"Haçan pu sağa pir ters olsun!"
Sarıkaya'yı bilir misiniz; bilmezsiniz: Yozgat-Sivas karayolu üstündedir. Merkezi karayolundan birkaç kilometre uzaktadır. Yol üstünde kayda değer bir konaklama tesisi bulunmadığı için şehirlerarası yolcuları Sarıkaya'yı sadece giriş-çıkış tabelasından bilirler.
Bozok yaylasında onlarca benzeri gibi orta halli, kendi halinde bir ilçe. Köylerle birlikte toplam nüfusu 58 bin. İlçe merkezinde 22 bin kişi yaşıyor.
Yeri gelmişken reklâmını da yapalım; Sarıkaya termal turizmi ile tanınıyor; kaplıcaları meşhur.
Önceki gün Hürriyet gazetesinin, bilumum yolsuzluk işlerine bakan bir yazarı, Sarıkaya'daki büyük vurgunu, skandalı, rezaleti, hortumculuğu ortaya çıkardı! Bazı kişiler devletin okulunu bir özel dershaneye peşkeş çekmişler: Binayı lise istemiş vermemişler, yurt yapılsın denilmiş, müsaade etmemişler ama "çok özel bir dershane" isteyince bakanlığından vilayetine, oradan il ve ilçe milli eğitim müdürlüğüne kadar onca bürokrat gözünü karartıp basmış imzayı!
Ne cür'et!
Olacak iş değil ama olmuş; Hürriyet'in yazarı böyle anlattı hikâyeyi; ardından da "ne vursam kâr" diye düşünmüş olmalı ki, lâfı özel dershaneden Zaman gazetesine getirip, "zaten bunlar gazeteyi de bedava dağıtıyor"a bağlayıvermiş.
Meselenin aslını dünkü Zaman'ın ikinci sayfasında okumuş olmalısınız. Bina iki sene önce ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından liseye ek bina olarak teklif edilmiş; ama derslik ihtiyacımız yok diye kabul görmeyip hatta "dersliklerimizin bir kısmı boş" cevabı verilmiş. Reddin fiziki gerekçeleri de var: lise ile söz konusu binanın arası 400 metre, aradan Yozgat-Sivas karayolu geçiyor ve üstelik bina ciddi şekilde bakıma muhtaç olduğu gibi (zaten fotoğraftan binanın hali belli oluyor) çevresine de her hafta semt pazarı kurulmakta imiş. Bunun üzerine ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü binayı geçici olarak Maltepe Dershaneleri'ne devretmiş.
Haber metninden öğreniyoruz ki, esas boyutları incir çekirdeğini bile doldurmayacak bu yolsuzluk, irtica, hortum, talan, vurgun vb.. iddiası rakip dershanenin müdürü tarafından başta devlet başkanlığı olmak üzere, Başbakanlığa, Genelkurmay'a, Vilayet'e (ve dikkat!) CHP genel merkezine şikâyet mektubu ile duyurulmuş (Ben olsam bir dilekçe de NASA'ya yollardım oldu olacak!). Hürriyet'in "affetmeyen" yazarının "tüyo"yu nereden aldığı böylece üç aşağı beş yukarı belli oluyor.
Durum açık; "affetmeyen" yazarımız, eksik ve yönlendirilmiş bilgi kurbanı olmuş. Ben onun yerinde olsam, dünkü Zaman'ın ikinci sayfasındaki bina fotoğrafını çerçeveletir duvara asar, bakar bakar "haçan pu bağa pir ters olsun" der ağlardım.
Ben şahsen araştırmacı yazar filan değilim; ama bu ve emsâli zevât "araştırmacı"lığa pek meraklı. Araştırmacıysan daha fazlasını yapacaksın arkadaş: Atlayacaksın Akdağ otobüsüne, şoföre "Sarıkaya'da indir beni kaptan" diye tembih edeceksin. Sarıkaya'ya varınca çaktırmadan etrafı kolaçan edecek, kaplıcalara kadar uzanıp bir güzel çimecek, ardından "neresi şu meşhur bina yahu" diye soruşturup dünya gözüyle göreceksin. Sonra başlayacaksın ziyaretlere, Kaymakam'a, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne, binayı talep eden dershaneye ve onunla rekabete girişen öteki dershaneye uğrayacaksın, kendini tanıtıp bir çaylarını içecek, "nedir bu dedikodunun aslı-faslı" diyeceksin. Araştırmacılık böyle olur ayol!
Sitem notu: Bu arada Zaman'ı bedava dağıtan görevlileri kınıyorum; iyi kötü şu gazetenin on senelik yazarıyım; on seneden beri her ay başında sektirmeden kapıma gelip abonelik ücretini çatır çatır tahsil ediyorsunuz. Biz bu memleketin evladı değil miyiz? Dağıtımdan sorumlu arkadaşlara hatırlatırım, bana da bedava gazete yollasınlar /ATA.