Hasbî dua
Yarabbi, biliyorum insan ömrü sınırlıdır ama ben sıradan biri değilim ki; bana bir ayrıcalık yapsan, hiç olmazsa Hz. Süleyman kadar yaşasam; hiç hastalanmasam, dişlerim dökülmese...
Günün birinde her fâni gibi ölüp yüce divanında hesaba çekilme endişesi belimi büküyor; dünyada şimdilik işim işim iyi de öte taraftan biraz korkuyorum Yarabbi. Beni bu korkularımdan emin kıl... Her ne yapsam yanıma kalsın, n’oolur?
Rabb’im, işte huzurunda Sana yalvarıyorum, kimse benden nefret etmesin, herkes beni sevsin, herkes bana âşık olsun; biliyorum- sevmeyenim sevenimden fazla; beni sevmeyenler ölse olmaz mı Yarabbi... Çekemeyenlerin dili içine kaçsın, tez vakitte Kahhar ism-i şerîfinle kahrolsunlar... Sen onlara fırsat verme Yarabbi...
Önce İslâm dünyasının, ardından da bütün dünyanın pâdişâhı olsam. Bütün altınlar, dolarlar, Eurolar benim olsa; dünyanın her yerine câmiler yaptırsam, mevcut camileri de rektefe ettirsem, maarif vakfımız okullar açsa. Hayır işleri için ciğeri on para etmez işadamı kılıklı heriflerle ağız eğip beni muhatap etme Yarabbi; görünür ve görünmez hazinelerinden ihsan eyle. Bütün dünyayı Müslüman etmek, olmamakta direnenleri paralel ilân etmek için şu garip kuluna kuvvet ve kudret ver Yarab...
Yarabbi; bütün dünya bana hayran olsun, liderler akıl danışmak için sıraya girsin; onları en güzel şekilde ağırlayayım, sene 700 gün olsun, ben de onların davetine icabet edeyim, hiç canım sıkılmasın. Kendim için istiyorsam nâmerdim, tamamen ümmet için...
Yarabbi, bütün camilerde beş vakit sağlığıma, saltanatıma, muzafferiyetime dualar edilsin; insanlar beni yolda gördüklerinde cûş u hurûşa gelip, ‘Padişahım çok yaşa’ diye bağırıp yollarıma güller atsalar. Her vilayette bir sarayım, her sarayımın onbin yüz odası olsa... Odaların musluklarından yağ-bal aksa, duşlarından hacı yağı parfümü fışkırsa...
Bütün vezirlerim, hizmetçilerim, saray hizmetkârları ölümüne bana sâdık olsalar. Kimse arkamdan konuşmasa... Gece olunca kafamı yastığa koyup huzur içinde uykular uyusam; tek başıma çarşıya çıkıp kuru fasulye-pilav yiyebilmek de nasib eyle Yarabbi; öyle özledim ki!..
Yarabbi, bu basın iyi bir şey değil ha; muhalifi-yandaşı, havuzu-yavuzu hepsi hâk ile yeksân olsa; canımı sıkıyorlar. Eline bir köşe geçiren, cirmine bakmayın saydırıp duruyor; kaç kuruşluk adamlar bunlar ey Hâlık’ımız? Televizyon iyidir ama 7/24 benim güzelliğimi ve kutlu faaliyetlerimi yansıtsınlar... O zaman faydalı olurlar...
İşçileri çok seviyorum Yarabbi; keşke kendi iyilikleri için hep çalışsa, Çin’de olduğu bir yerlerde azıcık kestirip yine işe dönseler; ücretlerinden sızlanmayıp kanaatkârca karın tokluğuna çalışsalar; işsizlik sıfıra inse ve mânevî dereceleri de ind-i İlâhi’nde yükselse. Ben de hayırhahlığımdan ötürü sevab kazansam...
Maden kazaları geçen yıl çok canımı yaktı ya Erhamerrâhimîn; hatta o asabiyet içinde bazılarını dövmek mecburiyetinde kaldım. Aslında iş kazaları olmasa daha iyi ama diyelim ki oldu; iş kazalarında ölenler ve yakınları da hiç olmazsa kaderine razı olsa, ‘hak-hukuk’ filan diye cazgırlık yapmasalar; sabredip yüksek derecelere nail olsalar!..
Rabb’im, şu partiyi de artık kapatayım diyorum; her seçimde ölüp ölüp dirilmeye, şuna buna kontenjan ayırmaya, küskünlerin gönlünü hoş etmeye ne gerek var ki, lüzumsuz...
Hane halkıma da hayır ve saadetler nasib eyle Yarabbi; çok acılar çektik. Paralel kullarına huzur vermedik lâkin bizim de bir damla huzurumuz kalmadı. Sen bilirsin, şu kara yüzümle divanına durdum; kemter kulunun niyazını kabul eyle Yarabbi! [email protected]