kral"ı Aliya İzzetbegoviç'in "Tarihe Tanıklığım" isimli ilk eseri de Klasik Yayınları arasında yayınlanmıştı; "Özgürlüğe Kaçışım", "Doğu ve Batı Arasında İslâm" isimli muhalled eserinden sonra Bilge Kral'ın Türkçedeki üçüncü telifi. Kitabın yazılış hikayesi, başlangıçtaki alıntıdan sezilebilir. Kitap, tamamıyla Yugoslav zindanlarında kaleme alınmış notlardan ibaret. Niçin zindanda? İzzetbegoviç'in 1970 yılında yazdığı İslâm Manifestosu adlı bir kitap, 1983'te kovuşturmaya uğruyor ve 12 arkadaşıyla birlikte tutuklanıyor. 1950 öncesinde kurulmuş olan "Mladi Müslümani" adlı örgütü yeniden canlandırmak suçlaması ile 14 yıl hapse mahkûm ediliyor. Cezası sonradan 11 yıla indirildikten sonra İzzetbegoviç, 1989 yılında Yugoslavya'nın dağılma süreci sırasında ilan edilen affa kadar zindanda kalıyor.
"Konuşamazdım ama düşünebilirdim. Dolayısıyla bu imkanı sonuna kadar kullanmaya karar verdim. Önce her türden varlık hakkında sessiz tartışmalar yaptım; okuduğum kitaplar ve dışarıda vuku bulan hadiseler hakkında yorumlarda bulundum. Ardından notlar almaya koyuldum. Başlangıçta gizlice not alıyordum; ama daha sonra oldukça cür'etkâr hale geldim; oturdum, okudum ve yazdım. Neticede teknisyenlerin A5 olarak adlandırdıkları ebatta 13 deftercik ortaya çıktı. Bunlar çok küçük yazıyla ve kasten okunması imkansız bir şekilde yazılmışlardı." ... "Mücellidin tutkalına ilave olarak bu dağınık düşünceleri bir araya getiren tek şey, hapiste geçen 2000 küsur gündür. (...) Bunlar maddi ve vicdani özgürlük, hayat ve kader, insanlar ve hadiseler, okunan kitaplar ve onların yazarları, çocuklarıma hitaben tasarlanmış; ama yazılmamış mektuplar hakkındaki çeşitli düşüncelerdir; bir başka ifadeyle bu uzun 2000 gün ve gece boyunca bir mahkûmun zihninden geçebilecek her şey hakkındaki düşünceler."
Bilge kral! Önceleri bu tabiri pek sevmiştim; ama düşündükçe İzzetbegoviç'e "Krallık"ın fazlaca bir şey katmadığı kanaatine vardım; "bilge"lik sıfatı onu tavsif ve tazime yeter. Tarih kral dolu ama kaçı bilgelik makamına ulaşabilmiş ki? Özgürlüğe Kaçış'ı okudukça rahmetli İzzetbegoviç'e saygım ve hayranlığım ziyadeleşti. Son zamanlarda beni bu kadar etkileyen bir kitapla karşılaşmadım. Tatil veya izin günlerini kitapla, tefekkürle tezyin etmeyi düşünenler için biçilmiş kaftan bu eser.
Ha, "Bilge Kral"ı bizimkilerle mukayeseye kalkışmamanızı tavsiye ederim; ben denedim, bedbaht oldum.