İftariyelik bunlar!

Her şeyi satın alacak kadar zengin olsaydım, Ramazan günlerini sadece kitaba vakfetmek ve iki vakit namazı arasında kalan bütün saadet dakikalarını kitap okuyarak çoğaltmak isterdim. Doğrusu Ramazan ve kitap kavramları birbirine pek yakışıyor. İmsâk vakitlerinin beniz solduran ve ruhu sâkinleştiren ikliminde kitaba gömülmek, sair zamanlarda ele geçmeyecek nice keşif ve sezişlere ebelik ediyor.

Kitaptan iftarlık olur mu demezsiniz bilirim; hem de âlâsı olur; dilerseniz nefsinizi sevindirirsiniz, daha diğerkâm iseniz dostlarınızı. İşbu fikre medâr olur kasdıyla size bir tutam iftariyelik takdim etmemi hoş karşılayacağınızı ümid ederim.

Ufuk Kitapları tarafından yayınlanan "20. Yüzyılda Türk Kültürüne Yön Verenler Serisi", son zamanlarda beni kitaba mıhlayan lezzette beş kitaptan oluşuyor: İlki Beşir Ayvazoğlu'nun kaleme aldığı "Doğu ve Batı Arasında Peyami Safa", ikincisi Ümit Meriç ve Selma Ümit hanımların birlikte emek verdikleri "Ebediyetin Huzurunda Ahmet Hamdi Tanpınar", üçüncü sıradaki eser Halit Refiğ tarafından hazırlanan "Gerçeğin Değişkenliği: Kemal Tahir", daha sonra Orhan Okay hocamızın imzasını taşıyan "Kendi Sesinin Yankısı: Necip Fazıl Kısakürek" ve nihayet Mustafa Armağan'ın titiz çalışması: "Düşüncenin Gökkuşağı Cemil Meriç". Beş hayat, beş isim ve Türk düşüncesini çiçeklendiren beş monografi. Genç kuşaklar ne yazık ki bu beş ismi tanımıyor. Sayı elbette artırılabilirdi ama seçilen isimler bir devrin panoramasını aksettirecek derecede temsil edici. Yine aynı yayınevi tarafından neşredilen "İlber Ortaylı ile Tarihin Sınırlarına Yolculuk" ise Ortaylı hayranları için kaçırılmaması gereken bir sohbet kitabı. İlber Ortaylı ile yapılan mülakat metinlerini bir araya getiren eserin bir solukta okunmasına aldanmamalı; tekrar be tekrar okumak ihtiyacı hissettiren bir eser.

Sırada dil davasına ömrünü adamış bir kültür adamı olan D. Mehmet Doğan'ın iki çalışması var: İlki bir lügat klasiği sıfatını çoktan hak eden "Büyük Türkçe Sözlük". 15. Baskısı Vadi Yayınları tarafından itina ile hazırlanan ve 1452 sayfada takriben 100 bin kelime barındıran bu dev eser, her okur-yazarın el altında tutması gereken bir kaynak. Keşke kelimelerin eski harflerle imlâsı da verilebilmiş olsaydı. Yazarın yürek yanığı bu devâsâ lügatle kapanmamış olmalı ki, "Bir Lügat Bulamadım" isimli kitabıyla dil meselesini bir kere daha şerh etmek ihtiyacı hissetmiş.

Orhan Okay Hoca'mızın çoğu Zaman gazetesinin kültür sayfalarında yayınlanan hatıra demetlerinden müteşekkil "Silik Fotoğraflar"ı, artık perdesi üzerimize kapanan bir devirden ışıklar, ışıklı simalar, fotoğraflar ve güzel haller aksettirmekte. Gençliğini sürmekte olan kuşak için bu kitap bir nimettir; münderecâtı, lisanı ve müellifi ile sıcacık ve derin tedailer neşreden Silik Fotoğraflar, Ötüken markasını taşıyor. Aynı yayınevi, tatlı Ramazan kuşluklarında ve ikindilerinde içine gömülmek için Şefik Can'ın "Cevahir-i Mesneviyye; Mesnevi'den Seçmeler" isimli iki ciltlik eserini de okuyucularına sunuyor.

Profesör Beynun Akyavaş'ın "Sultaniyegâh İstanbul"u iki derin endişenin izlerinden müteşekkil: İstanbul ve Türkçe. Gâhi birbiriyle aynileşen, gâhi güzelliklerini en umulmadık güzelliklerle -görmesini bilenlere- şöyle bir gösterip gizleyen iki sevgiliye adanmış bir kitap. Eseri Türkiye Diyanet Yayınevi(*) tarafından yayınlanmış bulunuyor.

(*) TEESSÜF: Söz Diyanet Vakfı'ndan açılmışken bir teessüfümün Vakıf ilgilileri tarafından bilinmesini isterim: Tam da mübarek İmsâk ayına gireceğimiz bir sabahın erken saatlerinde Sivas'taki kitap satış mağazasını apar-topar kamyona doldurarak Kayseri'ye nakleden ve üniversite gençliğini ilmî kitaplara erişmek imkânından biraz daha mahrum eden bu "ticari dehâ"yı alenen kınıyorum/ATA.


Kaynak (Arşiv)